Kemal
Kılıçdaroğlu, 8 Nisan günü TBMM’de, CHP grup toplantısına girerken saldırıya
uğradı. Yerel seçimlerin hemen ardından yapılan bu saldırı ilgi çekicidir.
Saldırganı azmettirenlerin ortaya çıkarılması hem demokrasinin hem de siyasetin
geleceği açısından önemlidir. Kılıçdaroğlu’na yapılan bu saldırıyı nefretle
kınıyor, Sayın Genel Başkan’a geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Neden
seçimlerin hemen ertesinde, ilk grup toplantısında bu saldırı yapıldı? Bu,
düşündürücüdür. Saldırının zamanlamasına bakıldığında yerel seçimlerle ilişkisi
görülmekte. Ayrıca ağustos ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleriyle de
ilişki kurulabilir saldırının amacıyla ilgili.
O
zaman saldırının hangi güçlerce yapılabileceği konusunda kafa yoralım.
Saldırgan’ın
TBMM’de hiç zorluk çekmeden altında TBMM ’ye giden bir kişi, bir yeri bulmakta
zorluk çeker. Oradaki görevliler çoğu zaman konuklara kılavuzluk ederler. Üstelik,
girişte nereye gideceğinizi, kimle görüşmek istediğinizi görevliler sorup
kaydederler. Öncelikle saldırgan, kimle görüşmek için TBMM’ye gelmiştir? Bu
belirlenmelidir. Yine TBMM’ye girdikten sonra kim (Eğer görüşmüşse...) ya da
kimlerle görüşmüştür? Bu da ortaya çıkarılmalıdır. Ayrıca saldırganın son bir
aylık telefon görüşmeleri belirlenmeli ki ilişki ağı belirlensin.
Saldırganın
yirmi altı suçtan sabıkalı ve sağ görüşlü olması önemlidir. Bu kadar ayrı
suçtan sabıkası olan bir kişinin TBMM’ye girişi kolay olmamalı. Bu da
girişlerde gerekli ve dikkatli bir araştırmanın yapılmadığının göstergesi.
Böylesi
bir saldırı, bir kişinin kendince karar vermesiyle olmaz. Olasıdır ki bu
konudaki telkin ve yönlendirmeler önemlidir. Özellikle RTE’nin tahrik edici,
ayrıştırıcı, muhalif olanları hedef gösterici tavrının altı çizilmelidir. RTE,
toplumdaki nefret söyleminin kaynağıdır. Kendisine karşı çıkan herkesi, düşman
ilan eden bir anlayış tehlikelidir. Başbakan tüm konuşmalarında muhaliflerine
karşı kışkırtıcı bir söylemde bulunmakta. Bu yolla da topluma düşmanlık
tohumları ekmekte. Saldırgan tek başına hareket etse dahi RTE’nin nefret söylemlerinin,
kışkırtıcı tavrının etkisi yadsınamaz.
Başbakanın
gözüne girmek, ona bağlılığını kanıtlamak isteğindeki AKP’li bir siyasetçi bu
işin arkasında olabilir. İsim istiyorsanız AKP’nin kraldan çok kralcı kesilen,
saldırganlığı, küfretmeyi siyaset yapmak sanan birkaç vekiline bakabilir. Muhalefete
saldırırsa, RTYE tarafından madalyayla ödüllendireceğini sanır bu vekiller. Bu
konuda öncülük, yerel seçimlerde başarısız olan illerin vekillerindedir. Ya da
son günlerde genel başkanıyla ufakta olsa sorun yaşayanlara bakılmalıdır.
Koltuğunun
sallantıda olduğunu gören ve orunu yitirmekten ödü kopan ünlü bir belediye
başkanı da mercek altına alınmalı. Başta Kılıçdaroğlu olmak üzere CHP
yönetimine “Yargıya gitmeyin!” iletisi olabilir bu yumruk. Bu konuda bir uyarı
yumruğu... Eğer yargıya sonuna kadar gider ve bu yüzden koltuğumdan olursam
gerisi daha şiddetli gelir uyarısı...
Saldırganın
son haftalardaki görüşmeleri, ilişkileri belirlendiğinde durum açıklığa
kavuşacaktır. Bekleyelim, görelim.
Kılıçdaroğlu’na
vurulan yumruk demokrasiye ve TBMM’ye vurulmuştur. TBMM’de adi suçlular,
siyasetçileri yumrukluyorsa bundan tüm siyasetçiler ders almalı ve üzülmelidir.
Olayın tüm ayrıntılarıyla ortaya çıkarılması hem TBMM’nin hem de hükümetin
namus görevidir.
Adil
Hacıömeroğlu
8
Nisan 2014
Bir basbakan muhalefet partisi liderine "vatan haini" diyorsa vede bunu bdefalarca tekrarliyorsa boyle saldirilarin beklenmesi gerekliydi.Basska bir nedende aramaya luzum var midir?C.kuruhasanoglu
YanıtlaSilKendisi dışında herkesi düşman gören bir zihniyetin iktidarına yaranmak ve nemalanmak isteyenler bu yollara tevessül edebilir.
YanıtlaSil