Kemal Kılıçdaroğlu’nun
yönetime gelmesiyle CHP, sol siyasetten adım adım uzaklaşıp sağ çizgiye
yanaştı. Liberalizmi, solculuk olarak sundu ve geniş kitlelerin siyasal açıdan
dönüşmesine neden oldu. Bu siyaset mühendisliğiyle Kemalist tabana, alt
kimlikler temelinde siyaset yapmak öğretildi. İşçi sınıfı unutuldu.
Sendikaların bazıları bile temsil ettiği sınıfın değil, alt kimliklerin hakkını
savunur oldu.
YCHP,
önce reddi miras yaptı. Altıok’un oklarını kırdı. Altıok’un temsil ettiği
Kemalizmi partiden sildi. Altıok, içeriği boşalmış bir biçimsel simge olarak
kaldı. Parti yönetimi Atatürk’ün devletçiliğinden köşe bucak kaçar oldu.
Kılıçdaroğlu “1930’ların CHP’si değiliz.” diyerek reddi mirası açıkça belirtti.
CHP
lideri, muhafazakâr kişilerin katıldığı bir toplantıda “sağ-sol kavramlarına
karşı olduğunu” belirtti. Bu söylemle solculuğu reddederek sağcılığı kabul
ediyor Kemal Bey. Diyelim ki bizim dediğimiz gibi değil. O zaman solu
reddederek toplantıda birlikte olduğu muhafazakârların birden CHP’li
olacaklarını mı düşünmekte? Böyle ise nasıl büyük bir saflık içinde. Bu saflık
ya da şark kurnazlığıyla siyaset olur mu?
Kılıçdaroğlu
başka bir açıklamasında da “Sağ-sol kavramları 18. yüzyıla ait. 18. yüzyılın
kavramlarıyla 21. yüzyılın sorunları çözülmez.” demekte. Kılıçdaroğlu’nun
sağ-sol kavramlarının içeriklerini bilmemesi olanaksız. O halde bu açıklama
niye? Sorosçu TESEV Vakfı üyesi olan Kemal Bey, bu üyeliğiyle yolunu çoktan
seçti. Yeni liberalizmi yeğlediğini buradan anlamaktayız.
Bir
kişi hem Sorosçu vakıflara üye olup hem de solcu, devrimci, tam bağımsızlıktan
yana olamaz. Üstelik bu kişi, Altıok’ta vücut bulan Kemalizmi hiç savunmaz,
onun yanından bile geçmez.
Kemalizm
tam bağımsızlıktır, Sorosçuluk ise emperyalizmin boyunduruğuna girmek. TESEV
üyeliği liberalizmi savunmaktır. Oysa Altıok, devletçiliği ve milliyetçiliği
öngörür.
Günümüz
dünyasında liberalizmin en büyük düşmanı, ulus devletlerle devletçilik.
İkisinin bir arada olması olanaksız. Sorosçu vakfa üye olan bir siyasetçinin
Atatürk’ün kurduğu ulus devleti savunmasını bekleyebilir miyiz?
“Sol
öldü. Sınıf mücadelesi sona erdi. Sosyalizm iflas etti.” Söylemlerini, yeni
liberalizmin yükseliş döneminde sıkça işittik. Bu yolla sol düşünceyi kabul
etmiş kitleler, liberalizme yönlendirildi. Bu biçimde davranılarak alt
kimlikler üzerinden siyaset yapmak solculukmuş gibi kabul ettirildi birçok
kişiye. Böyle yapılarak alt kimlik siyasetini solculuk sananlarla liberaller
aynı paydada buluştu. Bu evrilme, günümüzde tamamlanmış durumda. Artık öldüğü
düşünülen solun gömütüne ilk toprağı atmak söz konusu. Bu görev Kılıçdaroğlu’na
verildi. O da görevden kaçmadı ve küreği eline aldı. Solu reddetmeye kılıf
uydurdu. Hem de liberallerin ağzıyla konuşarak.
Dünyada
sömürü olduğu sürece sağ da sol da olacak. Bu kavramlar, TESEV Vakfı üyesi bir
siyasetçinin demesiyle yok olmaz. Yaşam, devrimci olmayı dayatıyor bize ve
emekçi kitlelere. Tıpkı yurtsever olmak gibi.
Atatürk
Ocak 1904’te anı defterine: “Evvela sosyalist olmalı, maddeyi anlamalı.
(Atatürk’ün Bütün Eserleri-Ekim 1998, Cilt 1, Sayfa 15)” yazmıştı. Evet, bugün de bu söz hepimiz için
geçerli. Sosyalist olup maddeyi anlama zamanı gelmedi mi daha?
22
Ocak 2021
Tokat gibi bir yazı, ancak anlayana...
YanıtlaSil