23 Şubat 2013’te BDP’ den üç milletvekili ile birkaç
devlet görevlisi İmralı Adasına, bölücü başıyla görüşmeye gitti. Görüşmede
neyin konuşulduğu, hangi konularda uzlaşmaların olduğu merak edilirken 28 Şubat
günü Milliyet Gazetesinde “İmralı Tutanakları” başlığı altında Öcalan’ın
konuşmaları yayımlandı.
“Tutanaklar” okunduğunda terör örgütü liderinin
özgüveninin yüksek olduğu görülmekte. Ayrıca hükümetten önemli tavizlerin
kopartıldığı, kendisi açısından yaşamsal güvencelerin alındığı da sezilmekte.
Bölücü başının BDP, PKK’nın Avrupa sorumluları ve
Kandil’deki teröristlere mektup yazıp göndermesi ilginç. Bu mektupları, BDP
milletvekillerinin yemeden içmeden adreslerine ulaştırmaları ise üzerinde
durulması gereken bir konu. “Devletin varlığı ve milletin bölünmez bütünlüğü”
için yemin etmiş milletvekillerinin, bölücü örgütün kuryeliği için nasıl çaba
gösterdikleri gözlerden kaçmamakta. Bu kişiler milletin vekili mi, yoksa terör
örgütünün kuryesi mi? Bu sorunun yanıtı verilmeden Türkiye’nin normalleşmesi
olanaklı mı?
“Eski yaşam alışkanlıklarını top yekûn bırakmak gerekir.
Neden? Çünkü bir rejim değişikliği olacak. Tanzimat, Meşrutiyet, Cumhuriyet,
1950 çok partili hayata geçişten çok daha önemli, bu hepsinden daha derinlikli
olacak.” Bu sözler bölücü teröriste ait. Ulusumuzu bu günlere getiren tüm
toplumsal değişimlerden, devrimlerden daha derinlikli olacak olan nedir? Bölücü
başı burada açıkça söylüyor, anlayan anlıyor; gaflet içindekilerse ihanet
yolunda dörtnala ilerliyor. “Rejimin
değişeceğini” söylüyor bölücü başı. Yani cumhuriyet yıkılacak, ona göre. Peki,
yerine ne konacak? Tabi ki başkanlığa dayalı federatif sistem. Kısacası
yönetiminde RTE ve Öcalan’ın bulunduğu bölünmüş bir Türkiye.
Terör örgütü liderinin “Rejim değişikliği olacak.” Sözüne
TBMM’de temsil edilen iktidar ya da muhalefet partilerinden bir karşı çıkış
geldi mi? Ne yazık ki hayır! Onlar tutanakların nasıl sızdırıldığının peşinde.
Neden mi? Tutanakların yayımlanmasıyla hepsi suçüstü yakalandı. Gizlice sahneye
koymak istedikleri Cumhuriyet yıkıcılığı ortaya çıktı.
Hem BDP hem de Kandil’dekilerin özgüvenlerindeki patlama
kimseye bir şeyler anlatmıyor mu?
Bölücü başı, Cumhuriyet devriminin öncülleri olan
Tanzimat ve Meşrutiyet’in de önemsizleşeceğinden söz etmekte. Yani AKP-PKK
Türkiye’nin geçmişinde bulunan tüm modernleşme hareketlerinin toplumsal ve
siyasal etkilerini yok etmek konusunda anlaşmış durumdalar. Yalnızca Cumhuriyet
değil, Osmanlı dönemindeki modernleşme hareketleri de hedefte.
AKP-PKK Türkiye’yi Ortaçağa geri döndürme konusunda hemfikirler.
Bölünmüş bir Türkiye ve feodallerin egemenliğinde can çekişen bir ulus.
Emperyalizme teslim olmuş insanlığını yitirmiş bir coğrafya.
Türkiye’de çağdaşlaşmanın getirdiği yaşam tarzını,
siyasal kurumları, bilimsel gelişmeleri yok ederseniz tüm Ortadoğu zifiri
karanlığın girdabında debelenir. Bu zifiri karanlığı neden istemekte AKP-PKK?
ABD istediği için. Küresel sermaye enerji kaynaklarını kontrol etmek istediği
için.
ABD emperyalizmi ayakta kalsın diye Türkiye’nin
yurttaşları feda ediliyor. Taşeronluk sistemi ekonomiye nasıl egemen olduysa
siyasete de egemen olmakta. Olan da suçsuz, günahsız halka olmakta.
Adil
HACIÖMEROĞLU
8
Mart 2013
İyi güzel Hocam, siz böyle demişsiniz de dün gece Ahmet Hakan'ın programına katılan bir aklı evvel Hürriyet yazarı da Apo serbest bırakılmayacak diye iddia ediyordu. Ben bu yarım aklımla kime inanayım şimdi. Kendimi bir an örgüt liderinin yerine koymaya çalıştım. İpleri benim elime vermişler, iki dudağımın arasından çıkacaklara kilitlenmiş tüm politika,ülke. Benimle anlaşma yapmak istiyorlar, yeni anayasa yapmak istiyorlar. Hepsi için benim onayım, benim imzam şart. Olmazsa olmuyor. Ben de öyle bir antlaşmaya imza atıyorum ki, kendimi içerde bırakan. Dedim ya hocam bu yarım aklımla ben bu işin içinden çıkamadım. Adam da koskoca gazeteci, ülkenin en köklü gazetelerinden birinde yazıyor. Ulusta'ki Adil Hoca'ya mı inansaaaaammm, yoksam Hürriyet'teki !!!???.... yazara mı?...
YanıtlaSil