Yeni yılın gelmesiyle PKK’nın “silah bırakması”
tartışması gündeme oturdu. “Silah bıraktırma” konusunun altında yatan asıl
amaç, bölücü başının affedilmesidir. Uzun süredir AKP yöneticilerinin bölücü
örgütü acındırarak sevimli gösterme çabası, dikkatlerden kaçmadı.
28 Aralık 2012 tarihli “Bölücüleri Acındırmayı Görev Edinen Bakan” başlıklı yazımda
şöyle demiştim: “27 Aralık günü RTE, PKK/BDP’ye çok sert çıkışlarda bulundu;
esti, gürledi. Bu fırtına, bir takım gizli görüşmeleri örtmeye yönelik bir
çaba.” Evet, başbakan ne zaman PKK/BDP’ye ağır sözlerle yükleniyorsa altından
bir açılım ve İmralı/Kandil’le görüşme çıkmakta. Bu kez de yine aynı şey oldu.
Nerdeyse bazı görevliler, İmralı’da yatıp kalkacaklar.
Başbakan,
bir televizyon kanalında İmralı’yla görüşmelerin ilgili kurumlarca
sürdürüldüğünü söyledi. RTE’nin İmralı görüşmelerini, “Ben görüşmüyorum, devlet
görevlileri görüşüyor.” biçiminde açıklaması ise gülünçtür. Halkın zekâsıyla
alay etmektir. Başbakan’ın bizzat kendisi, İmralı’ya giderek bölücü başıyla
görüştüğünü kimse söylemiyor. Bu tür ilişkilerin başbakanın görevlendirdiği
kişilerce yapıldığı herkesçe bilinmekte. Zaten, AKP sözcüleri ve hükümet
yetkilileri bölücü başıyla görüşüldüğünü hiçbir zaman inkâr etmediler. Her
fırsatta bu görüşmeleri savundular.
AKP
hükümeti, terör konusunda İmralı’ya bağımlı durumda. Oradan gelecek iletilerle
yol ve yön belirlemekteler. Türkiye’nin gündemi Öcalan tarafından
belirlenmekte. Onun ağzından çıkan sözler, medyada günlerce tartışılmakta. RTE’nin,
PKK’ya silah bıraktırılacağı yolundaki açıklamasıyla yandaş bülbüller de beyaz
camdan şakımaya başladılar. “PKK ile barışın yakın olduğunu” heyecanla
savunmaya başladı güdümlü köşe yazıcıları. Amaç, kamuoyunu teröristlerin affına
hazırlamak.
Gerçekten
PKK silah bırakır mı? Hükümetle terörist örgüt anlaşarak bir barışa imza atıp
terör biter mi?
Silahı
PKK’nın eline kim vermişse o bıraktırır. PKK gibi Ortadoğu’da küresel güçlerin
kullandığı bir örgütün silahları bırakmasını beklemek saflıktır. Hele
bölgemizdeki çatışmaların olduğu bir dönemde, küresel güçlerin terör
örgütlerine çok gereksinmeleri var. Bu nedenle hükümetin teröristlere silah
bıraktırma düşüncesi hayaldir.
Peki,
İmralı görüşmelerinde PKK “özerklik” görüşünden vazgeçti mi? Yine anayasa
değişikliği görüşmelerinde “Türk” kavramı ne olacak? Anayasanın değiştirilemez
maddeleri konusunda AKP-PKK anlaşması sağlandı mı? Bu soruların yanıtları verilmeli
hükümetçe. Verilmeli ki; ulus, başına örülmekte olan çorabı görsün.
AKP-PKK
görüşmelerinde belirleyici olan terör örgütüdür. Böyle olunca da AKP, bu kirli
terör savaşında PKK karşısında yenilgiyi kabul etmekte. Bölücü başının cezası,
ev hapsine dönüştürüldüğünde, Türkiye üstünlüğünü tamamen yitirir. Üstünlüğü
ele alan PKK’nın isteklerinin ardı arkası kesilmez. Baharla birlikte
Güneydoğu’da ve bazı batı illerinde kitlesel kalkışmalara giden süreç bu
görüşmelerle başlamış oldu. Geçen yaz Hakkâri’de uygulanan “vurkal, kaçma”
eylem provası, baharda yaşama geçirilir. Böylece Türkiye bölünme gerçeğini
yalnızca terör eylemleriyle değil, kitlesel başkaldırılarla da yaşar.
Anayasa
değişikliği ve güya PKK’ya silah bıraktırma görüşmeleri Türkiye’yi bölünmenin
eşiğine getirir. Habur ve Oslo’dan sonra İmralı, rezaletin üçüncü halkasıdır.
Bu rezaletler, ancak halkın ülkesine sahip çıkacak bir iradeyle ortaya
çıkmasıyla olur. Türk Ulusu’nun böyle rezaletlere katlanması ve yeniden
Karlofça sonrası yenilgi psikolojisini yaşaması olanaksız. Küresel güçlerin
oyuncağı taşeron bir örgüt karşısında yenilgiyi kabullenmiş bir ulus, bu
coğrafyada yaşayamaz. Bu gerçek unutulmamalı…
Adil
Hacıömeroğlu
4 Ocak 2013
Not:
7 Ocak 2013 tarihli Ulus Gazetesinde yayımlanmıştır.
Yazılarımın
tümünü http://adiladalet.blogspot.com
dan okuyabilirsiniz.
Küresel emperyalizmin ülkemizi bölüp sömürmek için yönlendirdiği PKK , AKP 'nin görüşme istemiyle güç kazanma yolunda olduğunun bilincindedir. Bu bağlamda AKP , '' terörü bitireceğiz . '' gibi gülünç
YanıtlaSilbir söylemle halkı aldatma yolundadır ve yandaş yayının da desteğini almıştır. Küresel emperyalizm istediğini almadıkça PKK ' nin silah bırakmasına izin vermez . PKK de bu desteği gördükçe ve TÜRK hükümetinden ödün aldıkça daha çoğunu alma istemi ile çıkacaktır hükümetin karşısına. Dolayısıyla , ülkemiz çok yönden gelen bir saldırı ve ihanet karşısındadır. İşte bu gerçekleri ayrıntılarıyla veren yazı bu. Teşekkürler Adil Haciömeroğlu ; yüreğine sağlık!
ÖZGEN KARA
Pkknın silah bırakmak için Apo ile görüşmesi hala pkkyı bulunduğu yerden imralıdan Aponun yönettiği anlamına gelir.Hapisteki adamlar hem hapiste hem kandilde hem ABD de oturduğu yerden Obama gibi emir mi yağdırıyor şurayı vurun burayı vurun terör setirin mi diyor ki hala sözü geçiyor.O zaman yaptırdığı eylemleri kim dışarı taşıyor yönlendiriyor.Aponun kof bir isim babası olduğu ne zaman anlaşılacak.Ne zaman kim hapisteyken sözlerine basın dışarı taşıdığı zaman pkk dinleyip ok.ağam dedi.Pkkyı yönetenler ABD kaynaklı dış güçlerin derin devleti değil mi?Apo ile görüşülerek dış güçlerin emrine girilmiş olunmuyor mu.Onlar istiyor bunlar uyguluyor.Devlet devletlik yapmak istiyorsa önce Apodan elini,ayağını,çekip kulaklarını kapatacak.Böyle biri yok herkes gibi biri onu kimse tanımıyor.Devlet hapise düşen adamını tanımaz.Bu iş bitmiştir.AA..gündemi sıcak tutup başka ülkenin lehine menfaatler gizlenmek için yapılıyorsa oyalama taktiği gibi onu devletin sırrına erenler bilir,onlar düşünsün.
YanıtlaSilİnsanın gözüne baka baka yalan söylemiyorlarmı,ıfrıt oluyorum...Bizans oyunlarını geçti yalanlar ve sıkılmazlıklar..Ar,haya iman ıflas etti.yazıklar olsun..Halk olarak bizler,Enayi yerine kondukca yüregim acıyor.. Şıkayetımız Rabbimize artık..pes.....
YanıtlaSilHer ulusun başına sıkıntılı dönemler musallat olmuştur.Bu hatalar kendi iç koşullarından olduğu gibi dış koşulların baskısıyla son noktaya gelmiştir.Son Osmanlı dönemini düşünürsek ne demek istediğim daha güzel anlaşılır.İngilizlerle mi anlaşalım,yoksa bilmem kimle.Arkasından Sevr ve Montros Mütareke'si.Kayıtsız şartsız teslim olmanın antlaşmaları.Bu dayatmaları yapan küresel çeteler aynı senaryoyu bugün de uygulamakta.Amerikan mandasımı iyi yoksa ingiliz uşaklığı mı?Aydınların çaktırmadan bilinç altımıza yerleştirmeye çalıştırdıkları olgu bu.Bu olgu öylesine işleniyor ki bilinç tamamen örtülüyor.Siz ister istemez bunu düşünüyorsunuz."Ne yapalım bundan başka çözüm yok" tezi bunun mantıksal sonucu.Aydınlar da çok erken teslim oldu.Bu durumda sade vatandaş ne yapacak?Sorun buralarda kilitleniyor.Gerçek aydın, doğru soruları sorup doğru cevaplar veren aydındır.Artık bu soruların cevaplarını arayalım derim.Sevgiler değerli hemşehrim.
YanıtlaSilRTE'nin bu senaryoyla neyi hedeflediği çok da iyi kavrayabilmiş değilim. Bugünkü açıklamalarına bakılırsa Apoya ev hapsi söz konusu değil dedi. Yani tamamen serbest bırakılacak anlamı var burada. Yarın birgün hani Apo affedilmeyecekti dediğinde birileri, ben affedilmeyecek demedim ki, ev hapsi olmayacak dedim, açın kayıtları bakın diyecek. Bu görüşmeler, yapılacak olanlar, sonuçlar çok belli bizler için. Ama anlayamadığım bu senaryo içinde hedefe ulaşmada önemli bir araç yaratılma peşinde olunacak ama ne!!! Onlar için ulusun ,vatanın bekaası ne olacakmış çok da umurlarında olan bir şey değil. Yeter ki Cumhuriyet yıkılsın...
YanıtlaSil