Cumartesi
günü (14 Mart 2020) öğleden sonra, Bostancı’dan Marmaray’a bindim Bakırköy’e
gitmek için. Normal koşullarda tıka basa dolu olması gereken Marmaray’da
neredeyse ayakta yolcu yoktu. Bu tenhalık ilgi çekiciydi. Kırk dakika sonra
Bakırköy’e vardım.
Cumartesi
günü, Bakırköy’de pazar kurulduğundan neredeyse İstanbul’un her yerinden, hatta
kent dışından birçok yurttaş alışveriş için buraya gelir. Bu nedenle Bakırköy’ün
merkezinde çoğu zaman kalabalık nedeniyle yürümek bile zorlaşır. İstanbul’un en
kalabalık yerlerinden biri olan Bakırköy’deki tenhalık hemen ilgimi çekti.
Lokantalar, kahvehaneler, yeiçler (kafeler), mağazalarda tek tük insan vardı.
Akşam
olunca Marmaray’a binerek eve döneyim, dedim. Marmaray’da koltukların neredeyse
yarısı boş. Bu tenhalıkta rahatça kitabımı okuyarak eve döndüm. Bostancı İstasyonundan
eve yürürken birkaç kişiyle karşılaştım. Ali Nihat Tarlan Caddesi, geç
olmamasına karşın adeta kentin terk edilmiş bir noktasıydı.
Pazar
günü (15 Mart) iki önemli futbol maçı vardı. Evden öğleden sonra alışveriş için
çıktım. Yollar bomboş. Evimiz, iki ana caddenin kesiştiği noktada olduğundan camdan
dışarıyı görmekteyiz. Akşama dek insan kalabalığına özlem duyduk. Bu ıssızlığı,
futbol maçlarına yordum kendimce…
Pazartesi
(16 Mart), saat on bir de evden çıktım. Marmaray’a yürüdüm. Yol boyunca
ıssızlık… İstasyona vardığımda ıssızlık, kendini belli etmekte. Marmaray’a
bindim. Vagonda toplam, beş kişi var. İndi-bindiler oluyor yol boyunca vagondaki
sayı, birkaç kişi eksilip artmakta. Yenikapı’da indim, Hacıosman Metrosuna
binmek için. Normal koşullarda insan kalabalığından yürümek bile zordur burada.
İnsanlar, ıssızlığın tadını çıkarmadalar acele etmeksizin sallana sallana
yürümekteler.
Hacıosman
Metrosuna bindim. Marmaray’da olduğu gibi birinci vagona bindim. Toplam, dört
kişiyiz. Yolda ikisi indi, iki kişi kaldık ve son durakta indik. İşim, Ferahevler’deydi. İşime gitmek için taksiye
bindim. Taksi durağında normal zamanlarda bir ya da iki taksi zar zor bulunurken
taksiler kuyruk olmuş, beklemekteler. Taksiciyle selamlaştıktan sonra işlerin
nasıl olduğunu sordum. “Görüyorsun ağabey, herkes bomboş bekliyor.” dedi. Aynı
ıssızlık burada da söz konusu.
Dönüşüm,
çalışanların işyerlerinden çıkış saatine denk geldi. Gittiğim yoldan, aynı
araçlarla geri döndüm. Bu kez metro ve Marmaray’da yolcu sayısı biraz fazla.
Neredeyse ayakta yolcu yok!
Bostancı’da
sokaklar, market raflarının yiyecek ve hijyen maddeleri satılan bölümleri boş.
Birçok dükkân erkenden kapanmış bile. Maske ve eldivenli kişileri her yerde
görmek olanaklı. İnsanlar, birbirinin gözüne bakmakta. Öksürenin, hapşıranın yanından
hızla uzaklaşılmakta.
Korona
virüsüyle savaş, ulusal bir konu. Bu savaşı ulusça, elbirliğiyle yeneceğiz.
Birkaç günlük izlenimim, yurttaşların bu savaşta yerlerini aldıklarını
göstermekte. Sosyal medyada az da olsa bozgunculuk var. Bunun zamanla azalacağını
düşünmekteyim. Büyük felaketler, dayanışmayla aşılır. Korona düşmanını yenmek
için birliğimizi, dayanışmamızı bozmadan Sağlık Bakanlığı’nın uyarılarını
yerine getirmeliyiz. Zaman kavga zamanı değil, birlik zamanıdır.
Adil
Hacıömeroğlu
17 Mart 2020
Çok haklısınız.
YanıtlaSilKesinlikle hocam..
YanıtlaSil