Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın danışmanlarının eyalet sistemi ve Cumhuriyet rejiminin temel
niteliklerinin ortadan kaldırılması konusundaki açıklamaları kamuoyunu meşgul
etmekte. Bu açıklamalar, AKP’nin gerçek yüzünü de açığa çıkarmakta.
“Eyalet
sistemi getirilmelidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin taşra teşkilatı ve devletin
yönetim şekli tekrar düzenlenmelidir. Bu sistem hem Kürtlerin ve diğer etnik
grupların özerklik isteklerini kapsayacak hem de devlete bağlılık ve aidiyet duygusunu
artıracak şekilde oluşturulmalıdır. Her bakanlık kendine bağlı en fazla altı ya
da on birimi layıkıyla sevk ve idare edebilir. Seksen bir vilayet merkezden
dirayetle yönetilemez.” Bu sözler, Erdoğan’ın başdanışmanlarından TSK’dan
irticai faaliyetleri nedeniyle emekli edilen Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi’ye
ait.
Tanrıverdi,
açıkça Kürtlere özerklik verilmesini savunmakta 2015 yılında. Peki, Kürtlere
özerklik kimin projesi? ABD-AB ve PKK’nın… Cumhurbaşkanı danışmanının görevi
Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünü savunmak mı, yoksa emperyalistlerin, bölücü
örgütün görüşlerini dile getirmek mi?
Peki,
Türkiye’nin devlet yapısının değiştirilmesi nasıl olacak? Bunu da Erdoğan’ın
başka bir başdanışmanı Mehmet Uçum açıklıyor.
“Sessiz
değil, halkımız gümbür gümbür bir devrim yapıyor farkında mısınız? Halk kendi
devletini kurmak için adım atıyor. 16 Nisan kutlu olsun.” Uçum, bu sözleri
neyle ilişkili olarak söylüyor? Başkanlık rejimiyle ilgili olarak… Başkanlık
rejimi, emperyalizmin Türkiye’ye dayattığı bir şey olduğuna göre halkın dostu
olamaz, halk düşmanı bir rejimdir.
Türk
halkı kendi rejimini 1923’te kurmuştur. Nasıl mı? Emperyalizm ve Ortaçağ
rejimiyle savaşa savaşa… Cumhuriyet; Erzurum ve Sivas kongrelerinde, 23 Nisan’da,
Sakarya’da, Dumlupınar’da… kuruldu. Bunu yıkacak güç, emperyalizmdir. Uçum ve
onun kafasındakiler, Damat Feritler gibi emperyalistlerle işbirliği yaparak Cumhuriyet’i
ortadan kaldırabilirler. Tabi ki güçleri yeterse…
Erdoğan’ın
bir başka danışmanının eyalet konusundaki düşüncelerine daha önceki bir
yazımızda değinmiştik. Aynı danışman Karatepe, başkanlık rejimine geçilmesi
için yapılan ve halkoylamasına sunulan anayasa değişikliğiyle ilgili söylediği
sözler çok ilginç.
Karatepe,
sorulan bir soru üzerine başkanlık rejimi konusunda çok fazla bilgili
olmadığını itiraf ediyor ve uygulamada terslik olması durumunda şunları
söylüyor. “Uygularız üç sene, beş sene; baktık olmuyor, toplanır parlamento tekrar
değiştirir.”
Karatepe’ye
göre devlet, Cumhuriyet yazboz tahtası. Keyiflerine göre değiştirirler rejimin
temel dayanaklarını. Halkın geleceğini dilediklerince değiştirirler.
Yurttaşların, ülkenin yaşamını tehlikeye düşürme pahasına aklımıza eseni
yaparız düşüncesindeler. Bundan da anlaşılıyor ki danışmanların devleti,
yurttaşı koruma gibi bir düşünceleri yok!
Şimdi,
herkes sanıyor ki cumhurbaşkanının danışmanları, Erdoğan’dan farklı
düşünüyorlar. Bakalım, gerçek böyle mi?
“Benim
söylediğim şu; güçlü bir Türkiye eyalet sisteminden asla korkmamalıdır. Üniter
yapı noktasındaki yaklaşım tarzı aslında bununla alakalı bir şey değil. Siz,
eyalet sisteminde de bu üniter yapıyı muhafaza edebilirsiniz. Tamamıyla bunu
atıp götürme diye bir şey yok. Federal yapı diyoruz. Federal yapı nedir? Orada
toplanıyor zaten. Yani diyelim Osmanlı ‘Kürdistan, Lazistan’ demiş. Bizim ‘Kürdistan,
Lazistan’ dememize gerek yok. Biz, şimdi nasıl coğrafi bölgelerimiz var, bu
bölgeler sistemi içinde değerlendirebiliriz. Böyle bir yaklaşım tarzı güçlü bir
Türkiye için faydalı olabilir.” RTE, 2013’te özel bir televizyon kanalında
söylüyor bu sözleri. Konuşmadaki cümle bozuklukları ilginizi çekmiştir. Beş yüz
sözcüğü aşmayan bir sözcük dağarcığıyla Türkiye’nin geleceğini yönlendirmekte.
Üniter
devletle eyalet sistemini bilmediği belli Erdoğan’ın. Bu iki sistem birbirinin
karşıtı. Ama ne yazık ki RTE, kendisine verilen reçete gereği eyalet sistemini
uygulayacak ya, üniter yapı ile eyalet düzenini birbirinin içine sokup aklınca
halkı ikna edecek. İkna edecek yerine, kandıracak demek daha doğru.
Türk
Milleti, geleceğini tehlikeye atacak projelere dur demeli. Eyalet sistemi,
ülkenin bölünmesi demek. Bölünmek kan, acı, gözyaşı demek. Emperyalizmin de amacı
“Böl, parçala, yönet!” değil mi? Buna karşı ulus devletimizi daha da
sağlamlaştırmak değil mi görevimiz? O zaman ne duruyoruz? Bölünmeye gidecek
yolları kapamak için dört elle çalışmalıyız. 29 Ekim yerine yeni bayramlar
türetecek kökü dışarda zihniyete geçit vermeyelim. İşte, 16 Nisan bunun için
çok önemli…
Adil
Hacıömeroğlu
15
Nisan 2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder