HAVADAR KÖY OKULLARI


Türkiye’nin yıllarca en büyük sorunlarından biri, eğitim oldu. Eğitim sorunun çözüme kavuşturulup yaygınlaştırılmaması ve çağın gereklerine göre toplumun gereksinmelerine uygun insan yetiştirilememesi yüzünden ülkemiz, birçok alanda geri kaldı.

Eğitim konusu, Osmanlı döneminde de tartışıldı. Bu alanda yaşanan sorunlara çözümler arandı. Osmanlıda eğitim konusu tartışıldığında toplum ikiye bölünüyordu. Bir yanda geleneksel olanı korumaya çalışanlar, diğer yanda çağın gereklerine uymak için çaba gösterenler… Bu çatışma, yıllarca sürdü. Çoğu zaman tutucu kesimin dediği oldu ve eğitim, toplumu geliştirecek düzeye ulaşamadı.

Elimde Tevfik Güran’ın İş Bankası Kültür Yayınlarından çıkmış “Resmi İstatistiklere Göre Osmanlı Toplum ve Ekonomisi” adlı kitabı var. 1884-1885’te Osmanlı toprakları üstünde toplam 28.614 devlet ilkokulu var. Bunların 23.489’u bugünkü Türkiye sınırları içinde. Bu okulların çoğunun kentlerde olduğunu söyleyelim. O dönemde köylerdeki okul sayısı çok az. Gerçi bu kitapta köylerdeki okul sayıları yok! Bu okullarda 606.104’ü erkek, 248.737’si kız olmak üzere toplam 854.841 öğrenci bulunmakta. Okullardaki gayrimüslim öğrenci sayısı ise 854.922 olarak verilmiş. Gayrimüslim öğrenci sayısına azınlık ilkokullarında okuyanlar katılmamış. Bu dönemdeki okullarda çağdaş eğitimin uygulandığı söylenemez. Çağın gerisinde bir eğitim söz konusuydu.

1884-85 yıllarında Osmanlı toprağı olan İşkodra, Kosova, Manastır, Selanik, Yanya, Akdeniz adaları, Musul, Zor, Halep, Suriye, Bağdat, Basra, Beyrut, Kudüs, Yemen, Bingazi ve Trablusgarp’taki okullarda okuyan hem Müslüman ve hem de Gayrimüslim öğrenciler istatistiklerde yer almış.

Cumhuriyet kurulduğunda köylerimizin çoğu okulsuz, yolsuz… Salgın hastalıklar kol gezmekte her yanda. Yoksulluk diz boyu… Yurttaşımız bir dilim ekmeğe muhtaç… Yıllardır süren savaşlarda halkımız, büyük kırımlara uğramış. Bu nedenle devletimizin kurucularının iş zor. Sağlıklı, eğitimli bir kuşak yetiştirmek sorumluğu üstlerinde. Köylerin eğitim sorunu ivedilik göstermekteydi.

7 Nisan 1924 tarihli Resmî Gazetede 442 sayılı Köy Kanunu yayımlandı. Bu kanunun 13. Maddesinin 15. Bendinde şöyle deniyor: “Köyde maarif idarelerinin vereceği örneğe göre bir mektep yapmak (yeniden yapılacak ise köyün en havadar bir tarafına yapılacak ve mektebin her halde bir bahçesi bulunacaktır.)” “Köyün en havadar yerine okul yapmak” nasıl da ince bir düşünce… Çocukların sağlığını korumak bu düşünceyle ön plana alınmış.

Yine yasaya göre bahçesiz okul düşünülmemekte. Çocukların oyun gereksinmeleri hesaba katılmış. Oyun oynamayan bir çocuğun duygusal ve düşünsel gelişimi olabilir mi?

Günümüzde birçok okulun doğru düzgün bahçesi yok! Özellikle kentlerimizde okulların çoğu, apartmanların arasına sıkışmış durumda. Böyle okulların havadar olmasından söz edilebilir mi?

Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında ekonomik olanaklar çok kıttı. Buna karşın okulların en güzel yerlerde ve en güzel biçimde yapılmasını sağladı o zamanın yöneticileri. Bugün ise her türlü olanağın bol olduğu bir zamanda öğrencilerimizin kentin betonları arasına sıkıştırılmasına ne demeli?

Çocuk, gelecektir. Geleceğe yapılacak akıllı yatırımlar, ülkemizin sonsuza dek yaşamasını sağlar. Bunun tersini düşünüp yapmak ülkemiz hizmet olur mu?

                                                                  Adil Hacıömeroğlu

                                                                  27 Kasım 2024

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder