2020’de VAZGEÇTİKLERİMİZ


2020 yılını acı ve tatlı anılarıyla uğurladık. İnsanlığın büyük dersler çıkarması gereken bir yılı geride bıraktık. İlerde 2020 denince insanların usuna ilk gelecek şey, kovid 19 salgınının tüm dünyayı tutsaklaştırmasıdır. Aslında salgına tutsak olan dünya değil, insanlar. İnsanların dışında doğal ortamlarında yaşayan canlıların hiçbiri bundan etkilenmedi. Tersine su, hava ve toprak temizlendi. Salgın, insanlara zarar verirken doğaya yenilenme fırsatı tanıdı.

2020’nin salgını, onulmaz acılar yaşattı insanlara. Salgın önceleri çok uzakta gibi görünse de yaz sonrası neredeyse her eve girdi. Birçok ocağa unutulmaz acılar bıraktı uğurladığımız yıl.

Salgına karşı savaşım, ilk dönemde (13 Mart-1 Haziran 2020) toplumsal bir disiplin içinde yürütüldü. Toplumumuzun ezici çoğunluğu, Bilim Kurulu’nun önerileri ve Sağlık Bakanlığı’nın yaptırımlarına eksiksiz uymaya çalıştı. Kamucu yaklaşım, toplumsal duyarlılıkla birleşince salgın geriletildi. Salgının yaygınlaşması önlendi. Ne yazık ki 1 Haziran’da yaşamın olağanlaşmasıyla önlemler gevşetildi. Yaz mevsiminin verdiği rahatlıkla salgın nerdeyse unutuldu ve salgın toplumun kılcal damarlarına doğru yayılma olanağı buldu.

Salgın döneminde düğünler, cenazeler, eş dost buluşmaları, arkadaşlarla özlem giderme, akrabalarla söyleşme, sosyal ortamlarda keyif çatmalar... Salgın sürecinde birçok sevdiğimiz kişiyi yitirdik. Onların acılarını yüreklerimizin derinliklerine gömüp virüsle savaşımızı sürdürdük. Gezilerimizi iptal ettik. Dışarıda yiyip içmedik. En çok sevdiklerimizin gülüşlerini unuttuk neredeyse.

2020’de halamın oğluyla teyzem sonsuzluğa göçtü. Üzerlerine bir kürek toprak atamadık. Cenazelerine katılıp gözyaşlarımızı akıtamadık. Yine birçok akrabamızı, arkadaşımızı, tanıdıklarımızı ve yaşamımız için önemli aydınları yitirdik. Hiçbirinin cenazesine katılmadık, katılamadık. Çünkü salgına karşı önlemler bunları gerektiriyordu.

Bazı dost ve akrabalarımız sayrı evlerinde yattılar bir süreç. Sağlıkları için güzel dileklerde bulunmaktan başka bir şey yapamadık. Uzaktan telefonla bir kuru “Geçmiş olsun!” diyebildik onlara. İyi haberlerini almak için belki de saniyeleri saydık içimizden.

Kendimiz sağlık sorunları yaşadık. Zamana bıraktık sağaltımlarımızı. Sayrıevlerinin çevresine yaklaşmaktan korktuk, virüs bize bulaşır diye. Altı ayda bir uğradığımız dişçimizin yolunu unuttuk. Belli aralıklarla yaptırdığımız genel sağlık kontrolleri ve kan tahlillerinden vazgeçtik. Önce salgından kurtulalım toplumca sonrasında bıraktığımız yerden sürdürürüz geç kaldığımız işleri, dedik.

Düğünler oldu bu süreçte. Akraba, dost, arkadaş çocukları yeni bir yaşama, mutluluğa yelken açtılar. Gidemedik. Çünkü hem kişisel hem de toplumsal sorumluk duygumuzla davrandık. Virüsü taşımayalım, istedik. Virüsün yayılmasına alet olmamaktı bütün derdimiz.

Kentler arası yolculukları unuttuk. Uzun Anadolu yollarında otobüs camlarından ay ışığında düşlemlerimiz olmadı. Anadolu’muzun uçsuz bucaksız topraklarından esinlenerek imgelemler yaratamadık.

Önceden tasarladığımız, hatta parasını peşin ödediğimiz yurtiçi ve yurtdışı gezilerimizi iptal ettik. Ödediğimiz paraları bin bir güçlükle geri alabildik. İstanbul’da çok sevdiğim ve fırsat buldukça gittiğim bazı yerlere salgın süresince gidemedim. Arkadaşlarımızla belli aralıklara toplanıp düşünsel alışverişler yaptığımız toplantıların özlemlerini içimize gömdük. Boğaz’ın büyüsüne kapılamadık güz gecelerinde. Erguvanların açışını gözlemleyemedik. Manolyaların görkemli çiçeklerine derdimizi anlatamadık. Ihlamur kokulu caddelerde, korularda dolaşamadık.

İstanbul’un uzun ve rengârenk geçen güz mevsiminin serinliğinde ayaklarımızın altında kuru yaprak hışırtılarını unuttuk. Şile’ye, Ağva’ya gidip dalga sesleriyle anılar denizinde kulaç atarken düşlerimizden bizi uyandıran poyraz ılıklığında memleket havasını soluyamadık. Her poyraz esişinde doğup büyüdüğüm toprakların kokusunu getirir diye koklar dururdum oysa.

2020’de birçok şeyden vazgeçtik. Kendimiz, ailemiz, komşularımız, kenttaşlarımız ve tüm insanlık adına. Büyük bir düşmanı alt etmek için nice güzelliği, mutluluğu, sevinci yaşamayı geleceğe bıraktık. Salgın bitince yapacak ne de çok ertelediğimiz yapılacaklar var? 2020, bize zamanın, arkadaşların, insanların, akrabaların, sağlıklı olmanın değerini öğretti, tabii ki bunun değerini anlayıp bilebilirsek.

                                                                                   1 Ocak 2021

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder