Taksim Meydanı’nın yeniden düzenlenerek Gezi Parkı’nda
Topçu Kışlası görünümünde AVM yapılması baştan beri kamuoyunun tepkisini
çekmişti. On beş milyon kişinin yaşadığı İstanbul’da meydan diyebileceğimiz tek
yerin ticari amaçlara kurban edilmesine, kent halkının sessiz kalması
düşünülemezdi.
AKP’nin
yeşil alanları hızla imara açması halkın homurdanmasına neden olmaktaydı. İstanbul
için düşünülen Topçu Kışlası, kanal, yeni havaalanı, 3.köprü projelerinin
kenti, yeşilden griye çevireceği bir gerçek. Kentin doğayla ilişkisi tamamen
kesecek olan bu planlamalar; üniversitelere, meslek odalarına, demokratik kitle
örgütlerine ve en önemlisi de kentlilere danışılmadan uygulamaya sokulmak
istenmekte. Bu projelerin ivedilikle yapılması ayrı bir gerçek. Yangından mal
kaçırırcasına kenti talan etmeyi düşünen bir siyasal iradeye sessiz kalmak
olanaklı mı?
Türk
halkını tanımayan bir iktidarın gaflete düşmesi normaldir. Doksan yıllık Cumhuriyet
birikimini yok saymak anlaşılır gibi değil. Kim ne derse desin, nasıl düşünürse
düşünsün, Türk halkının büyük bir çoğunluğu, kulluktan yurttaş, birey olma
bilincine eriştiği gerçeğini kabul etmeliyiz.
İşte,
Cumhuriyet’in yurttaşları; ağacına, toprağına, kentine, ülkesine ve Cumhuriyet
değerlerine sahip çıkmak için Gezi Parkı eylemine başladılar. Ağaçların
sökülmesine karşı durdu Cumhuriyet’in aydınlık insanları. Güzelim
atkestanelerinin, çınarların yaprak hışırtıları, serinlikleri, güzellikleri yok
olmasın istediler. Koca kentin küçücük kalmış akciğerinin soluğunun
kesilmemesini istediler.
Kenti
yağmalamak için asırlık ağaçlara kıyanlar, onları korumak isteyenlere kıymaz
mı? AKP iktidarı gaz, cop, tazyikli su ve plastik mermi olup yağdı güzel insanların
üstüne. Dozerler, kepçeler saldırdı tüm hışmıyla ağaçların köklerine. Yere
düştü kimi kan revan içinde. Kiminin soluğu kesildi keskin biber kokusunda. Coplar
indi, kalktı durmaksızın kinle, nefretle. Yandı bedenler cop darbeleriyle.
Yandı yürekler kesilip sökülen ağaçlara.
Plastik mermiler ateşlendi nişangâh kabul edilen aydınlık bedenlere.
Hiçbir
şey kıramadı yurtsever yüreklerin inancını. Hiçbir şey durduramadı yorgun
bedenlerin akciğerlerini koruma azmini. Bir anda milyonlar aktı Taksim’e. Taksim
sel oldu, İstanbul nehir. İnsan seli, büyüdü, büyüdü, okyanusa döndü tüm
Türkiye’de. Ankara, İzmir, Kütahya, Adana, Mersin, Trabzon, Eskişehir, Antalya,
Bursa, Kayseri, Bolu, Konya, Antakya, Gaziantep… büyüttü okyanusun azgın sularını.
Padişah
taslağı boşbakan, beyaz camdan avazı çıktığı kadar bağırdı, gözlerini
pörtleterek. “Eylemciler şudur, budur.” Diye söylendi bilinçsizce, bir tiran
edasıyla. Okyanus olmuş sel, ormandaki çakal inlemesini dinler mi? Selin önünde
yapılan çerden çöpten baraj etkili olur mu? Taksim rengârenk oldu. İnsan
sesiyle doldu, taştı. Ağaçlar gülümsedi, kuşlar kanat çırptı sevinçle. Toprak altındaki
canlı mahlûkat huzur içinde uykuya daldı.
Zorbalar
ellerini ovuşturdu şaşkınlıkla. Her şeye maydanoz bakan, ağlak bakanı
çimdikledi rüyada mıyız diye. Ağlak bakan ters ters baktı çimdikleyene. O da
ensesine bir şaplak attı. Her şeye maydanoz bakan, yere kapaklandı. Evet, bu
rüya değildi. Bir millet ayaklanmış, ülkesinin değerlerini savunuyordu, Vandallığı
ilke edinmiş bir iktidara “Dur!” diyordu.
Tüm
Türkiye’de yapılan Gezi Parkı eylemleri bir halk hareketidir. Halkın büyük bir
utkusudur. Hiçbir siyasal grubun yönlendirmesi söz konusu değil. Bu eylemlerin
amacına ulaşması için siyasal önderliğe gereksinimi var. Muhalefet partilerinin
derin dersler alması gereken siyasal kalkışmalar bunlar. Meydanların tümüne
genellikle egemen olan Türk Bayraklı göstericilerdi. Bazı uç gruplar, eylemleri
farklı yönlere çekmek istediyseler de başarılı olamadılar. Halktan kopuk
siyasal anlayışların, geniş ve bilinçli halk kitlelerini yönlendirmesi
olanaksız.
Türk
ulusunu birleştirecek olan Mustafa Kemal Atatürk ve Türk Bayrağı’dır. Bu
nedenle yabancı reçetelerle ülke sorunlarını çözmeye çalışanların boşuna çaba
harcadıklarını söyleyebiliriz.
Ay
Yıldızlı bayrakların dalgalandığı ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!”
seslerinin yükseldiği bu gök kubbede Türk Ulusunu köleleştirmek mümkün müdür?
Adil
Hacıömeroğlu
2
Haziran 2013
Hiç şüphesiz gezi parkı tek sebep değildi . yıllarca susturulan , korkutulan bu yüzden gerilen halka karşı olayla ilgili inatlaşılması bardağı taşırdı . Herhangi belirli bir hazırlık olmaksızın halk yeşiline sahip çıkmak için bölgeye koştu . Olaylar birbirine eklenerek ülke geneline yayıldı . Oysa ben böyle istiyorum demek yerine önce halka kulak vermek , ilgili kurumların düşüncelerini almak demokrasinin gereğidir . Her zaman söylediğimiz gibi halka rağmen , halkın isteği dışında başarıya ulaşmak mümkün değildir , demokratik de değildir , zorla yapılan da devamlı bir huzursuzluk kaynağı olacaktır .Kaleminize sağlık , teşekkür ederim .
YanıtlaSilGüzel yazı ancak eksik.
YanıtlaSilBu direnişimiz sadece GEZİ PARKI için değildir.
1-Kutlayamadığımız MİLLİ BAYRAMLAR içindir.
2-Silivri’de hapsedilen ORDUMUZ içindir.
3-Hapisteki AYDINLARIMIZ,GAZETECİLERİMİZ içindir.
4-YURDUMUZU açılım adı altında böldüğünüz içindir.
5-LAİKLİĞİ yok ettiğiniz içindir.
6-HALK AÇLIK sınırında yaşarken,sizlerin milyar dolarla dünyanın en zengin listelerinde olduğunuz içindir.
7-ATAM’a AYYAŞ diyip dil uzattığınız içindir.
8- Dini siyasete karıştırarak DİN SİYASETİ yaptıgınız içindir.
9-Size oy verenler MÜSLÜMAN, vermeyenler GAVUR İZMİR’li olduğu içindir.
10-Şehidimiz KELLE,Terorist başı SAYIN olduğu içindir
11-Çifçilerimiz ANALARINI ALIP GİTMESİNİ SÖYLEDİĞİN içindir.
12-Komşu Müslüman ülkeleri yok etmek için KAFİRLERLE el ele olduğunuz içindir.
13-IRAK’ta binlerce Müslüman katledildi,SESSİZ kaldığınız içindir.
14-2 torba kömür,makarnayla HAYATLARI SATIN ALDIĞINIZ içindir.
15-REYHANLI içindir.
16-Çocuklarınız askere göndermeyip,Fakir ocaklara ateşler döktüğünüz içindir.
17-Gençlerimizi DİNDAR ve KİNDAR diye ayırdığınız içindir.
18-En önemlisi artık kula kulluk etmek istemediğimiz içindir. SEVGİLER .
camileri miğfer minareleri süngü olarak ifade ile siyaset arenasına giren başbakanı demokrasi adına millet vekili yapan zihnyete karşı kindar
YanıtlaSilrefleksli,kimlik ayırımcı,insanların yaşam alanlarından,tabiat alanlarına,ülke topraklarından komşu topraklarına kadar her konuda dayatmacı,polisle halkı karşı karşıya getirmekten çekinmeyen kişiyi allaha havale ediyorum.