ABDULLAH AVCI DOĞRU YOLDA


Trabzonspor, uzun zamandır kendine özgü bir sistem oluşturamadı. Sistem olmayınca da çok başarılı olamadı. Bu dönemde, türlü arayışların içine girildi. Nedense kendi özgün sisteminden uzaklaşan Anadolu Kaplanı, İstanbul’un üç büyüklerine öykündü uzun süre. Oysa Trabzonspor’un kendine özgü sisteminin iki dayanağı vardı: Birincisi, öz kaynaklara dayanmak… İkincisi ise iyi savunma yaparak gol yememek, yani yenilmemek…

Futbolun önemli bir kuralıdır: Yenemiyorsan yenilmeyeceksin. Trabzonspor’un son yıllarda yitirdiği şampiyonluklara bakılırsa bu kuralın unutulduğu görülür. 2019-2020 sezonuna bakıldığında Bordo Mavililer, neredeyse her maçta gol attılar. Ancak bazı maçlarda attıklarından çoğunu yedikleri için kendi elleriyle şampiyonluğu teslim ettiler rakiplerine. Doğaldır ki son anda yitirilen şampiyonluk, takımına gönül veren taraftarları oldukça üzdü. Futbolda devrimci atılımlar yapan ve yeniliğe açık olan Karadeniz Fırtınası, en sonunda Avcı ile şampiyonluklar kazandığı dönemin sistemine dönme eğilimi göstermekte.

Avcı göreve gelir gelmez takımın savunmasını güçlendirmeye çalıştı. Zaten bu dönemde takım, oynadığı maçların çoğunda gol yemeden maçlarını kazandı. Gol yemediğinizde bir puanınız garanti oluyor. Üstüne bir de gol attığınızda üç puan kazanıyorsunuz.

Trabzonspor, 1974-75 sezonunda yükseldiği Türkiye Birinci Ligi’nde en az gol yiyen (17) ekip oldu ve ligi on altı takım arasında 9. Sırada tamamladı. Sezonu şampiyonlukla bitiren Fenerbahçe ise 18 gol yemişti. Birinci Lig’e yeni ayak basan bir takımın en belirgin özelliği savunmasının sağlamlığıydı.

1975-76 sezonunda Trabzonspor ilk şampiyonluğunu kazandı. Bu sezonda yediği gol sayısı 14.

1976-77 sezonunda Trabzonspor yine şampiyon ve yediği gol sayısı; 12.

1977-78’de ligi, Fenerbahçe birinci bitirdi yediği gol, 24’tü. Ardındaki Trabzonspor’un ise yediği toplam gol, 16.

1978-79’da Türkiye’nin futbolda şampiyonu yine Trabzonspor’du. Sezon sonunda kalesinde gördüğü gol sayısı yalnızca 7.

1979-80 de ise yine ipi göğüsledi sezon sonunda Karadeniz ekibi filelerinde 11 gol görerek.

1980-81 sezonunda kalesinde 21 gol görerek şampiyon oldu Bordo Mavililer.

1981-82 sezonunun şampiyonu Beşiktaş oldu 17 gol yiyerek. Ligi ikinci bitiren Trabzonspor’un ise yediği gol sayısı 11’di.

1982-83’te lig şampiyonu Fenerbahçe’nin yediği gol 20, ikinci olan Trabzonspor’un ise 19.

1983-84 sezonunu Trabzonspor, 14 gol yiyerek şampiyon olarak bitirdi.

1984-85 sezonunda Fenerbahçe, 25 gol yiyerek şampiyon tamamladı. Lig ikincisi Trabzonspor’un ise yediği gol, 19.

Yukarıdaki verilerden anlaşılacağı gibi Trabzonspor şampiyon olsa da olmasa da ligin en az gol yiyen takımı tam on sezon. Bu süre içinde bakıldığında Karadeniz Fırtınası forvet ve orta saha oyuncularından yıldızlaşanları satıyor. Ancak birkaçı dışında savunma oyuncularını hep elinde tuttu. Yıllarca birbirine alışkın ve uyumlu savunma oyuncuları birlikte oynadı. Bu süre içinde başarılı kalecisi Şenol Güneş, hep takımda kaldı.

Futbolun yasası bu… Gol yemeyeceksin, atacaksın. Trabzonspor’un son yıllarda yaşadığı en büyük sorun, kolay gol yemek. İşte Abdullah Avcı’nın düzeltmeye çalıştığı eksiklik bu. Doğru mu? Çok doğru…

Trabzonspor, ara transferde genç ve gelecek arayan oyuncular almalı. Özellikle alt yapıdan gelen oyuncular geliştirilmeli. Avcı’nın bu konuda duyarlı davranacağına inanıyorum.

Kendi özgün örneğiyle başarılı olan bir Trabzonspor, Anadolu’yu ayağa kaldırır. Benzer örneklerin oluşmasını sağlar. Ayrıca neredeyse tamamen yabancı oyuncularla sahaya çıkan Türk futbol takımlarına başarı örneği sunar. Dışalıma dayalı bir sistemle değil, üretimle başarılı olunacağı düşüncesini yerleştirir.

Türkiye, Atlantik’ten uzaklaşmakta. Atlantik’ten uzaklaşan ülkemiz kendi değerlerini, gücünü keşfediyor. Atlantik’ten uzaklaşma ülkemize üretmeyi dayatmakta zorunlu olarak. Bu nedenle yaşamın her alanında üretmek gerek ayakta kalmak için.

Trabzonspor’un Türk futboluna damgasını vurduğu yıllar, ABD ile boğaz boğaza gelinen yıllardı. Kıbrıs nedeniyle ABD ambargolarıyla köşeye sıkıştırılmaya çalışılan Türkiye, ulusal savaş sanayinin temellerini attı. ABD üslerini kapattı. Her alanda üretti. Emperyalizme karşı büyük bir dalganın yükseldiği bir dönemde, futboldaki kurtuluş Karadeniz’in dalgalarıyla geldi. Anadolu isyanı başladı, emperyalizme bağımlı İstanbul sermayesine karşı. Bu bir kentin değil, bütün Türkiye’nin ayağa kalkmasıydı. Üreterek kazanmak… Öz kaynaklarla güçlü olmak… Yurdunun çocukları ve gençleriyle şampiyon olmak… Bu arada şunu da söylemeliyim ki Trabzonspor kazandığı altı şampiyonluğun hiçbirinde bir tek yabancı oyuncu ile sahaya çıkmadı. Bu başarısıyla da özgüvenli olmayı öğretti Türk çocuklarına.

Şimdi de koşullar, 1974 sonrası gibi. Yine ABD ile gırtlak gırtlağayız. Yine ambargo tehditleri havalarda uçuşmakta. Yine yaşamın önümüze getirdiği zorunluluk üretim yapmak. Tarih, kendini mi yineliyor ne? Tarihin, yaşamın diyalektiği ülkemize Trabzonspor ve onun özgün örneklerini dayatmakta. Ulusal uyanışın sürmesi için üretimi temel alan örneklere o kadar gereksinmemiz var ki…

                                                                                   10 Ocak 2021

1 yorum: