Güzel,
aydınlık, ışıl ışıl bir bahar sabahı… Günlerden cumartesi… İş güç yok! Yılın
ilk menemenini pişirdim sabah sabah. Çayı da demledim. Tabaklara zeytin, peynir
biraz da sebze koydum. Atacan’a bir
tabak kiraz yıkadım özenle. “Kahvaltı tabağın bitince yersin.” dedim. Gözleri
ışıldadı. Teşekkür etti.
Kahvaltımız
neşeyle geçti.
Kahvaltı
bitiminde keyif çayı içerken bir yandan kitap okuyorum koltukta. Atacan, neden
kitap okuduğumu sordu. Kitap okumanın insan için yemek gibi bir gereksinim olduğunu
söyledim ona. Hemen bir çocuk kitabı getirdi kendi kitaplığından ve benim
kitabımın üstüne koydu. “Hadi, bunu sesli oku da dinleyip öğreneyim.” dedi. Biraz
okudum başımdan savmak için.
Çocuk
kitaplarında resim ve fotoğrafların neden çok olduğunu sordu bana. Ben de ona: “Resimler,
anlatılan konuyu destekler. Hem kulağımızla hem de gözümüzle anlarız konuyu. Görsellik
anlamayı kolaylaştırır.” dedim. Kitap okumanın hayal dünyamızı geliştirdiğinden
söz ettim. İnsan zekâsının okumayla gelişeceğini anlattım. Bilgimizin
çoğalacağını, sözcük dağarcığımızın varsıllaşacağını belirttim. Anlamış gibi
davrandı ve oyun oynamaya başladı legolarıyla. Türlü varlıkları yapmaya çalıştı
uzun süre.
Atacan
oyuna dalınca ben, “Rahatladım.” deyip yeni bir çay doldurdum kendime.
Koltuğuma oturup kaldığım yerden kitabımı okumaya başladım. Kitap ilgi çekici…
Ben kendimi kaptırmışım gözlerimin önünden akıp giden satırlara.
Atacan
sessizce yanıma sokuldu. “Benimle ne zaman oynayacaksın?” diye sordu.
Ben,
yavaşça kitabı aşağı indirip okuduğum bölümü ona göstererek “Bu bölüm bitince
seninle oynayacağım.” dedim. İkna olmuş gibi uzaklaştı yanımdan.
Çayım
bitince yenisini doldurdum. Kitap okumayı sürdürmekteydim. Atacan, yeniden
yanıma geldi. “Senin bölümün bitmedi mi?” dedi.
“Hayır,
bitmedi oğulcuğum!” dedim. Sustum, onun ne diyeceğini merakla bekledim.
Beklememe gerek kalmadan “Çocuk mu önemli, kitap mı?” sorusunu yüreğimin
derinliğine sapladı.
“Tabi
ki çocuk…” diye yanıtladım Atacan’ı. Sözüm bitince de kucaklayıp öptüm onu
gülerek. O, ciddileşti birden. “Bak Adil, oyun da aklı büyütüyor. Bunu unutma!”
dedi bilgiç bilgiç. Artık bu sözden sonra diyecek ve yapacak bir şey
kalmamıştı. Zorunlu olarak Atacan’a teslim oldum ve onun dediğini yaptım. Oyun
oynamalıyız.
Bir
öğretmen olarak yıllardır oyunun çocuk üzerindeki olumlu etkilerini velilere
anlatmaya çalıştım dilim döndüğünce. Oyunun, çocukların yaratıcılıklarını,
üretkenliklerini, özgüvenlerini artırdığını otuz yedi yılı aşkın bir süredir
vurgulamaktayım. Oyunun en büyük öğrenme aracı olduğunu aklı başında her
eğitimci bilir. Ne yazık ki velilerin büyük çoğunluğunun, hatta ne yazık ki öğretmenlerin
bir bölümünün oyunu gereksiz görmesi beni hep kızdırmıştır. Çocuklarımız test
ve tost çocuğu olduktan sonra okullarımızın çoğunda oyunlar, oyun alanları
kısıtlandı. Beden Eğitimi gibi en önemli derslerden biri yapılmaz oldu.
Özellikle eğitsel oyunlar unutuldu. Tam da bu ortamda altı yaşındaki bir
çocuktan oyunun önemini belirten bir tümce işitmek ne güzel!
Toplumumuzda
yaygın kanı, küçüklerin büyüklerden hemen her şeyi öğrendiğidir. Oysa ben,
Atacan’dan ve öğrencilerimden çok şey öğrendiğimi itiraf etmeliyim. Nasıl olsa
öğrenmenin sonu yok! Ömür uzun, öğrenilecek çok şey var. İşimiz ne? Öğrenelim
bolca… Büyükten, küçükten, yaşamdan, kitaplarda…
Adil Hacıömeroğlu
20
Mayıs 2017
anlatımınız Atacan oğlunuzla yalnız yaşıyormuşunuz gibi izlenim aldım.Anne de Atacan'a farkındalık kazandırabilir.
YanıtlaSilAdil hocam Atacan’ la de karşılıklı konuşup çözüm bulmanız ,duygu ve ihtiyaçlar hakkında konuşarak çözümü Atacan’ın kabul etmesi sizleri mutlu etmiş.Çocuklar uyumlu,doyumlu bir birey olarak gelişimini sürdürürken babalar faaliyetlerine katılarak desteklerler.Anne baba ve çocuk arasındaki sorunların çözümünde ihtiyaçlar önem derecesine göre sıralanır.Küçük oğlumla mutfakta beraber yemek yapardık seviyor du mutfakta bir şeyler yapmayı vakti onunla geçirmeye çalışırdım. Abisine göre fazla hareketli olduğu için erken emekli oldum. Erkek çocuğu ilgi alanları farklı satranç turnuvalarına götürürdüm ,parklarda arkadaşlarıyla oyun oynardık , futbol bile oynadım mutlu olurdu.Ben de çocuklarla resim yapmayı , kitap okumayı , faaliyet yaptırmayı severim.Çocuklukta yaşanılanlarunutulmuyor.Hocam yüreğinize sağlık.Esen kalınız✍️👏🙏🏻🧿🌺👩Fulya Kırımoğlu
YanıtlaSil