Gezi
Parkı direnişine, Ankara’da destek veren göstericilere polisin ateş açmasıyla
Ethem Sarısülük yaşamını yitirmişti. Ethem’in vuruluş anı, kameralarca kayıt
edildi. O görüntüler günlerce izlendi. Bu görüntüleri kaç kez izledim, bilmiyorum.
Görüntüde, polisin, Sarısülük’ü vurma anı apaçık ortada.
Polisin,
sivil bir yurttaşı gösteri yaparken vurması, görevi kötüye kullanmaktır.
Yetkiyi aşmaktır. Bu durum, dünyanın her yerinde cinayet olarak
değerlendirilir. Sırtını devlete dayamış memurların cinayet işlemesi ancak
diktatörlüklerde görülür.
Önce
tetiği çeken polisi, kamuoyundan sakladılar. Olay görüntüleri çok açık olduğundan
en sonunda yargı süreci işledi. Mahkeme, polisin “meşru müdafaa yaptığına”
karar verdi.
Ethem’in
elinde silah var mı? Yok! Ethem’in elinde kesici, öldürücü alet var mı? O da
yok! Demek ki polis memurunun bir ölüm tehlikesi karşısında “meşru müdafaa
yapacağı” bir durum da yok.
Polisin,
göstericilere ideolojik saplantılarla düşmanca davrandığı defalarca yazıldı,
söylendi. Biber gazı fişeklerini hedef gözeterek insanların yüzlerine
attıkları belgelendi. Plastik mermi kullanımı had safhada.
RTE
“Polisin Taksim’de kahramanlık destanı yazdığını” söylemekte. Kahramanlık
destanlarını milletler, kendilerini yok etmek isteyen düşmanlara karşı yazar.
Milyonlarca yurttaşa saldırmak kahramanlık değil, faşistliktir. Hak arayan
millete saldıranlar tarihe kahraman olarak değil, ihanet şebekesi olarak
geçerler. Sivil insanları öldürerek, yaralayarak kahraman olunmaz. Devletin
güvenlik güçleri, kendi halkına silahını doğrultmaz.
Erdoğan
“Polise emri ben verdim.” demekte. O zaman göstericilere ateş açılmasının
sorumlusu da Erdoğan’dır. Yargının hesap soracağı kişilerin başında başbakan
gelmekte.
AKP,
kendi yargısıyla polisin saldırganlığını cesaretlendiriyor. Hakkını aramak için
direnen millete, “Vur!” emrini yargı aracılığıyla veriyor. Bundan sonra benzer
olaylara sıkça rastlarsak şaşırmam.
Ethem’i
vuran polis aramızda dolaşıyor. AKP yargısı, onun arkasında durarak ona destek
verdi. Bir nevi ödüllendirdi. Yargı öldü, Allah rahmet eylesin!
Adil
HACIÖMEROĞLU
24
Haziran 2013
Adil Hocam, aslında bu iktidar ne zaman ki Türkiye'ye iktidar oldu, işte biz o zaman adaleti kaybetmişiz.Bunların bulunduğu yerde adalet zaten nefes alamaz. Nice Ethemler kaybettik, korkarız ki adalet öldüğünden bu yana nicelerini de kaybedeceğiz.
YanıtlaSilTürk askerine kelle diyen,Amerika-Fethullah-Apo şeytan üçgeninin başat elemanı sayılmış,bu millete ve kurucusuna ezelden beri düşman olmuş birinin iktidarlığında bunlar olmuş, hiç şaşırmamak lazım.
PKK illetine karşı canını veren şehit bizimdir, Ethem şehittir, bizimdir. Hiçbiri Erdoğan'ın şehidi değildir.
Yaşanan her kayıpla, seneler önce ölmüş olan adaletin kabrini de ziyaret etmiş oluyoruz; çünkü gözle görülür adalet olmayınca, ruhunu artık içimizde yaşatıyoruz.
Ne demişti Nazım:
"Dayan gençliğim,
emanetin Cumhuriyet için.
Önderin Atatürk için.
Aydınlık yarınlar için."
Adına '' İLERİ DEMOKRASİ '' deyip ; saldırıları artırdı : '' Ey benim polisim ; birnci vazifen , ileri demokrasiyi gençliğe ve karşıt görüşlü halka karşı korumak ve savunmaktır. Muhtaç olduğun kudret ; gaz bombası , TOMA , AKREP , ZIRH , COP , MERMİ v.s. olarak elindedir.
YanıtlaSilİLERİİİ!...
Bu duruşla adaleti de katlettiler. İşte bu gerçekler anımsatılıyor Sayın Adil Haciömeroğlu ' nun bu anlamlı yazısında. Yüreğinze sağlık Sayın Haciömeroğlu!