Cumhurbaşkanı
Erdoğan, 1 Nisan 2017 günü Diyarbakır’da
konuştu. Erdoğan’ın Diyarbakır’a gitmesinin görünür amacı, orada yapılan devlet
yatırımlarının toplu açılışıydı. Ancak toplu açılış bahane… RTE, anayasayı,
seçim yasasını bir yana bırakarak tarafsızlığını yok sayarak ve devlet
olanaklarını sonuna dek kullanarak halkoylaması için “evet” oyu istemeye gitti.
Erdoğan,
Diyarbakır’da HDP/PKK tabanının oyunu almak için ilginç iletiler verdi. Her zaman
yaptığı gibi Güneydoğu’da farklı, Karadeniz’de farklı konuştu. Diyarbakır’da
bölücülüğe selam çaktı, iki gün sonra da Trabzon’da milliyetçi duyarlılığa
seslendi.
RTE,
Diyarbakır konuşmasında: “Dikkat ediniz Türk demiyoruz, Kürt demiyoruz, Çerkez,
Laz, Boşnak, Roman demiyoruz. Hepsini içine alan bir ifade kullanıyoruz. Tek
millet diyoruz. Seksen milyonuyla tek millet.” Bu sözler, Erdoğan ve AKP’nin
Türk Milleti’ni inkârıdır. Türk Milleti’ni yok sayarak bölücü örgüte şirin
görünme çabasıdır. Koltuğunu korumak adına Türkiye’nin birliğini feda etme
anlayışıdır. Böylesi bir anlayıştan Türkiye’ye yarar gelir mi?
Türk
Milleti’nin türlü etnik kökenden ve farklı inançlardan oluştuğu bilinmektedir.
Tıpkı dünyanın diğer ülkelerinde olduğu gibi… Ancak her milletin olduğu gibi,
Türkiye’de yaşayan milletin de bir adı var. Bu da Türk Milleti’dir. Nasıl
Alman, İngiliz, Fransız, İtalyan, İspanyol, Rus, Arap milleti varsa Türk
Milleti de vardır ve tarihin en eski milletidir. İnsanlık tarihinin her
döneminde tarih yazan bir millettir Türkler. Türkiye’nin başında olan bir
kişinin bu gerçeği yadsıması kabul edilemez.
Türk
Milleti kavramını ortadan kaldırırsanız, Türkiye’yi bölersiniz, ülkeyi etnik
çatışmaların girdabına sürüklersiniz. Etnik ayrımcılığı, milletin
birleştiriciliğinin önüne koyarsanız yönettiğiniz ülkeyi kendi elinizle bölersiniz.
RTE; Diyarbakır konuşmasıyla anayasal görevi olan devletin birliğini korumayı
ihlal etmiştir. Bu da anayasal suçtur.
Erdoğan
ve diğer AKP sözcüleri, Kandil’in başkanlık sistemine “Hayır!” dediğini her
vesileyle vurgulayarak “Hayırcıları” bölücülük yapmakla suçlamaktalar. Peki,
Diyarbakır’da Türk Milleti’nin adını bir çırpıda silip yok edenlerin bölücü
örgütle nasıl bir dirsek teması içinde oldukları apaçık ortada. Aynı tanımı iki
sonra neden Trabzon’da tekrarlayamadın ey Erdoğan? Trabzon’da da seslendiğin
kitleye “Türk demiyoruz, Kürt demiyoruz… tek millet diyoruz. “ deseydin ya. Evet,
Türkiye’de tek millet var. Onun adı da Türk milletidir. Etnik kökeni, inancı ne
olursa olsun Türkiye’deki herkes Türk Milletinin onurlu yurttaşlarıdır.
Diyarbakır’da
bölücülerin dilini kullanacaksın, Trabzon’da milli duyguları öne çıkaracaksın…
Böylesi bir davranış, tutarlılık mıdır? Koltuğunu korumak için Türkiye’nin
ulusal bütünlüğünü tehlikeye atmak vatanseverlik midir? İşte sırf bu nedenle, bu tutarsızlık yüzünden
başkanlık anayasasına “Hayır!” demek zorundayız. Benim milletimin adını bile
söyleyemeyen bir cumhurbaşkanın başkan olması için neden “evet” diyeyim ki?
Adil
Hacıömeroğlu
5
Nisan 2017
Milletleşme sürecimiz kimi zaman hızlı, kimi zaman ağır aksak da olsa ilerliyor. Cumhuriyeti kurmakla veya anayasaya Türklük yazarak bitmiş bir olguyu belgeye geçirmemişiz aslında. Türkiye, dünyadaki gelişmelerin de etkisiyle etnik bölücülüğün kaybedeceği bir sürece girdi. On yıl önce üniversitelerde "Kürt yüzyılı" geldi artık diye konuşuluyordu, şimdi Türkiye yüzyılından bahsediyoruz.
YanıtlaSil