FESLİ’NİN YOL ARKADAŞLARI


        Kadir Mısıroğlu… Nam-ı diğer Fesli Kadir ya da kısaca Fesli… Atatürk düşmanı bir kişi… Cumhuriyet’i oldum olası sevmeyen biri… Türk Devrimine karşıtlığını göstermek için sürekli fes takan İngiliz sever aymaz.

        Atatürk’e, Kurtuluş Savaşı’na ve Cumhuriyet’e cepheden karşı… Bu karşıtlığını açıkça belirtmek için Kurtuluş Savaşı için “Keşke Yunan galip gelseydi.” diyebilecek kadar ülke satkını.

        Ülkemizde Kurtuluş Savaşı’na, devrimlere, Atatürk’e karşı çıkanların dile getirdikleri görüşlerin neredeyse hepsi İngiliz yalanları üzerine kurulu. İngilizler, başdüşmanları olan Atatürk’ü karalamak ve onu Türk ulusunun gözünden düşürmek için usa sığmayacak yalanlar ürettiler. Ne yazık ki bu topraklarda doğup büyüyen birçok kişi de bu yalanlara inanıp onları gerçekmiş gibi savunageldiler.

        Peki, İngiliz yalanlarına inanmış görünerek halkı zehirlemeye çalışanlar kimlerdi? Liberaller, bölücüler ve soygun düzenleri bozulan dinidarlar… Bu üç siyasal kimlikte toplananlar, Kurtuluş Savaşı’na da karşı çıktılar. Atatürk’ü hiç sevmediler ve de devrimlere hep soğuk baktılar. Emperyalist odaklarda üretilen yalanlar, bunların dillerinde kara çalmaya dönüştü. Bu sapkın ve satkın odaklar, kimi zaman Atatürkçü görünerek efendilerine hizmet ettiler. Ne yazık ki kimi zaman Atatürkçü görünerek Kemalizme inanan bazı kişileri de kandırdılar. “İnanan” dedim. Niye? Çünkü bu kişiler, Kemalizmi yeterince kavrayıp içselleştirmedikleri için süslü yalanların peşine takıldıklarını fark etmediler bile.

        Büyük Zafer’in yüzüncü yıldönümü kutlandı 9 Eylül’de. Emperyalizmi ve onun maşalarını denize döktü Türk ulusu Atatürk’ün önderliğinde. Ne denli gurur duysak azdır bu utkuyla. Hele ki son yıllarda ABD emperyalizmin ülkemizi dört bir yandan kuşatmaya çalıştığı bir dönemde. Yüz yıl sonra emperyalizm, yine dün kullandığı maşaları kullanarak ülkemize gözdağı vermeye çalışmakta. Ulusumuzun varlığını tehlikeye düşürmek istemekte. Böyle koşullarda tarihsel olayların önemi daha da büyür. Kazanılan utkuların değeri daha çok anlaşılır.

        İzmir Büyükşehir Belediyesi, günler öncesinde kente astığı duyurularda “Barışın yüzüncü yılı kutlu olsun.” deyince Büyük Zafer’e düşünsel yaklaşımı belli oldu Tunç Soyer’in. “Zafer” demekten ısrarla kaçınmış Soyer. Sanki “Büyük Zafer’in yüzüncü yılı” derse savaş çığırtkanlığı yapıyormuşçasına bir algı(!) oluşmuş kafasında. Algı mı, “Büyük Zafer” konusunda asıl düşüncesi mi acaba bu?

        Derken… 9 Eylül gelip çattı. Büyük bir Tarkan konseri düzenlendi. Çok sayıda kişi toplandı alanda. Toplananların parasız olan Tarkan konserini mi izlemeye geldiler, yoksa “Büyük Zaferi” mi kutladıkları pek de belli değildi.

        Kürsüye Tunç Soyer çıktı. Konuştu kalabalığa. Konuşmasını içinde “zafer, düşman, denize dökmek, İzmir’i cayır cayır yakanlar, Hasan Tahsin, Yunan askeri, Kurtuluş Savaşı…” sözlerini işitmedik. Oysa İzmir’in kurtuluşu kutlanıyordu o alanda güya. Soyer, Kurtuluş Savaşı’nın adını, kurtuluş yürüyüşüne çevirdi kendince barışçı görünmek için.

        Soyer’in tarih bilgisizliği tavan yaptı konuşmasında. BU, tarih bilgisizliği değilse art niyettir. 9 Eylül 1922 günü ülkemize barışın geldiğini söyledi. Soyer’e göre Mudanya Ateşkes Anlaşması’nın da Lozan’ın da imzalanması boşunaymış. 9 Eylül’den bir gün sonra emperyalizmin piyonları, İzmir’i ateşe verdi. Güzel İzmir’in önemli bir bölümü yanıp kül oldu.

        9 Eylül’de düşman, denize dökülürken İzmir’in birçok ilçesinde savaş sürdü. Gaziemir 10 Eylül’de, Seferihisar ve Foça 11 Eylül’de, Urla 12 Eylül’de, Kınık 13 Eylül’de, Dikili 14 Eylül’de, Çeşme 16 Eylül’de, Karaburun ise 17 Eylül’de kurtarıldı askerlerimizce. Üstelik İstanbul, Bursa ve Trakya henüz kurtarılmamıştı.

        Tunç Soyer’in konuşmasındaki söyleyiş yanlışları da ilgi çekici. Emperyalistlere ve onların piyonu Yunanlılara barışçı görünecek ya, bu telaşla bazı şeyleri birbirine karıştırdı ya da eksik söyledi. “Dalalet” yerine “delalet” deyince sözünün anlamı kaydı gitti.  “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir.” derken bu tarihsel buyruktaki “ileri” sözünü atıverdi birden. Sanki ordularımız, Akdeniz’e yüzmek ve güneşlenmek için gidiyorlarmış gibi bir anlam kattı bu söze.

        Tunç Soyer yalnız değil. Onun gibi düşünüp davranan yüzlercesi var. Emperyalistlere hoş görünmek adına olmayan bir tarihi anlatan ve buna insanları inandırmaya çalışanlar çok… Kemalizmin içini boşaltmak isteyenlere adım başı rastlamaktayız. Atatürkçü görünüp Atatürk’ü bu topraklardan silmek isteyenler, her fırsatta emperyalimin piyonlarıyla gizli ya da açık işbirliği içindeler. Bu söylemler, buram buram liberalizm kokmakta.

        Kemalizmin temel direği tam bağımsızlık. Tam bağımsızlık da emperyalizmle savaşarak kazanıldı. Bunu yok sayarsak ne Atatürk kalır ne de Kemalizm.

        Dinidar yobaz Fesli Kadir’le “Kurtuluş Savaşı” sözünü ağzına almayan Tunç Soyer gibi liberaller birleşmekteler Yunan seviciliğinde. Emperyalizme şirin görünme konusunda çok fazla bir farkları yok! Birinin başında fes vardı, diğerlerinin başı ise açık! Fesli Kurtuluş Savaşı’na karşıtlığını açıkça, Soyer gibiler ise çaktırmadan yapıyor. Böylece aynı yolda, aynı amaçta birleşmekteler. Mütareke İstanbul’unda Atatürk’e kara çalanlar da böyle değil miydi? Feslisi, sarıklısı, kravatlısı, batıcısı, bölücüsü birleşmemişler miydi Atatürk’e karşı?

                                                               Adil Hacıömeroğlu

                                                               19 Eylül 2022

 

3 yorum:

  1. Hocam tebrik ederim, yüreğinden kalemine kaleminden, diline sağlık.

    YanıtlaSil
  2. Tarih okullarda öğretilir,bizde ne okul ne tarihçi kaldı.20 yılda çok şey kaybettik ama bu kayıp 50 yıldır devam ediyor

    YanıtlaSil
  3. Fesli zibidi Kadir ve türevleri liberal güruhun anatomisi olan yazı budur işte.Bunları birleştiren M.Kemal e ilke ve devrimlerine düşmanlıklarıdır.Tarihte fesliler,tunçgiller çok çıktılar ve çoğu kez tarihin çöplüğüne atıldılar.Sağol Adil öğretmenim bu güzel yazı ile okurları bilgilendirdiğiniz için.

    YanıtlaSil