Yöresel
ürünleri severim. Hangi yöreye özgü olursa olsun yerel kültürlere ilgi duyarım.
Her yörede yetişen meyve ve sebzeleri tatmak isterim. Yöresel yemeklerse
vazgeçemediğim lezzetlerdir. Gezilerimde gittiğim yerlere özgü lezzetleri
tatmak için can atarım. Yöresel dokumalara, el işlerine bayılırım. Saatlerce
onların başında zaman geçirebilirim. İnsan emeğiyle üretilen ne olursa olsun
saygı ve hayranlığı hak eder.
İstanbul’un
neredeyse tüm caddelerinde duyurular asılı: “Maltepe Sahilde Karadeniz Günleri,
21-24 Ekim 2021” Ben de Karadenizliyim, ilgi duymamam olanaksız. Diğer
yörelerin de olsa böyle bir etkinliğe gideceğim. Çünkü söz konusu olan halkın
yaratıları, onun her alanda ürettikleri. Gerçi daha önce gittiğim yöresel
günlerin birçoğunda düş kırıklığı yaşamıştım. Ancak umudumu yitirmiyorum hiç.
Gelecek yıllarda düş kırıklığımın olmayacağı günleri de görebileceğim diye
düşünmekteyim.
23
Ekim sabahı erkenden evden ayrıldım. Dersim vardı. Ders bittikten sonra eve
dönmek için yola çıktım. Çok acıkmışım. Karadeniz yemekleri, usumdan çıkmıyor
ve Maltepe’deki etkinliğe gitmek isteğim artıyor. Yenikapı’dan tam da Marmaray’
a bindiğim anda eşim aradı. Sıkıldığını, bu nedenle bir yerlere gitmeyi önerdi.
Anında olumlu yanıt verdim ve Karadeniz etkinliklerine gitmeyi önerdim. O da
kabul etti.
Bostancı’da
buluştuk. Arabamızla yola çıktık. Yollarda ilerlemek olanaksız. Hava güzel…
Herkes dışarda… Yeiçlere, parklara, yeşil alanlara iğne atsan yere düşmeyecek.
Otoparkların neredeyse hepsi dolu… Zor da olsa ulaştık gideceğimiz yere.
Arabayı otoparka bırakıp birazcık yürüyüp etkinlik alanına ulaştık. Olsun spora
da gereksinmemiz var. Bir yanda Karadeniz müziği, başka bir yerde ise farklı
ezgilerin çalındığı bir sahne. Sesler birbirine karışınca bunun adı müzik olmayıp
gürültü oluyor.
Acıkmış
olduğumuz için baştan sona aşevlerini gezdik. Diğerlerine göre daha temiz ve
düzenli gördüğümüz bir yere oturduk. Üç hamsi, iki de Laz böreği yedik. Ederini
yazmayacağım. Ancak hamsi yerine kazık yediğimizi söyleyebilirim. Yediğimiz de
hamsi olsa… Güya tavada yapılmış, ancak berbat bir yağ içinde. Eve gelinceye
dek midem bulandı. Eve geldim, bulanma sürdü ne yaptımsa. Sabah dek doğru
dürüst uyuyamadım.
Hamsinin
yanında verilen lokma büyüklüğündeki ekmekler, kupkuru ve az pişkin. Ülkemizin
en güzel ekmeklerini pişiren bölgeyi temsil eden bir aşevine bunu
yakıştıramadık.
Laz
böreğine gelince… Şerbete boğulmuş yufka kümesi…
Yurttaşlar,
sıla özlemiyle yörelerinin yemeklerini yemek istiyorlar, ancak bunu fırsata
çevirenler var. Yemeklerin sunumu, pişirilmesi özenli değil. Selden kütük kapma
yarışı var. Bazı dükkâncılar, Karadenizlilerin bu yıl etkinliğe ilgisinin az olduğundan
yakınmaktalar. Haklılar… Böyle yaparsanız önümüzdeki yıllarda beni, sabaha dek
uyutmayan yemeklerinizi satacak kimseyi bulamazsınız.
Günümüzde
teknoloji ve işbölümü gelişti. Her geçici dükkânda su akmalı. Gezici mutfak tezgâhları
olmalı. Sağlık koşullarına ve temizliğe özel önem verilmeli. Ürünlerin sağlıklı
ortamlarda hazırlanması için uygun yerler yapılmalı. Eskinin panayır
havalarından kurtulmalı bu etkinlikler.
Biraz
da yöresel ürünlerin satıldığı kapalı alandaki dükkânlardan söz edelim. Yöresel
ürünler deniyor, ancak ülkemizin her yerinde yetişen ürünler satılmakta bu dükkânlarda.
Birkaç dükkânda tamamen yöresel ürünler satılmakta. Bu durumdan da anlaşılıyor
ki amaç yöresel ürünleri tanıtıp satmak değil, birtakım kişilerin kazanç
sağlamasına önayak olmak. Üstelik satılan yöresel ürünlerinin çoğunun ederinin piyasa
ederlerinin çok üstünde olduğunu söylemeliyim. Herkes emeğinin karşılığını
elbet de almalı. Ancak böyle özel günleri fırsata çevirmemeli. Bu bölümün
sağlık ve temizlik koşullarına uygunluğu aşevlerine göre daha iyi.
Kültürel
tanıtımın olduğu bölüme geçtik. Birçok derneğin tanıtımları var. Ancak bunların
ne denli başarılı bir tanıtım yaptıkları tartışılır. Kendi illerini, ilçelerini
ilgi uyandıracak bir biçimde tanıtan bir yere rastlamadım. Bazı dernek
başkanları “ben” özneli tümce kurmaktan kendilerini kurtarmalı. Doğaldır ki
temsil ettiği bölge hakkında bilgileri olmayan başkanlar, kolay yoldan
kendilerini tanıtma yolunu seçmekteler. Kendi övgüleri bitince yakınlarında
bulunan bazılarını övmeye başlıyorlar. Sonra başkanları öven birileri çıkıyor
ve o da bir konuşma yapmış oluyor.
Daha
önce katıldığım farklı yörelerin birçok etkinliğinde benzer durumlara
rastladım. Her yöremizde sayılamaz ölçüde değerlerimiz var. Her yöremiz, bin
bir tadı saklamakta. Ülkemizin her yerinden bereket fışkırmakta. Şarkılarımız,
türkülerimiz, oyunlarımız ilçeden ilçeye, neredeyse köyden köye değişmekte. Nedense
bu değerlerimizi yörelerimize yakışır bir biçimde tanıtamıyoruz. Onları ulusal
ve evrensel düzeylere taşıyamıyoruz. Bunu yapamayınca sürekli yakınıp
başkalarını suçluyoruz.
Unutmayalım
ki insanı da toplumları da geliştiren en önemli şey, eleştiri ve özeleştiridir.
Eleştiriye katlanma, özeleştiri yapma yürekliliğini gösterdiğimiz zaman her şeyin
ne denli iyi olacağını hep birlikte göreceğiz.
Adil
Hacıömeroğlu
24
Ekim 2021
Ne yazık. O şahane tatlara hasret insanları, günü kurtarmak için böylesine hayal kırıklığına uğratmak ne çirkin bir davranış. Ancak sunulan hizmetlerdeki bu kalite eksikliği, maalesef hemen heryerde karşımıza çıkıyor. Önce karşılaştığımız insanların üslubunda, sonra her yerde…
YanıtlaSilSevindiğim tek şey, kötü sunumların yanında az da olsa özenli, kaliteli ürünlere de rastlayabilmemiz.
Çözüm: Eğitim şart azizim. 😊
Şükran Balekoğlu Yamak
Ülkemizin her yöresi ayrı bir cennet.Büyük şehirlerde bu kültürleri yaşatmak , paylaşmak düşüncesi çok güzel ancak sizin de deneyimleyip paylaştığınız gibi hayal kırıklığı ... Gitmeyi çok istediğim birkaç yöre ürünlerini tatmak için Yenikapı'daki alana gitmiştim... Gitmez olaydım... Kalabalık , karmaşa , medeniyetsizlik , nasıl olsa alacaklar fiyat tutturmacası malesef amacından uzaklaştırdı orayı... Yazınızla tamda anlatamadıklarıma tercûman oldunuz , kaleminize sağlık öğretmenim.
YanıtlaSilAdil hocam ne tesadüf ki ben 21-24Ekim - 2021 tarihleri arasında İstanbul Maltepe etkinlik alanında Ankara Bolu Dernekleri Federasyonu ve Mudurnu Sürdürülebilir Kalkınma Derneği olarak katıldım. Memleketime sevdalı biri olarak salgına rağmen risk aldım , Bolu ve Mudurnu’ yu tanıtmak için 2yıllık bir dernek olmamıza rağmen memleketime ait broşür , kitap ve tanıtım kitapçıklarını fuar öncesi temin ettim .Kültür , Sanat , Coğrafi İşaretli Ürünler Festivali ‘ ne ilk katılmanın ve kendime memleketimin tanıtımı için heyecanıyla (Kültür Bakanlığın’ dan emekliyim) dernekten 1 arkadaş la beraber bu görevi yerine getirmek için elimden geleni yaptığımı zannediyorum . Yöresel tadları ve coğrafi işaretli ürünleri memleketimde kendi imkanlarla yaptırıp misafirlerimize tattırdık. Geriye dönüşler olumlu oldu şöyle ki organik çifliği olan kıymetli üyem gelemedi biz onun ürünlerini tanıttık( Ata tohumundan yetiştirdiği) Eleştirilere gelince haklısınız ben hazır yemek yemedim sizin gibi misafirlerim Londra’dan gelmişti .Maalesef memnun kalmadılar .Bizim ikramlarımızdan kendi imkanlarımızla, evimizde gibi misafir ettik sizinle karşılaşsaydık , sohbet imkanı olurdu.Genelde misafirlerimizle oturup mutfak olmayan yerde servis yapıyorduk.Yine olsa davet alsak seve seve yaparım . Bizim tanıttığımız organik ürünlere talep çok oldu , Mudurnu ‘ dan kooperatif ve çiflikten isteklerde bulunulmuştu.Adil hocam festival tekrar olursa söz bekleriz telafi ederiz. Her zamanki gibi yazılarınızda doğru tespitler , olumlu eleştiriler yapıyorsunuz .Amaçları yerine getirmek için , kaliteden taviz verilmez sonuçta verim yüksek olur , Yanlış yapan sınunda kaybeder benim felsefem ailemden öyle gördüm.Umarım yazdıklarımızı duyan olur , bir sonrakine yanlışlar düzelir. Sağlıcakla kalınız …..Fulya Kırımoğlu
Sil