Bugün
birçok televizyon kanalında Hakkârili Nine Muteber Engindeniz’i izledik.
Ninemiz, yüz on yedi yaşında kimlik bilgilerine göre. Cumhuriyet ilan
edildiğinde on dokuz yaşındaymış. Genç biri olarak çok iyi anımsamakta
Cumhuriyet’in ilanıyla yaşanan coşkuyu.
Cumhuriyet
ilan edildiğinde günlerce halay çektiklerini söylüyor. Bu söylemle Edirne’den
Hakkâri’ye dek yaşanan Cumhuriyet coşkusunun sözde kalmadığını gerçek olduğun
anlıyoruz. Atatürk’e borçlu olduklarını vurgulamakta güngörmüş nine. Bu borcun
ne olduğunu okuma yazma bilmez bir nine biliyor da kimi aydınlar niye bilmiyor?
“Atatürk,
hepimizin babasıdır, onu çok seviyoruz. Allah ondan razı olsun, mekânı cennet
olsun. O olmasaydı bizler perişan olacaktık. Cumhuriyet Bayramı’mızı
kutluyoruz, hepimize mübarek olsun. Atatürk’ün sayesinde bizler aile olduk. Ev
sahibi olduk. Toprak sahibi olduk. Şimdi de Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamanın
mutluluğunu yaşıyoruz. Aşkla bu bayramı kutluyoruz. Cumhuriyet ilan edildiğinde
çok mutlu olduk, günlerce halay çektik. Atatürk için alkışlar yaptık, şarkılar
söyledik. O olmasaydı şimdi kim bilir nerelerde olacaktık?” demekte Muteber
Nine.
Muteber
Nine’nin sözlerindeki içtenlik ilgi çekmekte. Bu sözleri söylerken sanki 29
Ekim 1920’yi yeniden yaşamakta. Doksan sekiz yıl önce yaşadığı Cumhuriyet
coşkusunun ateşi içinde hiç sönmemiş.
Muteber
Nine, konuşmasını Kürtçe yaptı. Genç bir yurttaşımız konuşmayı, Türkçeye çevirdi.
Demek ki Atatürk’ü, Cumhuriyet’i, Türkiye’nin bir yurttaşı olmanın onurunu yaşayıp
anlamak için Türkçe bilmemek sorun değilmiş.
“Atatürk’ün
sayesinde bizler aile olduk. Ev sahibi olduk. Toprak sahibi olduk.” tümceleri
beni en çok etkileyen sözleri Muteber Engindeniz’in.
Türk
Medeni Kanunu’nu bu kadar açık anlatan birisi, bugüne dek çıkmış mıdır acaba?
Bağımsız
bir devletin özgür yurttaşı olmayı bu denli içten ve yalın açıklayan biri kişi,
bugüne dek var mıdır?
Kulluktan
yurttaşlığa geçişi, bu kadar bilgece söyleyen bir dil oldu mu bugüne dek?
Laf
salatası yapmayı, aydın olmak sanan birçok kişinin Muteber Nine’den öğreneceği
çok şey var. Hele emperyalizme gönüllü, paralı ya da parasız askerlik
yapanların, etnik temelde ayrışma tohumları ekerek Cumhuriyet’imizin
kazanımlarını göremeyenlerin yüz on yedi yıllık Ulu Çınar’dan alacağı çok ders
var.
Yıllar
önce bir kitapta okumuştum. Ne yazık ki okuduğum kitabın adını ve yazarını
karıştırmaktayım. Ancak kitapta anlatılan olay, olduğu gibi usumda.
Bir
tahsildarla bir jandarma kumandanı Siirt’in bir köyüne gider. Köyde bir kadın
canhıraş bağırmaktadır. Dili anlaşılmasa da ses tonundan beddua ettiği
görülmekte. Jandarma komutanı, oralı olan tahsildara sorar: “Bu kadının derdi
ne? Niye bu kadar ağlayıp bağırıyor?”
Tahsildar,
kadının konuşmasını çevirir komutana. Kadın: “Kör olası kurt, onun öldüğünü
duydun da tavuklarımı yedin öyle mi? Bizi sahipsiz, korumasız mı sandın?”
demektedir. Çünkü o gece kurt, kadının tavuklarını yemiştir.
Peki,
Siirt’in bir köyünde yaşayan ve Kürtçe kargış eden kadının tavuklarının kurt
tarafından yendiği tarih ne zamandır?
Tahsildarla
jandarma komutanının köye gittiği tarih 11 Kasım 1938’dir. Kürt kökenli
yurttaşımızın “o” dediği kişi de Atatürk’tür.
İki
kadın… İkisi de Kürt kökenli yurttaşımız. İkisi de işgal, açlık, kıtlık, kulluk,
ölümler görmüş. İkisi de Kurtuluş Savaşı’nın onurunu yaşamış. İkisi de yedi
düveli yenmenin utkusuna, sevincine ortak olmuş. İkisi de Cumhuriyet’le
gururlanmış. İkisi de Atatürk devrimleriyle özgüven kazanmış.
Muteber
Nine “Atatürk hepimizin babasıdır, onu çok seviyoruz.” demişti ya… Bu tümceyle
ulusumuzun birleştirici gücünün Atatürk olduğunu vurgulamakta, tabi anlayana.
Demek ki Atatürk olmadığında Türkiye de olmaz. Halkın sağduyusu dediğimiz de
budur. Yani Muteber Engindeniz’in şu kısacık tümcesidir.
Yok
efendim Cumhuriyet tepeden inme gelmişmiş de halk istememişmiş. Cumhuriyet ilan
edildiğinde halk günlerce halay çekip sevinir. Atatürk öldüğünde üzüntüsünden,
çektiği yürek acısıyla kurtlara beddua eder Türkçe bilmeyen Kürt kökenli
yurttaş. Kendine aydın diyen zavallı güruh da boş gevezeliklerle Cumhuriyet’i
içki masalarına meze yapar emperyalistlere yaranmak uğruna.
Yedi
düvel bir araya gelse yeniden, bu ülke yıkılmaz. Tek dişi kalmış sözde uygarlık
temsilcileri her türlü hileyle bizi bölmeye çalışsalar da başaramazlar. Çünkü
bu ulusun Atatürk’e inanan kadınları, devrimlerle yurttaş olmuş onurlu
insanları var. Varsın üç beş kendini bilmez işbirlikçi olsun, ne yazar?
Adil
Hacıömeroğlu
29
Ekim 2021
Elinize sağlık hocam, Muteber ninenin de elinden öperiz.
YanıtlaSilBilimden sanata sanattan askerliğe kadar Cumhuriyet döneminde yetişmiş ve yurtdışında her alanda dikkatleri üzerine çevirmeye neden olmuş başarılı Türk kadınları her gün çoğalmaktadır.Her daim yolunda Aşk ve sevda ile Atam! 100. Yılın kutlu olsun Yaşasın Cumhuriyet! Adil hocam yüreğinize sağlık…Fulya kKırımoğlu
YanıtlaSil