2020’de ERTELEDİKLERİMİZ


2020’ye kovid 19 salgını damgasını vurdu. Ülkemizde 23 Mart’ta başlanan kapanma ve yapılacak birçok işten vazgeçme bugün de sürmekte. Kısıtlı bir yaşam, yalnızca ülkemizde değil, neredeyse dünyanın tamamında var. Bu konuda kırsal kesimde yaşayanlar şanslı. Çünkü geçmişte olduğu gibi günümüzde de salgınların merkezi büyük kentler. Doğanın içinde, doğanın kurallarıyla yaşayanlar, her zaman olduğu gibi salgınlardan daha az etkilenmekte. Salgın doğal yaşamın oluşturduğu engelleri aşamıyor nedense.

Salgın, dört bir yanımızı kuşattığından yapmamız gereken birçok şeyi ertelemek zorunda kaldık önümüzdeki sağlıklı günlere. İlk ertelediğimiz şey, çalışma. Birçok alanda üretim neredeyse durdu. İnsanlar, işlerine gidemez oldu. Çünkü salgının en yüksek düzeyde yayılma olanağı bulduğu yerler, toplu çalışma alanları. Bu nedenle ivediliği olmayan işler ertelendi. Özellikle hizmet sektöründe işler durma noktasında. Birçok kişi işinden, aşından oldu. Ülkemizde ve dünyada milyonlarca insan sofrasına bir dilim ekmeği koyamamanın kaygısını, korkusunu yaşamakta. Umudunu yitirmeyen milyonlar, salgının bitmesini dört gözle beklemekteler işlerine kavuşmak için.

Eğitim kurumları kapılarını kapattılar salgına. Çünkü eğitim kurumlarının kapılarını öğrencilere kapatmaları olanaksız. Okullar, büyük kalabalıkların olduğu yerler. Buralarda insanlar arasındaki değinti yüksek düzeydedir. Çünkü çocuk ve gençler oynamak, devinim yapmak zorunda. Çocuklar, devinmese çocuk olmaz. Gençler, devinim içinde olmadığında nerede kalır delikanlılıkları? Öğretmen, öğrencisine sevgiyle yaklaşmasa sevgi, saygı ve güven dolu karşılıklı ilişki olur mu?

Eğitim ve öğretim evlerden internet aracılığıyla yapılmakta. Doğaldır ki yüz yüze olduğu kadar verimli olamamakta. Özellikle okulların öğrenciler için sosyalleşme alanı olduğu düşünüldüğünde yapılan işin eğitim ayağı eksik kalmakta. Salgından korunmak için evlerine kapanan öğrencilerin bedenleri evlerde zorunlu tutsak olsa da onları tinleri, düşleri, kafalarında yarattıkları imgelemleri hiçbir yerde tutsak olur mu?

Çocuk ve gençler, oyun oynamadan ve hoplayıp zıplamadan içlerinde biriktirdikleri erkeyi nasıl boşaltacaklar? Arkadaşlarıyla buluşamayan, çayır çimende koşup oynayamayan çocukların kasları nasıl gelişecek? Doğanın koynunda temiz havayı ciğerlerine dolduramayan çocuk ve gençler, bitmez tükenmez erkelerini nereden karşılayacaklar? Bu sorular, uzayıp gider. İşte, çocuk ve gençler yaşamlarının en önemli dönemlerinde yapamadıkları yüzlerce işi ertelemekteler salgınsız günlere.

Çocuk ve gençlerle birlikte salgına karşı savaşımın asıl kahramanlarından olan 65 yaş üstü yaşulularımız bir insan yüzüne özlem duyarak sürdürmekteler yaşamlarını. Biriyle iki çift söz etmeden geçirmekteler günlerini. Ne anılarını anlatacakları ne de deneyimlerini dinletecekleri kişiler var yanlarında. Ya televizyonların ya da dört duvara bakarak kurdukları düşlerin, anımsadıkları anılarının tutsağı olmaktalar. Bir insan sesine, gülen bir yüze, konuşan bir ağıza, dinleyen bir kulağa, bakan bir göze, sıcak bir dokunuşa özlemle geçmekte günleri. Kolay mı sanıyorsunuz doğadan ve insanlardan böylesine yalıtılmış bir yaşamı sürdürmek?

Evlerine kapanan yaşulularımız, özlem duydukları birçok şeyi ertelediler salgının biteceği günlere.

Güneşte dolaşmayı, yağmurda ıslanmayı, sıcak günlerde bir kuzey yeliyle serinlemeyi, kışın sıcak güney yelleriyle ısınmayı, ay ışığında dolaşmayı, deniz kıyılarında bitmez tükenmez söyleşiler yapmayı, dağlarda özgürleşmeyi, yoruluncaya dek kulaç atmayı, soluksuz kalıncaya dek spor yapmayı özlemedik mi sanıyorsunuz? Özledik özlemesine de bunları da erteledik salgınsız günlerin güvenli kucağına.

2020, insan tutsaklığının doruğa ulaştığı bir yıldı. Birçok acı, buruk, üzücü anılarına karşın içinde umudu hep kuruyup filizlendirdi. Umudumuzun büyüdüğü, düşlerin çoğaldığı, imgelemlerin egemen olduğu bir yıldı. 2020’de yapamadığımız birçok şeyi, 2021’e erteledik. Demek ki 2021’in yükü çok ağır. Salgın bitsin yapacak çok şey var. Kovid 19’a karşı önlemlere eksiksiz uyalım ki 2021’de yapacaklarımızı da 2022’ye ertelemeyelim.

                                                                               2 Ocak 2021

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder