Başta
yılbaşı olmak üzere birçok özel günde insanlar birbirlerine armağan almaktalar.
Son yıllarda biraz da kapitalizmin pompaladığı tüketim kültürü nedeniyle çok
fazla özel gün girdi yaşamımıza.
İnsanların
kent ortamında yalnızlaştığı insana zaman ayıramadığı ve kendini sanal dünyaya
kaptırarak somut dünyadan soyutlandıkları bir çağda özel günlerin önemi
artmakta. Özel günler, insanın seyrek de olsa insanla buluştuğu ortamlardır.
Özel günlerde armağanlar verilerek ya da alınarak insanın varlığı ve
gerekliliği anımsanır. Sanal ortamın tekdüzeliğinden somut yaşamın devinimli renkliliğiyle
varsıllaşır insan yaşamı. Bu nedenle özel günler nedeniyle sevdiklerimize
verilecek armağanlar aracılığıyla yaşamın gerçeklerine dönüp insan yanımızı bir
günde olsa yaşarız.
Özel
günleri anımsamak, insanların mutlu ve acı günlerinde yanlarında olmak hem
güzel hem de önemlidir. Bütün bunlar, sosyalleşmek için zorunlu olduğu kadar
gereklidir de. İnsan sosyal bir canlı olarak türdeşleriyle doğal ortamında
yaşamalı. Sanal ortamın sosyalleşmeden uzak ortamı, onu gerçekçilikten koparıp
yalnızlaştırır. Sanal ortamda sosyalleşmeden uzak yaşayan insan, günlük
yaşamında toplumsal ve tinsel sorunlar yaşar.
Kent
yaşamının boğuculuğunda özel günlerin önemi gittikçe artmakta. Toplumumuz, çok
eski dönemlerden beri bayramların ve yılbaşının kutlamalarına çok önem verir.
Bugünlerde aile yakınlarına, komşularına, akrabalarına armağanlar vermeyi bir
gereklilik olarak görür. Bu nedenle bu kutlamalarda küçük bir azınlığın dışında
toplum olarak bağnazlık göstermeyiz. Ülkemizdeki bağnazlıklar dışardan
gelmedir. Dinsel tutuculuğun da laikçi bağnazlığın da kaynağı batı
emperyalizmidir. Petrol sevdasıyla coğrafyamızı perişan eden açgözlü emperyalizm,
ülkelerimizde bağnazlığı örgütleyip destekleyerek toplumsal dokumuzu bozmaya
çalışmakta. Emperyalizmin tüm çabalarına karşın halkımızın büyük çoğunluğu
binlerce yıldır oluşturduğu uzlaşma ekiniyle bu yozluğun pençesine düşmemiştir.
Başta
yılbaşı olmak üzere alacağımız armağanlara özen göstermeliyiz. Pahalı armağan
en iyisi değil, gönülden kopandır en güzeli. Karınca kadarınca olmalı armağan.
Bütçelerimizi zorlayan, gösterişli armağanlar savurganlık demek. Halkımız bir
armağanı verirken “Çam sakızı çoban armağanı” der. İşte, gönülden kopan budur.
Armağan
alacağımız kişinin gereksinmelerini, eksikliklerini iyi bilmeli. Alacağımız
armağan, karşımızdaki kişinin gereksinmesini karşılarsa en güzeli olur. Yine
halk deyişiyle bir söküğü dikersek ne mutlu bize! Armağanlar, kalıcı olmalı ki
yıllar geçse de kişi, o günü anımsayıp mutlansın. Piyasanın, reklamların
dayattığı gösterişli armağanlar görgüsüzlüğü körükler. Ayrıca armağanın en
pahalısını almak, özellikle çocuklarda doyumsuzluğa neden olur.
Armağanlar
el emeği, göz nuru olursa daha bir değer kazanır. Emekle üretilen her şey, çok
değerli tutulmalı. Emekle üretilene saygı gösterilmeli.
Çok
az da olsa bazı kişiler alınan armağanları beğenmez. Onları değersiz ya da
basit bulur. Önemli olan armağanın ederi değil, kişinin bizi düşünüp armağan
almasıdır. Bir insanın başkasını düşünerek armağan alması, çok değerli bir
davranış. Armağan, karşımızdaki kişiye gösterdiğimiz saygı, sevgi ve güveninin
bir belirtisi; ona verdiğimiz değerin bir göstergesidir. Bu nedenle alınıp
verilen her armağan çok değerlidir. Çünkü onun içinde insan yüreği, sevgisi,
içtenliği, özverisi var.
Bu
yıl kısıtlı olanaklarla yılbaşını kutlayacağız sevdiklerimizden ayrı ve uzak
olarak. Armağanlarım ne mi olacak? Bugüne dek olduğu gibi yine kitaplar
alacağım onlara bazıları burun kıvırsa da.
Bir
yılı daha arkada bıraktık; salgınlar, depremler ve diğer olumsuzluklarla.
Yaklaşık on aydır insan yüzünü özlemekteyiz. İnsanlarla dolu kentlerde evlerde
tutsak kaldık uzun süre. Bu tutsaklığımız biraz daha sürecek gibi. Bu süre
içinde umudumuzu hiç yitirmedik. İnsana, yaşama, topluma olan umudumuz çok
güçlü… Bu nedenle 2021 yılının büyük atılımların yılı olacağını düşünmekteyim.
Her felaketten sonra insanlık büyük sıçramalar yaptı. Özellikle Türkiye’nin
büyük sıçramaların eşiğine geldiğini görmekteyim. Gece olmasa gündüzün değeri
bilinir miydi? En güzel bahar masallarını, düşlerini, imgelemlerini,
hazırlıklarını kıştan yapmaz mıyız? İşte, bahar kokularına gebe kışımız bitiyor
ve umut toprağında sayısız tohum yeşermekte geleceğe dair.
31
Aralık 2020
Nice mutlu yarınlara ve güzelliklere hocam!
YanıtlaSilGereksinim dışı olan,o kadar çok gereksiz eşyalara ve hediyelere para harcanıyor ki...Harcayanlar da sosyal medya aracılığıyla harcamayanlara harcatıyor..
Umarım gelecek nesil,gösteriş toplumunun parçası olmaz. Şu anki süreçte bu hal ve vaziyet,tavan yapmış durumda.
Hatta hastalıklı bir ruh haline dönüştü.
Harcamayan kendini eksik hissediyor.Toplumun genelinin yaptıkları, biliçaltında geziniyor.
Son iki yıldır eve çam agacı alıyorum.Küçükken evimizde olmazdı.
Aklıma da gelmezdi,görmeyince.
Ne zaman sosyal medyada başkalarından gördüm,cam agacını eve konumlandırdım.Hem de 1 tane yetmedi,beyazı da olsun dedim.Sonu yok...
En güzel hediye kitaptır. Çünkü;
YanıtlaSil- Herkesin ihtiyacı vardır.
- Beklemekle değerini yitirmez, bozulmaz.
- Çok pahalı değildir, verilen kişiyi ezmez.
- Doğru seçilirse, manevi değeri ve anlamı çok yüksek bir hediye verilmiş olur.
- Okuma ve okuduğunu paylaşma isteğini arttırır.
- Sosyal medya, paylaşım ve haber siteleri gibi gereksiz ve zararlı alışkanlıklardan korur.
Hepimize bol kitaplı, mutlu yıllar...
Bol kitaplı yeni bir yıl diliyorum. :)
YanıtlaSil