HEY ON BEŞLİ, ON BEŞLİ


Hey on beşli, on beşli/ Tokat yolları taşlı/ On beşliler gidiyor/ Kızların gözü yaşlı/ Aslan yârim kız senin adın Hediye/ Ben dolandım sen de dolan gel beriye/ Fistan aldım endazesi on yediye

Gidiyom gidemiyom/ Az doldur içemiyom/ Sevdiğim pek gönüllü/ Koyup da gidemiyom (Kavuştak)

Giderim ilinizden/ Kurtulam dilinizden/ Yeşilbaş ördek olsam/ Su içmem gölünüzden (Kavuştak)” Çok bilinen bir Tokat türküsünün sözleri bu dizeler.

1915’te Çanakkale kara savaşları amansız bir biçimde sürmektedir. Cepheye asker yetiştirmekte güçlük çekilmektedir. Yalnızca Çanakkale değil, diğer cepheler de asker beklemekte. Askerlik çağında neredeyse erkek kalmamıştır kentlerde, kasabalarda ve köylerde. Yirmi yaş üstü erkekler cephelerde şehit olmaktalar bir bir. Sıra askerlik çağına gelmemiş çocuk diyebileceğimiz delikanlılara gelir.

Osmanlı Padişahı Sultan Reşat, 27 Mayıs 1915’te bir emir yayımlayarak Rumi takvimle 1315 (1897) doğumluları askere çağırır. Vatanın zor durumunu gören sakalı, bıyığı terlememiş gençler de gönüllü yazılırlar vatan hizmeti için. Koca bir ulus, seferberlik koşularında elinden geleni yapmaya çalışır.

Anadolu ve Rumeli’nin gencecik fidanları cepheye koşarken arkada yavuklularını bırakıyorlardı. O yavuklular da vatanını savunmak için koşan erkeklerinin arkasından türküler, ağıtlar, maniler yakmaktaydılar. İşte, yukarıdaki türkü de 1315 doğumlular askere giderken yakılmış. Üzücü ve acı dolu bir askerlik öyküsünün destanıdır bu dizeler. Savaşmaya giden Hüseyin’le arkasında bıraktığı nişanlısı Hediye’nin yürek yakan öyküsü dile gelir bu dizelerde. Vatan hizmeti için cepheden cepheye koşanlarla vatan hizmetini hiçe sayarak çetecilik yapıp halkı soyanların öyküsü de vardır bu sözlerde. Ersiz kalan köy ve kasabalarda halkın malına, namusuna göz diken; savaşı ganimet, fırsat sayan ihanet çetelerinin yaptıkları da anlatılır bu Tokat türküsünde.

Hüseyin’le Hediye’nin öyküsüne kısaca değinelim. Hüseyin, Tokat’ın Tahtoba köyündendir. Örtmeliönü’nden Hediye’ye sevdalanıp nişanlanır. Tam düğün dernek yapacakken 1315 doğumlu Hüseyin askere gider. Gider de yıllar geçer dönmez. Artık umutlar kesilmiştir sağ salim dönmesinden. Anadolu’da kızlar fazla bekletilmez baba evinde, laf söz olur diye. Babası yaşında zengin biriyle evlendirilir Hediye, lakin bir yıl geçmeden kocası ölünce dul kalır. Bir gün asker kaçağı çeteciler kapısına dayanır. Evini soyup kaçırırlar dağa Hediye’yi. Namusunu kirletir arsız, uğursuz eşkıyalar.  Ahali yüzünü çevirir Hediye’den. Hediye de terk eder yaşadığı yeri. Nereye gittiğini kimseler bilmez.

Sekiz yıl sonra Hüseyin döner evine. Usunda Hediye’si vardır. Annesiyle kısa bir söyleşiden sonra Örtmeliönü’nün yolunu tutar sevinçle. Acı gerçeği öğrenir, o da bilinmez bir yolculuğa çıkar. (Öykünün ayrıntılı anlatımı için bakınız. Hulusi Üstün, Türkü Dostları)

Toplumlarda tarihsel bellek yitimi başladığında yozlaşma en üst noktaya çıkar. Değerler çöker, beyin düşünmez olur, yürek kararır, göz görmez, kulak işitmez… Acıyla mutluluk, felaketle utku, iyiyle kötü, dostla düşman ayırt edilemez olur. Halk olarak hangi zorlukları aşarak özgürlüğe kavuşulduğu unutulur.

Hazin bir öykünün anlatımı olan “Hey On Beşli, On Beşli” türküsü günümüzde anlamına uygun dinleniyor mu acaba? Bu türküyü dinlerken kaç kişi tarihsel bir yolculuğa çıkmakta ve Hüseyin’le duygudaşlık yapmakta. Hüseyin’i bir simge kabul etmeli. Benzer öyküler yurdumuzun her köşesinde yaşandı, yaşanmakta. Sönen ocaklar, vatan için can veren yiğitlerin öykülerini ne tez unuttuk?

Bu Tokat türküsünü söyleyenlerin çoğu, göbek atarak sahnede endam etmekteler. Kimse “Niye göbek atıyorsun bu acıklı öyküyü okurken?” demiyor. İzleyiciler de söyleyene katılıp “Şıkıdım, şıkıdım!” oynuyor. Bu türküyü dinlerken kaç kişi Çanakkale’yi düşünüyor? Kaçımız Yemen ellerine yolculuk yapıyoruz hayal dünyamızda? Sarıkamış’ı, Galiçya’yı, Kanal’ı, Irak’, Filistin’i, Suriye’yi; İnönü’yü, Sakarya’yı, Dumlupınar’ı, 9 Eylül’ü ne tez unuttuk? Biz unutuyoruz, ama o cephelerde savaştıklarımız buraları hep anımsamaktalar. Unutan yenilir, unutmayansa yengilerin yolunu açar.

                                                     Adil HACIÖMEROĞLU

                                                     17 Mart 2013


8 yorum:

  1. Unutuyoruz , unutturuluyoruz ...daha da ötesi Tarih yanlış yazılmış diyerek onurlu tarihimizi saptırmaya yeltenenler de türemekte . Sonuçta da hem türküyü söylüyor , hem göbek atabiliyoruz . İstedikleri budur . Unutmayalım , hazin olaylarla da dolu olan onurlu tarihimize sahip çıkalım ... Yıldönümünde aziz şehitlerimizi rahmet ve şükranla anıyorum ...teşekkür ederim .

    YanıtlaSil
  2. Aydın CİVCİK17 Mart 2013 23:48


    Adil bey , deiğiniz gibi geçmişimizi çabuk unutan toplum olduk. olayları ve tarihi görsel ve yazıtsal medya emperyalistlerin çıkarı için çarpıtarak vermektedir . Bilğileri kaynağından öğrenebilmek için okumalı ve araştırmalıyız. Geçenlerde AŞIK VEYSEL ŞATIROĞLU hakkında bile halkı yanıltmaya ikandırmaya çalışan çıkarcı gurup ve medya yalan söyledi ve yazdı . Torunu bu yanlışı düzeltmeye çaıştı,ama söylenen yalanı çok kişi gerçek sandı.
    V.B birsürü olay halkımızı kandırmak için kullanılmakta. Türkülerimiz tarihimize sözlü ve yazılı ışık tutan belğelerdir. Her türkü bir yaşanmışlığı dile getirir. Örnekleri çoktur .(yemen türküsü ) Kaleminize ,beyninize sağlıklar dilerim .

    YanıtlaSil
  3. Bazen utaniyorum bu yozlasmis insanlarimizdan. Hic umurlarinda degil gibi

    YanıtlaSil
  4. Birinci dünya savaşında 9 ayrı cephede daha ufacık yaşlarda askere alınan kayıplar verdiğimiz gençlerimize ağıt olan hey 15'linin oyun havası olarak çalınıyor olması çok saçma... yaşanan acıların unutturulup insanların yozlaşması için kurgulanmış bir oyun havası ritmine dönüşmesine üzülüyorum... Yüreğinize kaleminize sağlık... umarım günümüzde yaşanan yanlışlara bir nebze dahi olsa ışık olur yazılarınız... Sevgiler...

    YanıtlaSil
  5. Ben gece gündüz düşünmekten yoruldum.İnsanlar kakara kikiri yapmaktan yorulmuyor nedense!!!!
    Bazen çok umutsuz, bazen çok umutlanıyorum.Ama bu sıralar iyi şeyler olmuyor ne yazık ki:(((8

    YanıtlaSil
  6. Hocam nereden buldunuz gene bu hurafeler dizisi yazıyı allah aşkına. Siz ki, tarih bilgisi ile dolu bir hocasınız, nasıl inanırsınız böyle bir savaş verildiğine. Olur mu hiç böyle savaş. Onbeşlik delikanlılarla savaş nerede verilmiş ki, biz verelim. Sırtındaki bebesinin battaniyesini omuzundaki mermiye saracak bir anne ki, mermi yağmurdan ıslanıp patlamaz hale gelmesin. Cephede ateşe ara verilecek de taraflar birbirleriyle yiyecek ve sigara takası yapacak yaralıların meydandan toplanmasına izin verilecek savaş yeniden başlayacak. Saymaya kalksanız bu örnekleri sayfalar almıyor malum. Onun için böyle bir savaş olmamıştır. Ya ne olmuştur. Bu savaşı evliyalar vermiş yine onlar kazanmıştır. Evet Hocam birilerinin danışmamızı istediği o ULEMALAR bu savaşları böyle açıklamamışlar mıydı. Gerçi hakları da yok değil. Zira dünya tarihi böyle bir savaş kaydetmemişti. Ne o tarihe kadar, ne de daha sonra. Yakınlarda bizi yönetmeye başlayacak o ulemalara sorduğumuzda bu savaşları ne ulu önder kazandı, ne mehmetçik kazandı, ne bu ulus kazandı. Evliyalar kazandı evliyalar... Ama geçen on senede ne değiştiyse bilinmez şimdi malumları verdikleri fetvalarda Çanakkale'yi görmeden kimsenin bu ulus hakkında bir şey bilemeyeceğini söylemekte. Bunu biz ta başından beri biliyorduk da, zatı alilerinin kafasına yeni dank etmiş olsa gerek. Gerçi hiç inanasım yok bu söylemlerine de. Belli mi olur, bazılarımız bişeyleri geç intibak eder. Dileğimiz takiyye yapmıyor olması. Keşke anlamış olsun bu toprakların nasıl vatan yapıldığını da kırk bin kişinin katiliyle masada pazarlık yapmanın da ne anlama geldiğini kavrar belki. Kaleminize, yüreğinize sağlık. Esen kalın.
    Adnan Yiğiter

    YanıtlaSil
  7. Her türkünün bir hikayesi var.Ağıt türkü’ye dönüşmüş.Çanakkale savaşın’ daki hüznü anlatıyor.Halkbilimciler tarihimizi ,kültürümüzü unutturmamalı , bizlerde dinlediğimiz türkülerimizi anlayıp , özümsemeliyiz. Vatan toprakları ne canlar feda edilerek kazanıldı .Şehitlerimizin ruhları şad olsun.. Gençlerimize tarih derslerinde örnek gösterilerek anlatılırsa , aileler türkü dinlerse kültürümüz yozlaşmaz .Hocam emeklerinize , yüreğinize sağlık sizin değerli anlatılarınızla bilgileniyoruz…..Esen kalınız.Fulya Kırımoğlu.

    YanıtlaSil
  8. Çanakkale savaşından şu sonuç çıkarılabilir....Mehmet Akif "Hakkıdır hakka tapan milletimin istiklal"diyor. Hak'da " Kendisine tapan,iman edenlere yardım edeceğini vaat ediyor"... Bu durum muvacehesinde; Allah'ın belirlediği koordinatlar içerisinde hayatını idame ettirenlerin "beka" sorunu olmaz. Çünkü,Allah'ın maksadı, kullarına yapacağı yardımın,tekliflerin bekasıdır.

    YanıtlaSil