Çevremizdeki ülkeler kaynıyor. Kaynatan ABD…
Irak, işgal edilip bölündü ABD tarafından. On binlerce Iraklı
kıyılıp ölüme götürüldü. On binlerce Iraklı kadına tecavüz edildi. Irak’ın
varsıl kaynakları, ABD tarafından yağmalandı. Irak resmen üçe bölündü ABD ve AB
öncülüğünde. Birkaç parçaya daha bölünecek gibi. Yıllardır akan Iraklının kanı.
Çölleri sulayan Arap kanı ve gözyaşı. ABD, Irak’ın bölünmesini derinleştirmek
için bölücü bir anayasa yaptı. Etnik köken ayrılıkları ve dinsel farklılıklar
bu anayasayla kökleşti. Saflaşmalar bu temelde oldu. Kan ve gözyaşı, yakın bir
zamanda dineceğe de benzemiyor. Ülke, taş devrine döndü. Herkes Saddam’ın
diktatörlüğünü(!) konuşmakta. Çünkü ABD öyle istemekte. Bütün bu olanlara ABD’nin
Irak’a demokrasi ve özgürlük getirme aşkıyla oldu.
Peki, Irak kan gölüne dönerken Bağdat, dünyanın en büyük
barbarlığına sahne olurken bu tarihsel kentte Türk basınının sürekli bir
temsilcisi var mıydı? Ne yazık ki yoktu. Olan biten başta ABD ajansları olmak
üzere AB kaynaklı habere kaynaklarından öğrenildi. Yani kamuoyumuz, ABD ve AB’nin
istediği gibi ve istediği kadar bilgilendirildi.
Suriye yıllardır emperyalist saldırı altında. Oluk gibi kan
akıtıldı. Yeryüzünde görülmedik acımasızlıklara, vahşete sahne oldu bu ülke. Bin
yıllara meydan okuyan kentler yıkıldı emperyalizmin bombalarıyla. İnsanlık
tarihinin en büyük kaynakları yok edildi insanlığın gözüne baka baka. Milyonlarca
Suriyeli yurtlarını, topraklarını, anılarını, tarihlerini terk etti. Suriyeli
çocukların cesetleri ölü balıklar gibi karaya vurdu. Kumsallardan ölü
insanların bedenleri üzerinde akbabalar uçuştu. Esat ve yönetimi teslim olmadı.
Suriye’nin yurtseverleri, elli bin tür teröriste direndi. Ülkesini savundu. ABD
ve piyonları akıttıkları bunca kana karşın amaçlarına ulaşamadı. Suriye dimdik
ayakta. Ayrıca ABD, Irak’a uygulattığı bölücü anayasanın benzerini Suriye’ye
dayatmakta.
Suriye yanıp kavrulurken, dilim dilim bölünmek istenirken,
dünyanın en acımasız ve kuralsız savaşı bu topraklarda yapılırken anlı şanlı
basınımızın Şam’da, Halep’te, Hama’da, Humus’ta, Lazkiye’de bir muhabiri oldu
mu? Ne yazık ki olmadı! Arada sırada gezgin olarak giden kişiler oldu. Poz poz
fotoğraf çektirdiler. Olan biteni yine batılı ajanslardan öğrendi ülkemiz,
onların istediği biçimde.
İran, doğu komşumuz… Yıllardır ABD’nin saldırısı altında. Emperyalist
güç; komşumuza ekonomik, siyasal yaptırımlar uygulamakta ve uygulatmakta. İran
halkı, dişiyle tırnağıyla direnmekte bu duruma. Yaşama hakkını sürdürmek için
yürekli, bir direnişe imza atmakta. ABD ve İsrail, İran’ı karıştırmak için
kışkırtıcı olaylar çıkarmakta. Bu yolla bazı toplumsal olayların fitili ateşlendirilmekte.
Etnik kökenler üzerinden ülke bölünmek istenmekte.
İran, kıyım kıyım kıyılmak istenirken Tahran’da Türk
basınının bir temsilcisi bulundu mu? Hayır! İran hakkında bilgiler ABD
kaynaklı. Böyle olunca İran günah keçisi olarak halkın gözüne sokulmakta.
ABD’nin büyük hedefi Rusya. Karadeniz’den karşı kıyı komşumuz
olan bu ülkede olup biteni öğrenmek için yine ABD kaynakları devrede. Batılı
emperyalistler, Ukrayna üzerinden Rusya’yı sıkıştırmak istemekte. Amacı diğer
ülkelerde olduğu gibi demokrasi ve özgürlük getirme isteğiyle bu ülkeyi de
parçalamak istemekte emperyalizm. Yalanının bini bir para…
Her gün Rusya ile ilgili derin yorumlar(!) yapılan objektif
haber(!) veren basın organlarının Rusya’da bir temsilcisi var mı? Nedense yok!
Verdikleri haberlerin neredeyse hepsi, ABD ve AB kaynaklı. Nasıl da tarafsız(!)
yayın yapmaktalar değil mi?
Çin, dünyanın yükselen gücü. Ekonomik tansıklar yaratılmakta
bu ülkede. ABD, burada da rahat durmamakta. Tayvan üzerinden aralıksız
kışkırtma yapmakta. Uygurlar üzerinden bölücülük devreye sokulmakta. Hem bu
kışkırtmaları hem de Çin’in ekonomik tansığını yerinden izleyen Türk basınının
sürekli muhabirleri var mı Pekin’de? Yok! Uygurlarla ilgili haberlerin hepsi
ABD kaynaklı. Bölgeyi gezip görmeyenler, okyanus ötesinin bakış açısıyla ileri
geri konuşmaktalar. Hani, haber alma özgürlüğü vardı halkın? Nerede bu?
Venezüella, ABD’nin burnunun dibinde bir petrol ülkesi. ABD,
bu ülkeyi kuşatmış durumda. Petrol çıkışını önlemeye çalışmakta. Koskoca ülke petrolünü
satamıyor, halkı yoksulluk içinde. Buna karşın halk direnmekte emperyalist
saldırganlığa. Bu ülkede yandaş ve candaş basınımızın bir muhabiri yok! ABD
kaynaklı haberlerle Venezüella karalanmakta. Halkın büyük desteğini alan Maduro,
diktatör olarak anlatılmakta kamuoyumuza.
Mısır, tarihsel ilişkilerimizin çok derin olduğu bir ülke. Türkiye,
yanlış bir bakış açısıyla bu ülkeyle ters düştü. İlişkilerimiz kesildi. Nedense
boyalı basınımızın bir temsilcisi bile olmadı bu ülkede.
Yandaş ve candaş basınımızın yukarıda saydığım ülkelerde
temsilcisinin olmadığını anladık. Ancak diyalektik düşünürsek her şey karşıtıyla
vardır. O halde ABD borazanlığı yapan basının büyük bölümünün karşısında, doğruyu
nesnel gerçeklikle toplumumuza anlatan yayın organımız yok mu? Elbette var. Yukarıda
saydığım ülkelerin hepsinde; yani Irak, Suriye, İran, Rusya, Çin; Mısır, Venezüella’da
Aydınlık ve Ulusal Kanal’ın temsilcileri hep oldu. Haberi, kaynağından verdi bu
temsilciler. Hem de tüm ekonomik olanaksızlıklara karşın. Gerçeği öğrendik
onlar sayesinde. Kamuoyumuzu, ABD propagandalarına tutsak etmediler.
ABD propagandasının tutsağı olmuş bir basının ulusal
çıkarları savunabileceğini düşünmek yanlış olur. İşgal yıllarında İstanbul
basınının çoğu, İngilizlerin kontrolündeydi. Bu nedenle Atatürk’e ve Anadolu’daki
kurtuluş mücadelesine karşı çıktılar. Dünya tarihine altın harflerle yazılmış
bir halk mücadelesini karaladılar. Bu koşullarda milli mücadelemiz, Atatürk
önderliğinde Hakimiyeti Milliye gazetesiyle Anadolu Ajansını kurdu. Çünkü doğru
haber, ancak ulusal kaynaklardan alınabilirdi. Böylece yalana dayalı emperyalist
propaganda boşa çıkarıldı. Dünya, birinci elden gerçeği öğrendi. Günümüzde de
gerçeği öğrenmek zorundayız. Bu da ancak halkın yarattığı basın organlarıyla
olur.
Adil Hacıömeroğlu
27
Eylül 2022
Yetişin çocuklar basın elimizde olmalı.!
YanıtlaSilABD,AB bin elindeki kalemi ve basını alınır, alınız çocuklar.!
Her Ülkede basın kendinden olmalı insanının.!!
Hiçbir zaman, hiç kimse bizim basını, diğer Ülkelerin basınını kullanma fırsatını bulup, önümüzden geçmemelidir.!
Nurettin Dikkanoğlu
Hocam Aydınlığın İran'da vardı. Yunus Kardeşimiz Güney Amerika ile ilgili muhteşem saptanmıştır ve yazılar hazırladı. Oralara gider, görür, incelerdi. Bunu anımsatmak istedim. Selamlar
YanıtlaSilÖzgür kalemler değil, para ile çalışan yandan kurmalı kalemşörler var çünkü…
YanıtlaSilŞBYamak