Türkiye,
gittikçe sıkışıyor emperyalist kuşatma altında. ABD, İsrail, İngiltere,
Yunanistan, Güney Kıbrıs, PKK/PYD ve AB’nin kimi ülkeleri; ülkemizi kuşatıyor
gözümüzün içine baka baka. İsrail, Türkiye’ye tehditlerini pervasızca
sürdürmekte. Güney Kıbrıs’a yığınak yapıyor. Davut koridorunu açarak ülkemizin
güneyinde bir terör devleti, yani II. İsrail’i kumaya odaklanmış durumda.
İsrail
devleti, bölgemizde ABD emperyalizminin vurucu gücü. Dünyanın gözü önünde Filistin’i,
Filistinlileri yok ediyor. Suriye, İran, Irak, Yemen, Tunus ve en son olarak da
batı ittifakının yakın dostu, ABD’nin müttefiki Katar’a saldırdı. Ona “dur”
diyen yok! Batı emperyalizmi; Siyonizmin her türlü saldırganlığının, insan
kıyıcılığının, yaptığı soykırımın, hukuk tanımazlığının destekçisi. Çünkü
Avrupalı dünyanın eski efendileri, ABD karşısında diz çökmüş durumda. ABD’nin
buyruklarına karşı çıkmaları şimdilik olanaksız.
ABD-İsrail’in
Türkiye’ye karşı tüm tehditlerine karşın AKP hükümeti uzun süredir kulağının
üstüne yatmakta. Suriye’de ülkemizin sıkışmışlığını görmezden geldiler. Hükümet
medyası, İsrail karşıtlığı yaparken Beşar Esat, Rusya, Çin ve İran düşmanlığını
körüklemekte. Mezhepçilik yaparak Hizbullah ve Yemen savaşçılarına, İran’a,
Suriye’deki Alevilere düşmanlık söylemlerini dile getirmekteler her fırsatta. Oysa
AKP medyasının neredeyse beş vakit suçladığı bu güçler, İsrail’le açıkça savaşmaktalar
yıllardır. Yine Çin ve Rusya, İsrail-Filistin savaşında açıkça saflarını belli
ettiler Filistinlilerin yanında.
AKP
hükümeti, ABD yıkıcılığı ve ülkemize düşmanlığı çok açıkken yalpalayıp durdu
yıllardır Atlantik ile Avrasya arasında. Hâlâ ABD’den F 35 almak için
uğraşmakta. O, olmasa AB’den savaş uçağı almak için hevesleniyor. Ne yazık ki
usuna Çin ve Rusya’da uçak almak gelmiyor. Bu iki ülkeyle savunma alanında işbirliği
yapmayı düşünmedi bile bugüne dek. Ayrıca AKP medyası, Uygurlar üzerinden Çin’e
düşmanlık tohumları ekmekte. Oysa Uygur konusunu pişirip pişirip gündeme sokan
ABD. Farkında olmadan ABD propagandasına hizmet ediyorlar.
Rusya’yı,
Ukrayna’da işgalci ve saldırgan göstermek için özel çabaları var. AKP Hükümeti
ya Rusya’nın ya da Ukrayna’nın yanında olmalı. İkisinin yanında olmak demek
Ukrayna’yı destekleyerek ABD-İsrail’in saldırganlığının yanında yer almak değil
de nedir?
MHP
Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Suriye’deki kötü gidişi, sıkışmışlığı ve Türkiye’nin
dört bir yandan kuşatıldığını gördü. Bölge ülkelerinin dağınıklığını fark etti.
18 Eylül 2025 günü gerçeği ve tehlikeyi görmenin kararlığıyla Türkiye, Çin ve
Rusya ittifakının kurulmasını önerdi. Bu ittifak önerisi akılcı ve zorunludur.
Çünkü Türkiye’nin NATO ile gideceği bir yer yok. Bahçeli’nin önerisi askeri ve
ekonomik ittifak olarak algılanmamalı. Bu doğrudan askeri işbirliğini
kapsamakta. Çünkü ekonomik ve siyasi olarak BRİCS ve Şanghay İşbirliği Örgütü
var. Devlet Bey, bu örgütlerden söz etmedi. Yeni bir ittifak önerdi.
ABD-İsrail
saldırganlığı; Türkiye, Rusya ve Çin’in merkezinde yer aldığı ve Avrasya
ülkelerinin de katılacağı bir askeri ittifak durdurabilir. Bu nedenle bu ittifakın
gerçekleşmesi, zorunlu ve yaşamsaldır. Türkiye’nin varlığı, ancak böyle işbirlikleriyle
sürdürülebilir. AKP Hükümeti, zaman geçirmeden ABD ile Avrasya arasında
yalpalamadan kararını vermeli. Şunu iktidarıyla muhalefetiyle bütün siyasetçiler
bilmeli ki başka Türkiye yok!
Adil
Hacıömeroğlu
19 Eylül 2025
Kalemine Efendi Kalan, Adil öğretmenim,
YanıtlaSilTürkiye-Rusya-Çin ittifakı, Batı’nın baskılarına karşı stratejik bir manevra olarak cazip görünse de; tek yöne savrulmak, Türkiye’nin denge siyasetine zarar verebilir. En akılcı yol, çıkar temelli, çok yönlü ve bağımsız bir dış politikadır .
Usunuza, kaleminize sağlık👏👏