Cumhurbaşkanı
R. Tayyip Erdoğan, önce 23 Eylül 2025 günü Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda
konuştu. İki gün sonra da 25 Eylül günü ABD Başkanı Donald Trump ile görüştü.
Görüşme başlamadan önce ABD Başkanı, Erdoğan’ı övdükçe övdü. Bu övgüler, olağan
değil doğal olarak.
Erdoğan,
ikide bir “Dostum Trump” diyor. Bu sesleniş biçimi, yalnızca ABD Başkanıyla
ilgili değil. Nerdeyse yabancı devletlerin tüm yöneticileri için böyle bir dil
kullanmakta. Devletlerarası ilişkiler, yöneticilerin kişisel dostlukları
üzerinde değil, devlerin çıkarları temelinde kurulup yükselir.
Trump-Erdoğan
görüşmesinde konuşulup anlaşılan konuların bazıları kamuoyuna sızdı. Ne yazık
ki bunlar hiç de iç açıcı değil Türkiye’nin geleceği için. Öncelikle ABD’nin
Ankara Büyükelçisi Thomas Barrack’ın liderlerin görüşmesinden önce yaptığı
açıklama, gündeme bomba gibi düştü. Trump, Barrack’a: “Erdoğan’a meşruiyet kazandıralım”
demiş. Bu sözden yola çıkarsak demek ki Türkiye’nin cumhurbaşkanı, ABD
yönetimine göre meşru değilmiş. Ne yazık ki merkez ve yandaş medya bu konunun üstünde
fazla durmadı. Bu sözü işitmezden geldiler nedense. Ülkemizin cumhurbaşkanımıza
meşruiyet kazandıran ulusumuz mu, yoksa ABD mi? Trump, bu sözü elçisine söylerken
kimden, neden cesaret alıyor?
Görüşmede
konuşulduğuna göre ABD’den alınacak F 35’ler konusu çözüme kavuşmamış. Savaş
uçağı yerine, THY’ye 225 tane yolcu uçağı satılacak. ABD açısında iyi ticaret
bu, kârlı bir alışveriş…
Trump’la
Erdoğan, yaptıkları görüşmede Türkiye’nin ABD’den sıvılaştırılmış gaz alacağı
konusunda anlaşmış. Yani ülkemiz bundan böyle Rusya’dan doğalgaz alamayacak
demek bu. ABD’nin bize satacağı gaz, Rus gazından üç kat daha pahalı. Bu da
Türkiye’de enerji ederinin artması demek. Bunun her alandaki tüketilen mal ve
hizmetlere yansıyacağı da çok açık.
Trump-Erdoğan
konusunda konuşulup karar verilenlerden biri de nükleer enerji tesislerinin kurulması.
Bilindiği gibi ülkemiz, bu konuda Rusya ile işbirliği yapmakta. Mersin Akkuyu’daki
nükleer enerji tesisi yakında üretime başlayacak. Amaç, bu işbirliğini bitirmek…
ABD, Türkiye’nin Rusya ile nükleer alandaki işbirliğinden son derece rahatsız…
Bu işbirliğinin sonunda Türkiye’nin nükleer silah üretme olasılığı, hem ABD’nin
hem de İsrail’in korkulu rüyası. Bu nedenle Washington ve Tel Aviv’in bu konuda
önlem alması gerek kendilerince. Böyle de oldu şimdilik.
Dışişleri
Bakanı Hakan Fidan, Trump-Erdoğan görüşmesinden sonra açıklamalarda bulundu.
Ülkemizin büyük gururu olan Kaan uçağının motorunu, ABD’nin bize vermeyeceğini
söyledi Fidan. ABD yönetimi, ülkemizin her alanda yükselmesini engellemek için
çelme üstüne çelme atıyor. Ne yazık ki hem Erdoğan hem AKP sözcüleri hem de
hükümet destekçisi medya, görüşmenin çok olumlu geçtiğini söylemekteler.
Türkiye’nin çıkarına olan bir şey yok görüşmede, bu nasıl yararlı ve olumlu görüşme?
Trump,
görüşmede kendi istekleri dayatıp kabul ettirdi Erdoğan’a. CAATSA yaptırımları
kaldırılmadı. Gazze’de soykırım durmadı. Trump, Gazze’den söz etmezken İsrail’in
Batı Şeria’yı ilhak etmeyeceğini söyledi. Bu ne demek? Şimdilik Gazze ilhak
edilecek demek. Bu da anlayana…
Trump-Erdoğan
görüşmesinde Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerinin bozulması amaçlanmış. Devlet
Bahçeli’nin Türkiye, Rusya, Çin ittifakı önerisinin gerçekleşme olasılığının
yok edildiği bir görüşme bu. Ülkemizi, ABD’ye daha bağımlı kılmak için
olabilecek her şey, bu görüşmede olmuş.
Yıllardır
başımıza ne gelmişse ABD eliyle gelmiş. ABD, ülkemizin baş düşmanı. Yıllardır Türk
ulus devletini böleceğini söyleyen de Washington. Düşmanlığını açıkça dosta,
düşmana duyuruyor dostunuz Trump’ın yönettiği emperyalist güç. Ey Erdoğan, önce
ülkemizin dostunu ve düşmanını doğru seçmelisin. ABD’ye teslimiyet içinde olarak
onun düşmanlığını dizginleyemezsin.
Günün
sorusu şudur: Düşman seni niye över? Bekleyip görelim, turpun büyüğü daha
heybede. Ancak Türk ulusunun sağduyusu, emperyalist oyunları bozar.
Adil
Hacıömeroğlu
29
Eylül 2025
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder