Başkanlık
rejimine karşı Türk milleti farklı siyasal gruplarıyla birleşti. CHP (yönetimindeki
bazı kişiler dışında), MHP’nin gövdesi, Vatan Partisi, SP, DSP, DP, HDP’den kaçan
yurttaşlar, AKP tabanının önemli bir bölümü ve daha nice siyasal gruplar bir
araya geldi. Herkes elinden geldiğince çalıştı. Gecesini gündüzüne kattı.
“Evet” oyu vereceklerle bire bir ilişki kuruldu. Uzun tartışmalarla ikna etmek
için uğraşılar verildi.
Şimdi,
herkes soruyor: Halkoylamasında hayırcılara kim önderlik etti, diye. Bu işin
belli bir önderi yok! Halk kendi geleceğini sahiplendi. Herkes sorumluluk aldı
kendince. Partiler, görünürde var olmaya çalıştı. Yurttaş, mahallelerde
dolaştı. Ev gezmeleri yapıldı. Uzak kentlerde, köylerde yaşayan akrabalar, eski
arkadaşlar, dostlar arandı. İşyerlerinde aralıksız tartışmalar yapıldı.
AKP
tabanı, halkoylaması kampanyası sırasında mahcuptu genellikle. Hep savunmada
olmanın sıkıntısını yaşadılar. Çoğu zaman, neden evet oyu vereceklerini
savunamadılar.
AKP
yönetimi, devletin olanaklarını sonuna dek kullandı. Köy köy, mahalle mahalle,
sokak sokak gezdiler. Armağanlar dağıtıp vaatlerde bulundular. Akla gelebilecek
her şeyi dağıttılar. Bazı aileler, yıllık çay tüketimlerini karşıladılar
kampanya boyunca. Dozerler, kepçeler, devlete ait iş makineleri, kamyonlar,
resmi binek araçları, otobüsler, minibüsler neredeyse hiç kontak kapamadılar.
İş vaatleri havalarda uçuştu.
Halkoylamasından
önce Trabzon Hayrat’ta tanıdıklarımı aradım. Halkoylamasında ne yapacaklarını
sordum. Öncelikle şunu belirteyim ki, Hayrat yoğun göç vermekte. İlçeyi ayakta
tutan çay tarımı bitmiş. Geçinmeye yetmiyor. Alternatif ürünler yok!
Hayvancılık tükenmiş. Köylerde işsizlik, yoksulluk dizboyu. Bütünşehir
yasasından sonra ilçenin en uzak köyleri mahalle oluvermiş bir gecede. İlçe
belediye başkanı AKP’li. Tüm köyler ilçeye muhtaç. Tabi bu durum partizanlığı
artırmış. Evet oyu vermeleri için yurttaşa inanılmaz vaatlerde bulunulmakta.
İlk vaat: “Köylere doğalgaz getireceğiz.” Tamam, getir. Elini kolunu bağlayan
mı var? Eğer bu bir devlet projesiyse zaten olacak. Herkesin evine bağlanacak,
herkes de parayı verip doğal gazı kullanacak.
İkinci
önemli vaat: İlçe merkezine dört yıllık üniversite yapılacağı… Üniversite
yapılması güzel bir iş, yap kardeşim! Neden bunu halkoylamasına alet ediyorsun?
Eğer
halkoylamasında yüzde yüz evet oyu çıkarsa Reis, Hayrat’a gelip burada temeller
atacakmış. İşsizlere bol kepçeden iş vaadi de var. Yahu, sen devlet değil
misin? İşsize iş bulmak senin görevin değil mi? Görevin… O zaman neden
vatandaşa baskı yapıyorsun? Neden vatandaşın özgür iradesine müdahale
ediyorsun? Neden milli iradeyi engelliyorsun?
“Hayır”
oyu vermeye eğilimli bazı yurttaşların bizzat bölgenin bakanlarınca
telefonlarla ikna edilmeye çalışıldığı söylenmekte. Devlet olanakları, devletin
gücü sonuna dek kullanılmış.
Büyük
kentlerin birçoğunda “hayır” propagandası yapmak için kurulmak istenen çadırlar
kurdurulmadı. Kiralanan salonların sözleşmeleri iptal edildi. Bazılarında
elektrikler kesildi, kürsüler devrildi.
Kentlerde
neredeyse bütün reklam panolarında AKP afişleri vardı. Hemen hemen tüm
anayollarda AKP pankartları yer aldı. Hastane, okul, cami, adliye, kaymakamlık,
belediye.. neredeyse tüm kamu kuruluşların duvarlarını AKP pankartları işgal
etti. Yaklaşık yirmi dördü ulusal, geri kalanları yerel olmak üzere seksen
televizyon kanalı hep bir ağızdan AKP’ye çalıştı. “Evet” oyu için çalışan
radyoların sayısı belirsiz. Bir iki gazete dışında tüm gazeteler AKP’nin
emrindeydi.
AKP,
yasalara uymamayı alışkanlık yapmış. Seçim yasaları uygulanmadı. Tarafsızlık,
eşit koşullarda yarışma kuralı hiçe sayıldı. Milyarlarca liralık devlet bütçesi
“evet” propagandası için çarçur edildi. Yetimin, yoksulun hakkı siyasal parti
çıkarları için kullanıldı. Devletin uçakları, helikopterleri resmi araçları
“evet” propagandasının hizmetine girdi. Birçok devlet memuru “evet”
propagandasının aleti oldu.
Neyse
fazla uzatmayalım… Eşitsiz bir propaganda dönemi sonunda sandığa gidildi. Bütün
bu anlattıklarımıza karşın, başa baş bir sonuç çıktı. Hayır oyları bu nedenle
çok değerlidir. Bu durum, Türkiye’ye umut aşılamakta. Otuz büyükşehirin on
yedisinde kaybeden bir parti Türkiye’de iktidar olamaz. Bu partinin lideri de
başkanlık koltuğuna oturamaz.
Halkoylaması
sonucu gösteriyor ki, AKP erimekte. Doğru siyasetle Türkiye’nin AKP’den
kurtulacağı çok açık. Bu nedenle muhalefet partilerine büyük görevler düşmekte.
Ayakları Türkiye topraklarına basan ve halkın gereksinmelerini, eğilimlerini
doğru belirleyen partilere iktidar yolu açık. Bu nedenle parti örgütleri,
siyasetleri gözden geçirilip açık yüreklilikle tartışılmalı. Türkiye’nin
kuruluş ilkelerine dönme fırsatı heba edilmemeli.
Adil
Hacıömeroğlu
20
Nisan 2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder