“Bu
nedenle benim önerim, aynen maske olayındaki nihai çözüm gibi, devletin
ücretsiz aşı programına ek olarak, uluslararası kullanım izni almış olan
aşıların ithalat ve satışının da serbest bırakılmasıdır.
Serbest
piyasa koşullarına göre yapılacak ithalat ve satış için, aynen maske olayında
olduğu gibi azami fiyat belirlemeleri yapılabilir.” Emre Kongar, Cumhuriyet’te
yayımlanan 19 Ocak 2021 tarihli yazısında böyle demekte.
Öncelikle
şunu söyleyeyim ki solcu olduğunu söyleyen birinin devletin yapmakta olduğu
bedava aşı yerine, serbest piyasayı savunması bizi şaşırttı. Serbest piyasa dar
gelirli halkı değil, varsılı mutlu eder. Şu anda kullanımda olan kovid 19 aşısı
sayısı bir elin parmakları kadar bile değil. Üstelik var olan aşılar da
ülkelerden gelen gereksinimden doğan isteklere yanıt veremiyor. Çünkü kısa
sürede milyarlarca insana aşı üretmek olanaksız. Aşını üretilmesi zaman alıyor.
Türkiye de elini çabuk tutarak Çin’le aşı bağlantısını yaptı.
Türk
devletinin sınıf ayrımı yapmadan tüm halkı bedava aşılaması bir Cumhuriyet
geleneğidir ve de en doğrusudur. Toplumun sağlığı kişisel yeğlemelere
bırakılamaz. Bunun içidir ki bu işte devletçilik devreye girer ve tüm
yurttaşlar sırayla aşılanır. Yoksa böyle yapılmasaydı ve işi serbest piyasanın
insafına bıraksaydı Türkiye, salgın hastalıkları önleyebilir miydi?
Kongar
“askıda aşı” önermekte. Bedava uygulanmakta olan aşının askısı mı olur? Kongar farkındaki
iş, serbest piyasanın eline bırakıldığında yoksullar aşıya ulaşamayacak. Aşıya
ulaşamayanlarla ilgili de kendi vicdanını rahatlatmak için askıda aşı öneriyor.
Sözcü’nün köşe yazıcısı Uğur Dündar da Kongar’dan alıntı
yaparak paralı aşıyı savunmakta. Ne de olsa tuzu kuru… 21 Ocak 2021 tarihli
yazısının başlığı da “Askıda Aşı”… Yurttaşı, devletin koruyuculuğundan çıkarıp
askıya muhtaç etmek nasıl bir düşüncedir?
Sözcü’nün köşe yazıcılarından Serpil Yılmaz da Kongar ve
Dündar’ın düşüncesi doğrultusunda görüş açıkladı. “Parası olan devletin eline
kalmak istemiyor; can bu! En çabuk ve en etkili aşıya nasıl erişirim diye
araştırıyor” demekte 21 Ocak 2021 tarihli yazısında. Parası olanın canı can da
parası olmayanın canı patlıcan mı? Ülkemizin düştüğü duruma bakın! Bu köşe
yazıcıları güya solcu… Ya da öyle görünmekteler. İşleri güçleri varsılların
nasıl aşı olacağı…
Üstelik aşı, dünya piyasasında yeterince yok! Neredeyse tüm ülkeler aşıyı devlet eliyle uygulamakta. Birçok ülke aşıya sahip olabilmek için amansız bir savaşım içinde. Arz az, talep fazla olunca aşının ederi yüksek. Üzülerek görmekteyim ki bu sol görünümlü liberal gazeteciler, kendi canlarını düşünmekteler. Toplum umurlarında bile değil. Altta kalanın canı çıksın düşüncesindeler.
Öncelikle Atatürkçüysen devletçi ve halkçı olacaksın.
Halk sağlığının söz konusu olduğu bir ortamda varsılın nasıl aşı olacağı
değil, toplumun bütününün nasıl
aşılanacağı olmalı asıl konun.
Ne yazık ki Türkiye’de sol tabanı yönlendiren Kongar,
Dündar, Yılmaz gibi görünürde Atatürkçü, özde ise liberal kişiler. Onların
derdi halkın aşılanması değil, varsılın aşılanması. Onların kaygısı halkın
sağlığı değil, bir avuç varsılın sağlığı. Onlara göre öncelikle varsıllar
aşılanmalı, aşı artarsa yoksullar için askıya asarız kimin şansına…
Yazıklar
olsun! Hem solcu görünüp basında başköşelere yerleşeceksin hem de liberalizmi
savunacaksın… Bu, Truva Atı olmak değil de nedir?
23
Ocak 2021
Soytarılar iş başında...Atatürk resminin arkasına saklanmış liberal, hedonist, bencil, emperyalist uşakları!
YanıtlaSilBu mesleki saldırınızı size yakıştıramadım.Safınızı açığa çıkardınız.Oysa BEN sizi adı gibi Adil bir gazeteci biliyordum.
YanıtlaSilKalemine sağlık Adil öğretmen
YanıtlaSil