15
Temmuz ABD saldırısının ulusal bütünlükle püskürtülüp yenilgiye uğratılmasından
sonra oluşan milli dayanışma ruhu (Yenikapı Ruhu) kimilerini rahatsız etti.
Milletin birleşmesi, komplocu, kumpasçı köşe yazıcılarını harekete geçirdi.
Devleti, TSK’yı çökertmek; ulusu bölmek amacıyla ABD desteğiyle saldırı
düzenleyen FETÖ dururken ulusal birliğin yapı harcı olan Kemalizme durup dururken
saldırmak okyanus ötesinin bir stratejisi olsa gerek.
1
Ekim günü havuz medyasının köşe yazıcısı Altun işaret fişeğini attı
Kemalistlere karşı. Kemalistlere, ulusalcılara saldırı başlatılır da ekranların
kadrolu kumpas savunucusu, Milliyet gazetesinin zoraki köşelemecisi Alçı susar
mı? Susmaz tabi ki... Milliyet’in köşe tutucusu bir gün sonra, yani 2 Ekim 2016
günü konuya dalıyor bodoslama.
“Yani
Yenikapı Ruhu Türk devletinin fabrika ayarlarına dönmesinde buluşmak gibi lanse
edildi.” demekte Nagihan Alçı. “Fabrika ayarları” sözüyle anlatılmak istenen
nedir? Cumhuriyet’in kuruluş ilkeleri, felsefesi... Cumhuriyet’in kuruluş
ilkelerinin temeli ne? Tam bağımsızlık ve ulusal bütünlük...
Peki,
Türkiye’nin tam bağımsızlığı, ulusal bütünlüğü kimleri rahatsız eder? Damat
Ferit’in yolundan yürüyenleri... Emperyalizmin kölesi, piyonu olanları... Türk
ulusuna, Lozan’a düşman olup Sevr’e dost olanları... Tabi bir de emperyalist
kapılarda çanak yalayıp kalem oynatanları...
“Fabrika
ayarları denen olgu esas olarak askeri vesayet rejimi. Bu rejimin savunucuları
Atatürkçülük maskesi altında saklanıyor ve askeri vesayete karşı savaşmak gibi
onurlu bir duruşu bile FETÖ’cülük gibi takdim etmeye çalışıyorlar. Bu mantıkla
kelle istemek ekranlarda ve gazetelerde moda oldu.” diye sürdürmekte sözlerini
Milliyet’in köşe tutucusu.
Türkiye,
tarihinin en büyük emperyalist saldırısıyla karşı karşıya kalmış 15 Temmuz’da,
Alçı Hanım’ın derdi “askeri vesayet rejimi” dediği Cumhuriyet.
Ey
Alçı Hanım! Ergenekon, Balyoz sürecinde kumpasçıların yalan ve iftiralarıyla
“askeri vesayet rejimini” yıkmak için omuz omza verdiğiniz FETÖ çetesi de
onurlu bir duruş içinde miydi? O onuru(!) birlikte mi yaşadınız? Haksız yere
insanları suçladınız, onları linç ettiniz bundan ötürü zerre kadar pişmanlık
duydunuz mu? Duymadığınız belli ki şimdi yeniden Kemalistlere karşı bir
kumpasın bayraktarı olmaya çalışmaktasınız.
Milliyet’in
köşe tutucusu, “Ekranlarda ve gazetelerde kelle istendiğini” söylemekte. Şunu
öncelikle belirteyim ki Kemalistler kelle istemez. “Kelle istemek (almak)”
Ortaçağa özgü bir hukuk(!)... Kemalistler, suç işleyenlerin çağdaş hukuk içinde
adil yargılanmasını ister.
“Kelle
istemek” özellikle vurgulandığına ve yazının omurgasını oluşturduğuna göre Alçı
Hanım’ım bir korkusu var demektir. Köşe yazıcılığı kariyerini FETÖ
kumpaslarının sözcülüğünü yapıp Kemalistlere saldırarak oluşturan ve yüklü bir
servetin sahibi olan birinin korkuya kapılması doğaldır. Hele ki bu kişi,
eşiyle birlikte FETÖ bankasından boylarını aşan yüklü bir kredi kullanmışlarsa
korkuları daha da artacaktır. Bu nedenledir ki FETÖ soruşturmalarında hedef
şaşırtarak AKP’nin ve kamuoyunun ilgisini Kemalistlere yöneltmek onlara göre
kurtuluş yolu.
Alçı
Hanım, aklınca yeni kumpaslarla FETÖ soruşturmasının kendilerine uzanmasını
önleyecek. Amacı, hedef şaşırtma... Kendisi, sevgili eşi, yalıcığı, aracıkları
kurtulsun yeter. Bu uğurda suçsuz günahsız insanların yanması umurunda mı?
Alçı
Hanım, kendini kurtarma oyunları oynarken Lozan’a saldırmayı da ihmal etmemiş. Lozan,
emperyalizme ve Sevr’e karşı bir utku olduğuna göre Atlantik papağanlarının
saldırısından pay alması da doğaldır. Alçı Hanım da görevini eksiz yapmakta.
Kemalizm, Cumhuriyet, Lozan... Emperyalizme ve onun destekçisi gericiliğe karşı
olan ne varsa her şeyi eleştirmekte aklınca.
Atalarımız
“Bıldır yediğin hurmalar, şimdi k.çını tırmalar.” sözünü boşuna söylememişler.
Siz, çok hurma yediniz çok... Çok masumun canını yaktınız çok... Türkiye’ye,
Türk Milletine çok zarar verdiniz. Adalet, er geç yerini bulacaktır. Kişi,
suçluysa hiçbir kurnazlık onu sonsuza dek adaletten kaçıramaz. Millete karşı
suç işleyenleri, millet asla affetmez. Bu, unutulmaya...
Adil
Hacıömeroğlu
5
Ekim 2016
Emperyalizmin planları 15 Temmuz'da suya düştü. Şimdi alternatif planlar devrede..onlar da suya düşer... Sonra alternatif planların, alternatifleri oyuna dahil olur.. Satılmış köşe yazıcılığı, kiralık politikacılık tüm dünyada bitse, Anadolu 'da bitmez...
YanıtlaSilAdil Bey!!! AKP serbest seçimle, milletin oylarıyla, %50 üzerinde oy alarak iktidara geldi... Yerel seçimlerde çoğu ilde oy oranı %70 üzerinde.. Şimdi şu sorunun cevabı nedir?
Aynı seçim sonuçlarını (veya daha iyisini) elde edebilecek, Atatürk devrimlerine inanmış ve taviz vermeyecek bir kadro var mıdır?
Atatürkçü kadro var mı demiyorum, çünkü bir çırpıda Vatan Partisi diyeceksiniz...peki seçim sonuçları?.. Vatan Partisi tek başına iktidar olabilecek mi?..Olamıyorsa neden?