ÇOCUKLARA NASIL SESLENMELİ?


Birçok anne ve baba, çocuklarına “aşkım, sevgilim, erkeğim, paşam, kralım, prensim, prensesim…” diye seslenir. Bu seslenme biçimleri, çocukların kafasını karıştırıp aile içindeki konumları bakımından onları şaşırtır. Bu tür seslenmeler, çocuğu yanlış yönlendirir ayrıca. Erişkinlik döneminde birçok sorunun kapısı açılır böylece.

Bir evde anne ve babanın konumları, yerleri, rolleri ile çocuklarınki farklıdır. Ev içi ilişkilerde büyüklerle küçüklerin sınırları, yerleri iyi belirlenmeli. Bırakalım çocuk, çocuk olsun. Çocukluğunu doyasıya yaşasın. Onlara büyükmüş gibi davranmak, yine onları eşimize seslendiğimiz önadlarla çağırmak güzel bir davranış değil. Çocuğa, adı ve ona özgü önadlarla seslenmekten daha içten bir doğru davranış olamaz. Anne ve babalar, çocuk değil; çocuklar da büyük değil. Bu gerçeği bilerek seslenme sözcüklerini seçmeli.

Anne ve baba, ev içinde birbirine “aşkım” diyerek seslenebilirler. Gerçi son yıllarda bu sözcük, olur olmadık yerde kullanıldığından anlamından uzaklaşarak sıradanlaştı. Böylesine güzel, tılsımlı bir anlama sahip sözcüğü sıradanlaştırmak hem dilimize hem de duygularımıza karşı yapılan olumsuz bir saldırı. İnsan duygusunu anlatan sözcükler, her iki tür için de oldukça sihirli. Söylendiğinde karşınızdaki kişinin yüreğini yerinden çıkarır gibi olur. Peki, bu tür bir sözcüğü sıradanlaştırmak, dillere pelesenk etmek niye?

Çocuklar, büyüdüğünde “aşkım” seslenişi yüzünden karşısına çıkacak sevgilisiyle ilişkilerinde sorun yaşayabilir. Anne ya da babasıyla “aşkım” diye birbirine seslenen çocuk, karşısına çıkan gerçek aşkına ne diyecek?

Bazı anneler, oğullarına “erkeğim, prensim, paşam” diyerek seslenmekte. Babaların kimileri de erkek çocuklarına “prensim, paşam, kral” demekte. Erkek çocuklar, annelerinin “erkeği” olamaz. Onların erkeği, kocalarıdır. Bu rol değiştirme ya da çocuğun evdeki rolünü farklılaştırma anne-çocuk ilişkisi açısından doğru değil.

“Prensim, prensesim” gibi seslenişler, çocukların belleklerini iyice karıştırır. Çünkü çocuklar, bu sözcüklerle genellikle masallarda karşılaşır. Masallar olağanüstü olayları anlatır. Olağandışı kahramanları olduğundan bir çocuğun algısını ters yüz eder bu seslenişler. Çocuklar somut düşünür her şeyi ergenlik öncesine dek. Soyut kavramları anlamak için de onları somutlaştırırlar belleklerinde. Böyle bir durum karşısında onları masal kahramanı yapmak niye? Üstelik çağdaş dünyada onlara, Ortaçağ egemenlerinin önadlarını yakıştırmak ne derece yakışık alır? Bu bağlamda “kralım” seslenmesi de bir çocuğa sınırsız, disiplinsiz, sorumsuz bir davranış çıkmazına sürükler çocuğu. Krallar Ortaçağ despotlarıdır. Çocuğu, küçük yaşata baskıcılığa, insanlara kaba güçle üstünlük kurmaya özendirmek niye?

Kral, çocuk masallarında çok geçer. Bu nedenle çocuğumuzu; astığı astık, kestiği kestik bir kahramana benzetmek hem aile hem de toplumsal gerçeklerle uyuşmaz. Ayrıca krallar insanları yönetir. Çocuklar, evin yöneticisi değil; onları yönetecek olan anne ve babaları.

Çocuklara seslenirken özentiye, aşırıya kaçamadan sevgi dolu seslenme sözcüklerini kullanmalı. Onun kafasını karıştıracak sözcüklerden kaçınmalı. Unutmayalım ki o bizim çocuğumuzdur. Biz de onun anne ya da babasıyız.

                                                                  Adil Hacıömeroğlu

                                                                  8 Şubat 2025

 


4 yorum:

  1. Değerli Adil öğretnenim,

    Çocuklar,değerli ve korunması gereken varlıklardır.Onların sevgi, eğitim ve doğru yönlendirme ile büyütülmesi önemlidir.Özel ve kıymetli olduklarını hissettirmeli ,özenle davranılmalıdır.Aile içinde rollerin net olması gerekir ,çocuğa adıyla yaşına uygun sevgi dolu ifadelerle seslenmek daha sağlıklı olur.Beyninize,ruhunuza, yüreğinize sağlık👏👏📚✍️Var olunuz,🙏🏻Fulya Kırımoğlu👩

    YanıtlaSil
  2. "Yapma annecim" " Dur bsbacım" lara da denk geldim. Yazınıza uygun olur mu bilemedim ancak ben doğru bulmuyorum.
    Kaleminiz vsr olsun Adil bey.

    YanıtlaSil
  3. Yüreğinize, aklınıza sağlık Öğretmenim.
    Toplum ,aile ;
    aile de bireyler bütünlüğünün dengesinden oluşur.
    Günümüzde çoğu zaman gençleri tasvip etmediğimiz,inançtan uzak,öz değerlerini yitirmiş,saygı ,hürmet,vefa ve takdir bilmez olarak nitelendiriyoruz ,kısaca yanlış yolda ve özenti görerek ülkenin milli değerlerini savunacak,vatan dendiğindeki ruh ve duyarlılığa sahip olmadıkları, aile kurma sorumluluğu ve isteğinden uzak oldukları düşüncesi ile de hayıflanıp yargılıyoruz, endişe ve üzüntü içinde onlara baktıkça çoğu zaman umutları yitiriyoruz.Evet, doğru böyle bir tablo var,zira biz ebeveynler olarak ne yaptık!
    Tarlaya bile ürün ekmeden zararlı otlar çıkarılır, temizlenir,aralik mesafesi bile önemlidir ekilen tohum veya fidanların,nasıl ki,toprağın yapısı iklim,güneş ve yağmur dengesi ,sulama düzeni önemliyse, bir fidanın büyüme aşamasında etrafına minik bir çit dikmenin bile önemi vardır. Bizler reklamlara esir,anne baba yerine televizyon ,reklam elinde tablet ve çizgi film kültürü ile konuşmadan şefkat yerine duygusuzluğu, kitap okuma örneği yerine ,elinde telefonu ve o saçma taktik instagram vs.hastaligina düşmüş anne baba görseli ile ayna tuttuk.Sınırsız yapılan istekler,şükürsüz bireyleri ve patron benim diyen çocukların dönemini başlattı,bu defada etrafa karşı mahçup olmayım zihniyeti ile susturmayı izah etmek yerine ,herşeye evet demekte bulduk.

    YanıtlaSil
  4. Oysa ki kıymetli öğretmenim, spider man esaretliği veya unicorn,Elsa,harry potter,kuromi yerine Malkoçoglu,Keloğlan ve nice güzel anlatımları içeren tarihini dinini sohbetler kitaplar masallar ile bilgilendiren okumalara, aile film zamanı paylaşımlarına ayirsaydık bugün bizlerin verdiği toplumsal öneme, Türk değerleri, Atatürk’ün ilke ve inkılaplarinin bilincine sahip olmazlar miydi?
    Oğluma ve kızıma ilk olarak 8.5 yaşında Nutuk okutmakla, sahaflardan eski ,ikinci el TürkDestanlari kitaplarini bulup kitap okutmakla,şevkati,ve takdiri bilgiye sahip oldukça daha cok sunmakla hata etmedigimi bugün , geldikleri noktada gurur ile yaşıyorum. Bununla beraber bahsettiğiniz gibi evladım,güzel çocuğum derken yerini ,büyük yanında küçük, küçük yanında büyük olma ,sahiplenme ve sorumluluk alma bakış açılarını görmekle de ayrıca vermeye çalıştığımla, aslında bizlere verilen emeklerin bugüne taşınmasına vesile olmakla mutluluk duyuyorum.Bizler anne baba olmayı idrak edersek ve emek verirsek hitap şeklimiz bile önemini arz ettiğimizde geleceğimiz yeşeren ve sağlık büyüyen ormanlara dönüşecektir. Evlatlarımız bu ülkenin akcigerleridir.Onlara yüklediğimiz anlam neye ,nasıl anlam yükleyeceğim sekillendirecektir diye düşünmekteyim. Bu tür başlıkların okullarda velilere ,panelleri topluma daha düzenli bir şekilde sunulması gerekliliğine inanmaktayım . Saygılarımla, iyiki sizler gibi düşünen ve bu konulara hassasiyet gösteren Öğretmenlerimiz var.🙏🏻🍀💐

    YanıtlaSil