Atalarımız
“Dayak cennetten çıkmıştır.” demiş. Acaba doğru mu demişler? Çok az da olsa bazı
atasözlerinin olumsuz davranışlar öğütledikleri söylenir. Ancak bu sözlerin değişmeyen
davranışlar karşısında kızgınlıkla söylendiğini biliyoruz.
“Dayak
kutsal bir eğitim aracıdır. Dokunduğu bedeni; suç, günah işlemez duruma getirir.
(Atasözleri Sözlüğü, Ömer Asım Aksoy)” yukarıda sözünü ettiğim atasözünün anlamı
bu. Peki, bu anlamın günümüzde geçerliliği var mı?
Dayağın
cennette ne işi var? Olsa olsa cehenneme yakışır. Çünkü dayak, bir işkence
aracıdır. Hem bedeni hem de ruhu ezer, yaralar. Bu yaralanma, bilinçaltında yer
eder ve insanın yaşamı boyunca izleri yok olmaz. İnsan bedeni unutsa bile
dayağı, ruh unutmaz. Unutulmayan bir kötülükse bedenimize de yük olur.
Göçebe
toplumlarda çocuklara dayak atılmaz. Neden mi? Korkak olmasın diye. Çünkü
korkak kişi, dağlarda yaşayamaz. Yabani, yırtıcı hayvanlarla savaşamaz.
Sürüsünü, ailesini ve kendisini yırtıcılara karşı koruyacak yürekliliği
gösteremez. Doğa olayları karşısında korkup saklanır bir köşeye. Doğa
olaylarını kendi yararı için kullanmayı usuna getiremez, beceremez.
Köylüler
çocuklarını döver. Neden mi? Çocukları korkup başka yerlere göçmesinler,
toprağına bağlı kalsın diye. İnsanoğlu, köleci topluma geçtiğinde türdeşlerini
köleleştirmek için en büyük silahı şiddet olmuştur. Köleleri zorla çalıştırmak
ve onların özgürlük isteklerini boğmak için başvurulan en kestirme yol dayaktı.
Dayağın bin bir türünü denedi o dönemin egemen sınıfı. Bu dayaklar, ne
insanları eğitti ne de o köleci düzeni sonsuza dek ayakta tutabildi.
Feodal
toplumda da dayak sürdü. Mülksüz köylüleri, boğaz tokluğuna çalıştırmanın
yoluydu dayak ve korkutma. Köleci toplumda da feodal toplumda da toprağın ve
üstündeki canlı, cansız her şeyin sahibi egemenlerdi. Dayak, ezilenlerin
yaşamını cennete değil, cehenneme çevirmekteydi.
Feodal
toplumla başlayan kurumsal eğitim sisteminde dayak eğitim aracı olarak
kullanıldı. Eğitim, dinin etkisindeydi. Ruhban sınıfı, toplumun önemli egemen
gücüydü. Onlar, emekçileri hem sömürüyor hem de sömürülmesi için dine dayalı
birtakım toplumsal kuralları belirlemekteydiler. Halkı ezen bir düzenin
ideolojik yapısının oluşmasında ruhban sınıfının büyük payı yadsınamaz.
Eğitim,
dinsel etkiden kurtulup bilimsel içeriğe kavuştukça dayak terk edildi. Terk edilmesinin
yanı sıra yasaklandı. Eğitenlerle eğitilenler arasındaki saygı, sevgi ve güvene
dayalı eşit ilişki eğitimi de öğrenmeyi de hızlandırdı. Özgür ortam, özgür düşünmeyi
getirdi. Özgür düşünme ise bilim ve sanatta olağanüstü gelişmelere imza attı.
Bazı
eski ve feodal düşünceli kişiler, dayağın cennetten çıktığını söyleseler de bu
inandırıcı değil. Dayak, dünyanın hiçbir yerinde eğitim aracı olarak
kullanılmamalı hem evde hem okulda hem de yaşamın her alanında. Özgür düşünen
kişiler yetiştirmeli. Çünkü özgür düşünme, yaratıcılığın da üretkenliğin de
temelini oluşturur.
Adil
Hacıömeroğlu
21
Aralık 2021
Bazı atasözleri var ki bunları nasıl söylemişler demekten alikoyamiyorum ara sıra
YanıtlaSilSadece şefkât iyileştiricidir;çünkü insanın içindeki tüm hastalıklar sevginin eksikliğinden kaynaklanır.Anne , baba çocukluğunda şiddet görmüşse aynı şekilde maalesef çocuklarına da yanlış olan hareketini yapıyor.Çocuk sahibi olmak demek dünyaya getirmek demek değil gerçekten onları koruyup kollamak aynu zamanda hayatın zorluklarına da alıştırmak demek ama bu asla şiddetsiz sevgi ve , saygıyla güven duygusunu yanlarında olduğumuzu hissettirerek olur .Sağlıklı , mutlu çocuklar geleceğe umutla , güzellikle bakarlar herkesi severler.Yğreğinize sağlık hocam🙏🏻✍️🌺Esen kalınız.Fulya Kırımoğlu
YanıtlaSilTeşekkür ediyorum,çok güzel bir konuya değindiniz
YanıtlaSilÖyle olsaydı Adem kovulmak yerine iki tokatla terbiye edilirdi 😅😅
YanıtlaSilMecazi anlamda söylenmiş bir atasözü
YanıtlaSil