Abdullah
Gül,19 Nisan 2014 günü Kütahya gezisinde cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili
beklenen açıklamasını yaptı. Tabi, bu açıklamayı herkes kendince yorumlayacak.
Birçok kişi, Gül’ün siyasetten çekildiğini söyleyecektir kuşkusuz. Gül’ün
siyasetteki stratejisi nedir? Bu soruyu yanıtlamaya çalışalım.
Öncelikle
RTE’nin 16 Nisan günü yaptığı açıklamayı anımsamakta yarar var. “Köşk’e
çıkarsam halkın cumhurbaşkanı olurum. Anayasal yetkilerimin tümünü kullanırım.”
demekte Erdoğan. Bu sözler, ne anlatmaktadır? “Halkın cumhurbaşkanı olurum.”
derken bundan önce TBMM’ce seçilenleri halkın cumhurbaşkanı saymamakta RTE. Bu,
anlamlıdır. 10 Ağustos öncesi stratejisini bu sözle açıklamakta Recep Tayyip.
Derin bir popülist kampanya ile halkın karşısına çıkacak AKP.
“Anayasal
yetkilerinin tümünü kullanmak” ile hükümet toplantılarına sürekli başkanlık
edeceğini anlatmakta RTE. Kısacası yürütmeyi kendi elinde tutacak Erdoğan.
Yani, seçilecek başbakan Akbulut bile olamayacak. Yalnızca yasal gereklilik
nedeniyle gölgesi olacak, AKP’nin 10 Ağustos sonrası başbakanı. Erdoğan,
cumhurbaşkanının yasama, yürütme ve yargı ile ilgili yetkilerini fiili durum
yaratarak diktatörlüğünü resmen uygulamak niyetinde. Zaten mevcut durum da
gidişatı göstermekte.
RTE,
açıkça AKP‘den elini ayağını çekmeyeceğini söylüyor. Kendisi cumhurbaşkanı
olursa yerine gelecek kişi, Türkiye’nin başbakanı değil; kendisinin vekili,
gölgesi olacağını anlatmakta. AKP lideri kendini başkan, hatta devletin sahibi
kral olarak görmekte. Kasayı, masayı ve yasayı dilediğince yönetmek, avucunda
tutmak istemekte.
Tabi,
Erdoğan’ın tüm hesapları kazanmak üzerine. Eğer muhalefet yerel seçimlerde
yaptığı hataları yapmazsa Erdoğan’ın kazanma olasılığı çok az. RTE, Çankaya’ya
çıkarsa muhalefetin acemiliklerinin oluşturduğu yardımlarla çıkar.
Abdullah
Gül, Erdoğan Çankaya çıkarsa eğer, partiyi de hükümeti de bırakmayacağını
gördü. Gül, RTE’nin basit bir memuru olmayı reddetti. Zaten RTE de bu görev
için Gül’ü düşünmemekte. Erdoğan, kendisine kayıtsız, koşulsuz bağlı birisini
çoktan düşündü bile terk edeceği koltuğa.
“Bugünkü
şartlar çerçevesinde benim gelecekle ilgili bir siyaset planımın olmadığını da
doğrusu burada paylaşmak isterim.” demekte Gül. Bu sözler, siyaseti tamamen
bırakmak değildir. Bugünkü koşullarda aday olmadığını açıklamakta.
Yarın,
koşullar değişince kararlar da değişir. Günün koşulları, geri çekilmesini
gerektirmekte Gül’ün. Geri çekilen güç, tahkimatla güçlenir, geri döner.
Gül’ün,
bugünkü koşulların altını çizmesi önemlidir. AKP’de bu sözlerin karşılığı
vardır. Ancak RTE gücünü koruduğu sürece kimse sesini çıkaramaz. Ama
şimdilik... Önümüzdeki günler çok şeylere gebe. Siyaset alanında büyük
savaşımlar olacak.
Erdoğan’la
gül arasındaki çekişmede muhalefet saf tutmamalı. Yerel seçimlerde yapılan
hatadan ders çıkarılmalı. Erdoğan’a karşı Gül’ün yanında olma algısı
yaratılmamalı toplumda. Böyle bir algı, RTE’nin işini kolaylaştırır.
Gül,
siyaseti bırakmadı; ricat etti. Üstelik seçimlere çok var. Bu işin seçim
sonrası da var. Erdoğan’ın darbe yemesini, yenilmesini bekleyecek. Nerede mi?
Siyaset kavgasının göbeğinde.
Bakalım, ricat bir işe yarayacak mı? Yoksa halkın gücü, hem RTE’yi hem de Gül’ü siyaset çöplüğüne süpürecek mi?
Bakalım, ricat bir işe yarayacak mı? Yoksa halkın gücü, hem RTE’yi hem de Gül’ü siyaset çöplüğüne süpürecek mi?
Adil
Hacıömeroğlu
18
Nisan 2014
Gül ve Erdoğan hayatında düşünemeyecekleri konuma geldiler ve semeresini iyi topladılar.Menfaatleri ve varlıklarını devam ettirebilmeleri için birlikte hareket etmeleri ve o görüntüyü vermelerine bağlıydı.Şimdi güçler çatışıyor.Biri en büyük benim derken diğeri elindeki gücü kaptırmamak ve yaver durumuna düşmemek gayretinde...Her ne kadar anlaşır gibi görünseler de iyi kapışacaklar gibi ve inşallah ve artık bu durumu muhalefet lehine çevirebilir.
YanıtlaSilA.Gül'ün , bugünün koşullarında geleceğe yönelik siyasal bir planı olmadığını açıklaması , RTE 'nin şimdiki tutumuna göre ayarlanmış bir duruştur. RTE , demokrasiye aykırı olabilecek yetkilerle donanmış olarak Çankaya köşküne çıkmayı , yetkili tek adam olmayı istemektedir. A. Gül , onun uydusu bir başbakanlığı istememektedir; RTE 'nin olası bir yenilgisini beklemektedir. Muhalefete burada çok önemli görev ve sorumluluk düşmektedir : RTE 'nin oyununa gelmemek. İşte bu gelişmelerin ayrıntılı çözümlemesini yapan , uyarılarını ileten yazısı ile karşımızda Sayın A. Haciömeroğlu. Teşekkürler! ÖZGEN KARA
YanıtlaSilMuhalefet kendi gündemini oluşturamadığı sürece, RTE'nin oyuncağı olmaya devam edecektir. Sezer iyi bir örnek olamadı. Sivil, bilgili, ülkesini ve bayrağını seven, güvenilir bir aday bulmak çok mu zor. Bu cümleye müteşebbis kelimesini ekleyemedim. Her ne kadar cumhurbaşkanlığı icraat makamı değilsede, miskin, kanunların arkasına sığınan, kutsal devletçi, halktan kopuk, tarih-edebiyat- siyaset bilmeyen dünyadan bihaber kişilerin oturabileceği bir yer de olmamalı. Türkiye'nin güvenilir bir ülke olması için medeni ülkelerde olduğu gibi,şaibesiz bir Cumhurbaşkanı elinde filesiyle korumasız pazara, markete gidebilmeli. Ertan Kamburoğlu.
YanıtlaSilYeni bir "cümlecik" kazandık !.. "Halkın Cumhurbaşkanı".. Önceki TC Cumhurbaşkanları "Papua Yeni Gine'nin di".. ! Gerçi şimdiki noter vazifesi görüyor ya neyyse..
YanıtlaSil