KALDIRIMDA NASIL YÜRÜNÜR?



Her gün çıkıp yürüdüğümüz, işimize gücümüze gittiğimiz, canımız sıkıldığında turladığımız, öğrencilerin okullarına gittikleri kaldırımlarda yürümenin bir kuralı var mıdır? Kaldırımlar düzensizliğin egemen olduğu bir yer midir? Kaldırımlar, insanların sınırsız özgürlüklerini kullandıkları yürüme alanları mıdır?
Öncelikle belirteyim ki kaldırımlar kimsenin sınırsız özgürlük alanı değil. Yurttaşların tümünün ortak kullanım alanı. Kamuya ait olan her yerde olduğu gibi kaldırımlarda da birtakım toplumsal ve aktöresel kurallar geçerli olmalı. Başkasının özgürlüğüne zarar vermeden özgürlüğümüzü kullanmaktır en iyisi.
Kentlerde kaldırımlarla ilgili en büyük sorun; kaldırımların işgal edilmesidir. Kaldırımların en büyük işgalcileri otomobiller… Kentlerde, park yerlerinin olmaması nedeniyle otomobillerin çoğu kaldırımlara park edince yayalara yürüyecek yer kalmamakta. İkinci bir işgalci küme de esnaflar… Çoğu esnaf, satacağı ürünleri, kaldırımlarda sergilemekte. Esnafların çoğu, dükkânın önünü kendisine aitmiş gibi sahiplenmekte. Bu nedenle eşyalarıyla işgal etmediği kaldırımları, kendi otoparkıymış gibi kullanmakta. Çoğu dükkânın önünden yürümek olanaklı olmuyor nedense.
Gelelim işgal edilmeyen kaldırımlara…
Kent düzenine alışmış, kentliliği içselleştirmiş kişiler; kaldırımın sağından yürürler. Ama ne yazık ki kentliliği içselleştiremeyenlerin böyle bir düzene uymaları söz konusu olmamakta. Bu kişiler, genellikle kaldırımı “babasının tarlası sandıkları” için sallana sallana, dura kalka, bir sağa bir sola yalpalanarak yürürler. Bu da karşıdan gelenleri olduğu gibi, bu kişilerin arkasından gelenleri de rahatsız edip yolda yürümelerini engeller. Bu söylediklerim, yaya geçitlerinden karşıdan karşıya geçerken daha belirgin ortaya çıkar.
Tam yeşil ışık yanar, siz sağdan yürürken karşınızdan biri gelir hızla. İkinizin de işi ivedidir. Burun buruna gelirsiniz, çarpışmamak için sola hamle yaparsınız, o da sizin gittiğiniz yana hamle yapar. Bu hamleler, birkaç kez yinelenir yolun orta yerinde. Sizin refleksiniz güçlü olduğundan çarpmayıp sağa, sola hamlelerle kurtulursunuz. Oysa birçok kişi aynı çizgiden yürüdüğünden çarpışır. Aynı şey, kaldırımlarda da sıkça yaşanır.
Köy yolunda herhangi bir düzen ve kural yoktur. Çünkü yolda çoğu zaman bir kişi yürür. Bu nedenle kişi, sekiz çizerek yürüyebilir. Sağa, sola istediği kadar bakabilir. Yolda dilediğince duraklayabilir. Çünkü çarpışabileceği, yürüyüşünü engelleyebileceği biri yoktur yanında yöresinde. Çoğu zaman yürüyen biri, zaman geçirerek yürür ki belki birine rastlayıp konuşurum diye. Aynı kişi, kente geldiğinde bu alışkanlığını sürdürünce sorun yaratıyor. Demek ki bulunduğumuz yerde edindiğimiz alışkanlıklar her yerde geçerli değil.
Kentler, uzlaşarak yaşamın yeridir. Komşularınızla, iş arkadaşlarınızla, sokakta yürüyenlerle, caddelerde taşıt kullananlarla, kamuya açık alanlarda zorunlu olarak birlikte olduklarınızla, alışveriş yaptığınız yerlerdekilerle, oturup dinlendiğiniz yerde bulunanlarla uzlaşmak zorundasınız. “Ben, özgür bir insanım; dilediğim gibi davranırım.” düşüncesi son derece yanlış.
Özellikle korona günlerinde kaldırımlarda ve yaya geçitlerinde sağdan yürümenin önemi gittikçe artmakta. Ters yönden yürüyenlerle yüz yüze gelip sosyal yalıtıma aykırı bir şey yapmamak için. Salgının bulaşmasını önlemenin bir yolu da kaldırım ve yaya geçitlerinde kurallara uygun yürümek. Tabi sağını, solunu bilmeyenlere sözüm yok! Sözüm duyarlı olanlara…
                                                                       Adil Hacıömeroğlu
                                                                       17 Haziran 2020



1 yorum:

  1. Bizler yürümesini de oturmasını da kalkmış sana da ne yazık ki gerektiği gibi yapamıyoruz

    YanıtlaSil