FİLİSTİN’E BARIŞ GELECEK Mİ?


13 Ekim 2025 günü, Mısır’ın Kızıldeniz kıyısındaki dinlence merkezi Şarm El Şeyh kentinde, Gazze’de ateşkes sağlamak için birçok ülkenin devlet ya da hükümet başkanı bir araya geldi.

Aslında bu toplantının başkahramanı ABD Başkanı Trump’tı. İstediği katılımcıyı konuşturuyor, dilediği devletin yöneticisini övüyor, bazı ülkelerin temsilcilerini ters köşe yapıyordu. Bu da gösteriyor ki Gazze’de ateşkes anlaşması yapmak için toplantı, tamamen ABD’nin denetiminde oldu. ABD demek, İsrail demek… İki ülkenin politikaları örtüşmekte. Zaten ABD, İsrail’i desteklemese Siyonistler Filistinlilere soykırım uygulayamaz.

Trump, Şarm El Şeyh’teki toplantıya üç saati aşkın gecikmeyle geldi. İsrail’de Netanyahu’yu kutsama konuşmaları bitmek tükenmek bitmedi. Çağımızın soykırımcı katilini öve öve bitiremedi. Mısır’da toplanan devlet ve hükümet başkanları Trump’ı beklediler çaresizce. ABD Başkanı kimseye saygı duymuyor. Kaba sabalığı, insana değer vermeyişi her davranışından belli olmakta. Onun tapındığı bir şey varsa o da para. Trump, toplantıya gecikti de orada toplanan ülke temsilcileri bu saygısızlığa niye sessiz kaldılar? İçlerinden biri çıkıp da bu saygısızca, umursamaz gecikmeye karşı çıkıp neden ülkesine geri dönmedi? Oradakilerin neredeyse hemen hepsi Trump’ı kendilerinden üstün görmekteler. Hepsinin ABD’ye göbekten bağlılığı var.

Gazze’deki ateşkesin asıl amacı, Hamas’a silah bıraktırarak Filistin direnişini sona erdirmek. İsrail’in Gazze’de çok sayıda askerini yitirdiği bir gerçek. Bazı askerlerinin ölüleri bu topraklarda kaldı. Ölü askerlerinin cesetlerini istiyor Tel Aviv yönetimi ateşkesin ilk koşulu olarak.

Trump’ın baştan sona yürüttüğü ateşkes anlaşması töreninde birçok ülke yöneticisi aksesuar durumundaydı. Onların önerileri, düşünceleri konuşulup tartışılmadı. Çünkü onların öneri ve düşünceleri sorulmadı bile. İmza masasının orta yerinde Trump vardı. Yanında Mısır, Katar ve Türkiye’nin devlet başkanları sağlı sollu oturmuştu… Diğer ülke liderleri ise bu dörtlünün arkasına dizildiler. Bu görüntü bile ABD’nin emperyalist egemenliğinin oradakilere dikte edilmesiydi.

İsrail Başbakanı Netanyahu, katılacağını açıkladığı toplantıya R. Tayyip Erdoğan’ın karşı çıkmasıyla Şarm El Şeyh’e gelmeyeceğini açıkladı. Zaten gelip gelmemesi çok da önemli değildi. Çünkü İsrail’i orada temsil eden Trump’tı.

Trump, Netanyahu’ya “Çok iyi iş çıkardın.” dedi. Netanyahu’nun çıkardığı çok iyi iş, çoluk çocuk demeden Filistinlileri kırıma uğratması mı?

Trump, Mısır’a gitmeden önce İsrail meclisinde konuştu. Konuşmasında, İsrail’in sonuna dek yanında olduğunu belirtti. ABD Başkanı, konuşmasında yeni bir Ortadoğu’nun oluştuğunu vurguladı. Bu oluşum; soykırıma uğrayan Filistinlilerin, bölünüp parçalanan Suriye ve Irak’ın, ulus devlet olarak ayakta duran, ABD’ce bölünmeler, amaçlanan Türkiye ile İran’ın lehine mi; yoksa İsrail’in genişlemesine mi yarayacak?

“Dünyanın en iyi silahlarını biz yapıyoruz ve elimizde çok var. Açıkça söylemek gerekirse, bunların çoğunu İsrail’e de verdik. Bibi defalarca arar, ‘Şunu alabilir miyim, bunu alabilir miyim?’ derdi. Bazılarını ben bile daha önce hiç duymamıştım ama ona getirirdik.” diyerek itirafta bulunuyor ABD Başkanı, Knesset’te yaptığı konuşmada. Demek istiyor ki Filistinli çocukları, kadınları yaşlıları, günahsız insanları öldüren mermileri, bombaları biz verdik. Gaze’nin yontmataş devrine dönmesine biz neden olduk İsrail’e yardım ederek. Yani Filistinlilere İsrail’in uyguladığı soykırımın suç ortağı Trump. Şimdi kalkmış Mısır’da, dünyaya barış masalları anlatıyor yeni soykırımlara kapı aralamak için.

Trump, “Dünyanın en iyi silahlarını biz yapıyoruz ve elimizde çok var.” diyerek silahlarının tanıtımını yaparak pazarlamanın peşinde yeni savaşlar çıkarmak için.

Şarm El Şeyh’te güya uluslararası bir barış toplantısı düzenlenmiş. Katılımcıları ABD çağırdı. Dünya siyasetinde söz sahibi birçok ülke yok orada. Trump, kendi çalıp kendi oynadı. Orada bulunanlar da alkış tuttu.

Ülkemizin yandaş basını Trump’ın yerli yersiz ve içtenlikten yoksun Erdoğan övgülerini oldukça abarttılar. Bu övgülerden Erdoğan’ı kahramanlaştırma gayretleri var. Oysa sorulacak soru şu: Düşman, seni niye över?

Günümüzde insanlığın düşmanı, ABD ve İsrail’dir. Ulus devletimizi yıkmak isteyen de ABD. Ülkemize karşı terör örgütlerini destekleyen de bu emperyalist güç. ABD’nin ülkemiz için iyi şeyler düşüneceğine inanmak büyük saflık. Trump, Türkiye için uykusunda bile iyi düş görmez. Erdoğan’a içinden gelmeyen yapay övgülerde bulunması, kendi çıkarı için bazı şeyleri yaptırmak isteğidir.

Övgülerin kişinin arkasından, yergilerin ise insanın yüzüne karşı söylenmesini bir erdem olarak benimsemiş halkın çocuklarıyız. Yüze karşı yapılan içten gelmeyen övgülere inanmamız olanaksız bu nedenle.

Güya barış yapılması düşünülüyor Mısır’da. Ancak söz edilmeyen tek şey iki devletli çözüm. Yani bağımsız bir Filistin devletinin varlığı. İsrail’in amacı, Batı Şeria ve Gazze’yi kendi topraklarına katmaktır. Bunun için ateşkes kısa süreli ve göreceli bir çözüm. İsrail, Gazze’de savaşa kısa süreli bir ara verecek. Arada sırada küçük yoklamalar yapacak saldırılarıyla. Şimdi tüm gücüyle Lübnan ve Suriye’ye abanacak gibi geliyor bana. Asıl hedefi ise İran. İran’ın ardından ise sıranın ülkemize geleceği çok açık. Ne yazık ki İsrail’in stratejik amaçları tüm ülkelerce bilinmesine karşın hala ABD-İsrail gemisinde yolculuğa çıkanların aklına şaşarım.

İsrail’in anlayacağı tek dil, silahlı karşı duruş. Siyonist yayılma silahla durdurulur. ABD ve İsrail’in sözüne, dostluğuna güvenmenin sonu büyük felaket. Bugüne dek onlarca ateşkes anlaşması yapıldı İsrail’le. Her defasında da ateşkesi bozan İsrail oldu. Bu kez de onun ateşkese uyacağına inancım yok!

İsrail’i durduracak tek güç, silah... Bu nedenle Batı Asya ülkeleri, Asya’nın büyük güçleriyle ittifak kurmalı. Dün Atatürk, Asya ile ittifak kurarak batılı emperyalistleri yendi. Bugün de durum değişmemiştir. Emperyalizmde vicdan aramak, yalandan yapılan övgülere kanmak ona teslim olmaktır.

                                                       Adil Hacıömeroğlu

                                                       14 Ekim 2025

 


1 yorum:

  1. Kalemine Efendi Kalan , Adil öğretmenim,
    “Filistin’e Barış;, Kaleminizin her satırında vicdanın, adaletin ve insanlığın sesi yankılanıyor. Zor konuları böylesine berrak bir dille anlatmanız, sadece bir duruş değil, aynı zamanda insani bir sorumluluk örneği.
    Bu çağda barıştan, adaletten ve umuttan söz etmek cesaret ister; siz bunu engin bir bilgiyle, yürekten gelen bir dürüstlükle yapıyorsunuz. Söyleşiniz ve yazınız, hem düşünsel hem de insani olarak hepimize dokunuyor.
    Yüreğinizden ve kaleminizden gelen bu güçlü sesi kutluyor, nice üretken, ilham verici çalışmalarınızda yolunuzun hep aydınlık olmasını diliyorum.
    Usunuza, duygudaşlığınıza sağlık👏👏💐🍀💙

    YanıtlaSil