Gezi
Parkı direnişi başladığından beri iktidar yandaşları da yalan üretmek için
adeta yarıştılar. Tabi, başbakan bu yalanları her gün bıkmadan yinelerse
iktidarın beslemeleri de yalan üretme konusunda yarışırlar. Yani “imam, cemaat”
örneğinde olduğu gibi.
Peki,
neden AKP ve yandaş medya, Türkiye tarihinin Kurtuluş Savaşı’ndan sonra en
büyük direnişiyle ilgili yalan haber üretme gereği duydular? Gezi eylemi, çok
haklı zeminde oldu. Direniş; barışçı, herkesi kucaklayıcı ve kırmızı beyazın
egemenliğinde olduğu için halkı birleştirdi. Bu haklı direniş, iktidardakileri
de şaşırttı. Direnişe karşı çıkacak, oradaki tezleri çürütecek anti tez
geliştiremediler.
AKP
ve yandaş medya, demokrat olmadıklarından böylesine haklı bir eylemin hakkını
verecek olgunluk ve çağdaşlıkta değiller. Halkın gücüne, usuna, emeğine saygı
göstermek için gerçek demokrasiye inanmak gerek. O da AKP cephesinde yok!
Gücünü, emperyalizmden ve feodal kalıntılardan alan bir siyasal oluşumun özgür
bireylerin sesine kulak vermesi beklenemez.
AKP
iktidarı döneminde saman alevi gibi parlayan yandaş gazeteci ROK, Gezi
eylemleri için iftiranın büyüğünü attı ortaya. Neden mi? Çünkü kendisi ve eşi
AKP ile var oldular. “Hükümet istifa!” sesleri, onların ayaklarını titretmeye
yetti. AKP gidince onların da saltanatları, kara çalmaları bitecek. İktidar
sayesinde kazandıkları çil çil dolarlar girmeyecek cüzdanlarına.
ROK
“ Gezi’de kullanılmış prezervatif bulundu, eşcinsel ilişkiye girmişler.” dedi.
Bu genç gazetecinin dedektifliği varmış da bizim haberimiz yokmuş. Gözünle
gördün mü prezervatifi? Gördüğünü sanmam. Peki, eşcinsel ilişkide
kullanıldığını nereden biliyorsun? Orada mıydın? Orada idiysen, ne yapıyordun
orada? Söylenecek çok söz var, ama burada duralım. Öfkemiz usumuza egemen
olmasın. Gerçi herkes ne diyeceğimizi de anlamıştır.
İktidardan
beslenen tetikçi gazetecilerin iyi yaptıkları tek şey var: Yalan üretip
masumlara iftira atmak…
On
yıl boyunca ulusumuzun tüm değer sistemine, kudurmuş naralarla saldıran bu
güruhtur. Olayları çarpıtmayı, olmamışı olmuş gibi göstermeyi, topluma hizmet
etmiş insanlara kara çalmayı, düşünce özgürlüğünü halka sövmeyi gazetecilik
sandılar. Ceplerini doldurmak için bir televizyon kanalından diğerine koştular.
Her gün aynı sözleri tekrarlamayı düşünce adamlığı sandılar. Efendilerine
hizmet etmek için bin takla attılar. Kişisel onurlarını, efendilerinin
kendileri için yaratacakları olanaklara tercih ettiler.
Gezi
Parkı direnişi, efendilerinin tahtını birazcık sallayacak oldu, korkudan ne
yapacaklarını şaşırdılar. Ecellerinin geldiğini sandılar. Onun içindir ki
nereye, nasıl pislik atacaklarını bilmiyorlar. Efendilerine yaranmak için
telaşla yalan üretmeye koyuldular.
Gezi
Parkı direnişleri, onurlu bir halkın ayağa kalkmasıdır. Bunu anlamak için
insanların birazcık onurlu yaşamanın ne demek olduğunu bilmeleri gerek.
Kendine
saygı duymayan, özsaygısını efendilere hizmet uğruna harcamış kişilerden halkın
hak arayış eylemlerine saygı duymasını bekleyemeyiz. Çünkü saygı ve sevgi
onların kitaplarında yazmaz.
Adil
HACIÖMEROĞLU
25
Haziran 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder