Medyada
neredeyse her gün tartışılmakta okulların açılıp açılmaması. Özellikle
televizyonlarda konuşanların çoğu özel okulcular. Onların kaygısı, kendi
sektörlerini ayakta tutmak. Bu nedenle okulların açılmasını heyecanla
savunmaktalar.
Özel
okul sahiplerinin dışında okulların açılmasını isteyen ikinci kesimse çalışan
anne ve babalar. Çünkü çocuklarını bırakacakları yer yok! İş yaşamlarını
sürdürmek için çocuklarını bırakacakları güvenilir yerler gerek. Bu da okullar…
Okulların
açılmasını savunanlar, genellikle düşüncelerine dayanak olarak bazı batı
ülkelerinden okulların açık olduğunu göstermekteler. Öncelikle söyleyelim ki
bir ülkenin ekonomik, toplumsal ilişkileri, sağlık ve eğitimle ilgili koşulları
diğerine uymaz. Her ülkenin kendine özgü yaşama koşulları var. Ayrıca salgının
yayılımı, her ülkede aynı değil. İşin en belirleyici yanı ise salgına karşın
savaşan sağlık kuruluşlarının durumudur. Bu da ülkelere göre değişiklik
göstermekte.
Ülkelerin
eğitim biçimleri aynı değil. Eğitim koşulları her ülkede farklılık göstermekte.
Sınıflarda bulunan öğrenci sayısı, okul bahçelerinin genişliği, okul
yapılarının biçimi, sınıf mevcutları gibi birçok etmen her ülkede farklı. Bazı
ülkelerde hem büyükler hem de küçüklerin kurallara uyumu üst düzeydedir.
Disipline uyum, bazı ülkelerde, vazgeçilmez bir yaşam biçimidir özellikle Doğu
Asya ülkelerinde.
Bizim
gibi bizim gibi Akdeniz ülkelerinde insanlar birbirine yakındır. Söyleşmek, bir
arada olmak vazgeçilmezdir. Ayrıca okulların açılması düşünülürken ve başka
ülkeler örnek gösterilirken ülkemiz ve o ülkelerde öğrenci sayısının genel
nüfusa oranı göz önüne alınmalı. Türkiye, genç nüfusu çok olan bir ülke.
ABD’de
anaokulları açıldı. Kovid 19’un çocuklara bulaşma oranı birden beş kat arttığı
belirlenmiş. Her çocuğun bir ailesi var. Çocukların virüsü ailelerine
bulaştırdığını da düşünürsek salgına nasıl bir yayılma alanı oluşturulduğu
anlaşılır.
Fransa’da
okullar açık. Her gün on bin civarında virüsün bulaştığı kişi belirlenmekte.
Ülkenin nüfusu göz önüne alındığında bu oranın ne kadar çok olduğu ortaya
çıkar.
Ülkemizde
salgın, şu anda kontrol altında değil. Koronaya karşı önlemler, ne yazık ki
toplumun önemli bir kesimince uygulanmamakta. Bu da kovid 19’a yayılma fırsatı
tanımakta.
Salgının
yayılmasını durdurmak için daha sıkı önlemlere gereksinim var. Sıkı önlemler
alınmazsa öncelikle sağlık sistemi ve çalışanları zor durumda kalır. Salgın
önlenemediğinde okullar açılamaz. Bu da ülkemize ağır bir eğitim eksikliği
faturası çıkarır. Türkiye’nin gözbebeği ve toplumsal yaşamın sürekliliği için
zorunlu iki alanda zor durumda kalırız. Sağlık ve eğitim çok önemli… Bu
alanlar; bazı sorumsuz kişilerin savrukluğu, kuralsızlığı, bencilliği yüzünden
tehlikeye düşürülemez.
Okulların
açılması için tarih vermek yerine, günlük koronavirüs tablosu göz önünde
bulundurularak bulaş sayısının belli bir düzeye inmesi esas alınmalı.
Unutulmasın
ki önce insan sağlığı… Çocuklar sağlıklı olursa okula gidebilirler. Çocukları,
her türlü tehlikeden korumak hem devletin hem de velilerin görevidir.
Adil Hacıömeroğlu
18
Eylül 2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder