AKP’DEKİ FETÖ SAVUNUCULARI


    
Korona salgını yaşadığımız günlerde siyasette bir uzlaşma olur, diye beklentim vardı. Çünkü salgına karşı ulusal bir savunma içindeydik. Halktaki bu uzlaşma, birlikte savaşma ruhunun siyasete de yansımasıydı dileğimiz. Ancak siyasetin kirli yüzü, bu salgın döneminde de ortaya çıktı. Kişisel çıkarları için siyaset yapmakta olan yeteneksiz, bilgisiz, becerisiz, toplum çıkarlarını düşünmeyen, bencil, bilgisiz olduğu için egosu şişkin, ülküsü olamayan kişiler ne yazık ki siyaset vitrininde çoğunlukta.
Yeteneksiz ve birikimsiz kişilerin siyasette tutunmasının yolu, lidere yakın durmak ya da görünmek. Her konuşmalarında, her yazılarında lidere yerli yersiz bir övgüye rastlanır. Bu kişilerin ortak özelliği, kraldan çok kralcı olmalarıdır. Kraldan çok kralcılık ve yerli yersiz övgülerin dozu, çoğu zaman ayarlanamıyor. Böyle olunca da söylenmesi istenmeyen gizli düşünceler dökülüyor dillerden.
Ergenekon ve Balyoz dönemlerinde yıldızı parlayan Şamil Tayyar adında bir gazeteci var. FETÖ kumpasları sırasında yurtseverlerin üstüne freni patlak kamyon gibi gidiyordu. Kumpaslar bitti. FETÖ yenildi. AKP’ye yanaştı geçmişi unutarak. Arada yarım ağız FETÖ’ye çakmalar başladı. Ancak bir gerçeği birçok kişi gibi o da anlayamadı. FETÖ demek, ABD demek… Soğuk Savaş döneminin ABD kodlarının oluşturduğu bilinçle FETÖ’ye karşı savaşım verilemezdi.
Ülkemizde ABD-FETÖ’ye karşı savaşımın en önemli kişisi Doğu Perinçek. Bu yüzden yaşamının en güzel zamanlarını tutukevlerinde geçerdi. Sayın Perinçek, FETÖ’ye dolayısıyla ABD emperyalizmine karşı bir ulusal cephe oluşturmaya çalıştı özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında. Bu nedenle de ABD, İsrail ve FETÖ ittifakı Perinçek’e karşı amansız bir savaş yürüttü. Bu savaş düşünsel alanda değildi. İstihbarat örgütlerinin yönlendirdiği bu savaşın asıl silahı asılsız karalama kampanyaları. Perinçek’in görüşleri halkta etkili olmaya başlayınca hemen bu karalama kampanyaları devreye girmekteydi. Oyu yüzde birin altında olan bir parti farklı siyasal görüşlerden olanlarca en çok saldırıya uğrayan siyasal oluşum.
Tayyar, sosyal medya hesabından paylaşımlarda bulundu. Aklınca AKP tabanını Perinçek’ten koruyarak kraldan çok kralcı kesilecek. Böylece de lidere yakın durmuş olacak kendince.
“Teröristbaşı Öcalan’a akıl hocalığı yapanlar.. FETÖ karşıtı gibi gözüküp örtülü iş tutanlar.. 27 Mayıs’ı kutlayıp idamları alkışlayanlar.. Türkiye sevdası Çin, Rusya, İran’dan sonra gelenler.. Karanlık odaklara maşalık yapanlar.. AK Parti’yle yol alamazsınız, hadi çöplüğünüze.. (Tayyar, iki nokta üstü üste yerine iki noktayı yan yana koyarak dilimize yeni bir kullanım getirdi.)” bu sözleri yazdı sosyal medyadaki sayfasına. Aslında bu söylemleriyle FETÖ’yü akladı. Bilinçaltından bir türlü silemediği ABD-FETÖ kodları harekete geçmişti.
“Cumhurbaşkanımıza ‘İslamcı Kemalist’ diye rol biçen, AK Partinin akıl danesiymiş gibi rol çalan Perinçek ve avanesini uyarayım. Sadece FETÖ karşıtlığı sizi değerli kılmaz, ilave meziyetler ihtiyaç var.” sözleriyle sürdürmüş paylaşımlarını 2 Haziran 2020 günü. Tayyar’ın anlamadığı en önemli bir şey şu: FETÖ’ye, yani ABD’ye karşı çıkmak ülkemiz siyaseti için her şey… Ülkemizde dökülen her damla kanın, çekilen her zerre acının, yağmalanan ulusal kaynaklarımızın, soyulan memleketimizin, yıkılan cumhuriyet kurumlarının sorumlusu ABD’dir. Yurtseverliğin ölçütü, ABD’ye karşı çıkıp ona karşı savaşmaktır.
“Her zaman papaz pilav yemez.” diye bir söz vardır dilimizde. Tayyar, her zaman yaptığını yaptı, kraldan çok kralcı kesilmeye kalktı. Bu kez bu yöntem tutmadı, duvara toslayıp AKP’deki görevinden ayrılmak zorunda kaldı. Ya da görevinden ayrılmak zorunda bırakıldı.     
ABD’ye karşı amansız savaşım içinde olan yurtseverlere sürekli saldırmanın FETÖ, PKK aracılığıyla sürdürülen bir Atlantik projesi olduğunu anımsatmak isterim.   
Bir kişinin gerçek yüzü, ama er ama geç kesinlikle ortaya çıkar. Bir gerçek sonsuza dek saklanamaz. Eğer kafanda az da olsa bir FETÖ bulaşığı varsa gün gelir kendini ele verirsin değil mi Sayın Tayyar?
                                                                       Adil Hacıömeroğlu
                                                                                   9 Haziran 2020

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder