17
Aralık sabahı başlayan rüşvet ve yolsuzluk operasyonu ilk başta AKP yönetimini
şaşırttı. Ne yapacaklarını, ne diyeceklerini bilemediler bir süre. Hatta AKP
yöneticilerinden doğru dürüst açıklama bile yapılmadı kamuoyuna. Herkes kendi
derdine düştüğünden bir süre üst yönetim arasında ilişki bile koptu
diyebiliriz.
İçişleri
bakanlığına bağlı polisler, bakanın oğlunun evini arayıp para kasalarına el
koymaktayken bile Bakan Bey, ne olduğundan haberdar değil. Günün ilk yarısında
hükümet duruma egemen değildi. İktidar böyle de muhalefet nasıldı? Muhalefet de
durumu tam olarak kavrayamadı. Sandılar ki akşama, hükümet istifa ederek
çekilir. Cemaat’in komplolardan gelen gücü muhalefetin başını döndürdü. Bu
gücün karşısında iktidarın fazla dayanamayacağı düşüncesi, muhalefet
sözcülerinin tavırlarında görülmekteydi. Zaten bu süreçte muhalefetin
geliştirdiği strateji, Cemaat’in gücüne dayalıydı. Kısacası muhalefete göre
Cemaat, AKP’yi yıpratacak; onlar da iktidar partisine karşı güçlenecekler.
AKP’nin
şaşkınlığı uzun sürmedi. Bunda muhalefetin tavrı önemli rol oynadı. Muhalefetin
Cemaat operasyonlarına tam desteğini gören AKP, kendi stratejisini ortaya
koydu.
AKP,
öncelikle Cemaat operasyonlarının dış destekli olduğunu öne çıkardı. Gülen’in
ABD’de yaşaması, bu savı destekledi. Türkiye halkının en nefret ettiği ABD ve
İsrail’i Cemaat’in dış desteği olarak ortaya koyarak RTE, toplumdaki
antiemperyalist yönelimi kucaklamaya çalıştı. Konu emperyalizme karşı mücadele
olduğuna göre bunun adı da “İstiklal Savaşı” olmalıydı. İşte, RTE’nin beyazcamlara
çıkıp “Cemaat’e ve dış destekçilerine karşı yeni bir İstiklal Savaşı
verdiklerini” söylemesi, operasyonun etkisinin kırıldığı andır. Bu sav,
İstiklal Marşı ve bayrağın yer aldığı reklamlarla pekiştirildi. AKP, hakkı
olmadığı halde 1919 değerlerini sahiplenerek Cemaat kuşatmasını savdı. Nedense
YCHP yönetimi, 1919 ruhunu köhnemiş bulduğunu sık sık açıklamaktaydı.
Cemaat’in
peş peşe ses kayıtları açıklaması toplumda ters tepti. Topluma, “Benim seçtiğim
hükümete karşı dış odaklarca ses kayıtları yoluyla komplo kuruluyor.” düşüncesi
egemen oldu. AKP’den kopmakta olan seçmen kitlesi, dış destekli olduğunu
düşündüğü bir siyasal operasyon karşısında hükümetini savunma refleksi
gösterdi. Hükümetine ve AKP’ye sahip çıktı.
Yolsuzluklara
gelince... AKP’ye oy veren seçmenlerin büyük bir çoğunluğu, hükümet üyelerinin
yolsuzluk yaptığına inanmakta. Ancak bu yolsuzlukların hukuk çerçevesinde
çözümlenmesi gerektiğini düşünmekteler. 30 Mart öncesi ve sonrasında AKP’ye oy
veren birçok yurttaşla konuştum. Onlara: “Neden AKP’ye oy veriyorsun?” sorusunu
yönelttim. Hemen hepsinin yanıtları benzerdi. Dışa karşı milli bir refleksti
asıl neden. CHP ve MHP yönetimlerini de bu noktadan suçlamaktaydılar. Birçok
yurttaş CHP ve MHP’nin tavrı için “Kendi düşünceleri ve uygulayacakları
projeleri yok, Cemaat’in dış desteklerinin kuyruğuna takılıyorlar.” demekteler.
Ne
gariptir ki Cumhuriyet’i kuran, ulusal bağımsızlığımızı kazanmamıza öncülük
eden CHP ile milliyetçiliği dilinden düşürmeyen MHP; iktidarın yaptığı bir algı
operasyonuyla dış odakların yanında gösterildi. Bu algı operasyonuna karşı CHP
ve MHP yönetimleri ne yaptı? Hiçbir şey...
CHP
ve MHP yönetimleri umutlarına tamamen ses kayıtlarına bağladılar. Cemaat,
AKP’ye vuracak, muhalefette güçlenerek seçim kazanacak. Anlaşılacağı üzere
seçim başarısını kendi çalışmalarına değil de Cemaat operasyonlarına bağlayan
bir muhalefet...
CHP
yönetimi, kendi parti tarihinden gelen gücünün farkında değil. Dün AKP’ye kalem
sallayan kimi köşe yazıcılarını CHP’nin seçim otobüsünün üzerinde görmek iç
acıtıcı. Yıllardır AKP değirmenine su taşıyan sözde aydınlar, CHP’ye iyi rüya
görürler mi?
Cemaat
ve AKP, Cumhuriyet’imizi yıkarken ulus devletimizi parçalamanın eşiğine
getirirken ABD’den sonsuz destek aldılar. CHP, halka bunu anlatmalı. AKP’nin
ABD ve İsrail’le kol kola girerek Türkiye’yi nasıl Ortaçağ karanlığını
ittiğini, Ortadoğu’yu nasıl kan gölüne döndürdüklerini anlatmalı.
AKP’nin
algı operasyonunun rüzgârına kapılarak birtakım liberal yazıcıların
yönlendirmesiyle kuru yaprak misali sağa sola uçuşarak politik başarı
kazanılmaz. Önce kendi gücüne güvenmeli CHP. Kendi gücüne, tarihine, adaylarına
güvenerek halkı kucaklamalı 1919 ruhuyla.
Adil
Hacıömeroğlu
10
Nisan 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder