CUMHURİYET’TEN ÖNCE BAŞLAYAN EĞİTİM DEVRİMİ

Atatürk, 1 Mart 1923 günü Meclis’in Dördüncü Toplantı Yılını Açış Konuşması’nda ülkemizin birçok sorununa değinerek yapılacakları anlattı. Eğitim konusuna önemli bir yer ayırdı bu konuşmasında. Eğitimin toplumumuzun gelişmesindeki öneminden söz etti. Ayrıca yıllar boyunca eğitimin ihmal edildiğini belirtti.

“Efendiler! Maarif hususundaki bir senelik mesaimiz dahi pek parlak olmamakla beraber, kuşatılmış olduğumuz müşkülata ve bilhassa vesait yokluğuna nispetle oldukça temas edilebilir neticeler vermiştir. Maarif Vekâleti’nce geçen bir sene zarfında Mütareke ve mücadele devrelerinin vilayet merkezlerinde kapalı bıraktığı darülmualliminlerden (Erkek Öğretme Okulu) on üçünün tekrar açılması, muhtelif livalarda yeniden on yedi erkek, iki kız idadisi açılması gibi olumlu işler görülmüştür. Bütün sene mekteplerdeki muallim boşluğunun doldurulmasına çalışılmış, kurtarılmış memleketeler mekteplerine öğretim kudreti ve milli hamiyeti denenmiş muallimler gönderilmiş, İstanbul ve Anadolu’da mevcudu kalmayan talimatnamelerin en lüzumlularından bir kısmı bastırılarak Maarif idarelerine gönderilmiştir. Geçen sene bütün vilayet ve livalarda Maarif kütüphanelerine parasız birçok kitaplar sevk edilmesi ve şehitlerin çocuklarına on beş bin kadar kitap dağıtılması da şu mesai silsilesine ilave edilebilir. Bu esnada muntazaman toplantılarına devam eden Telif ve Tercüme Heyeti ahalinin ve araştırma erbabının muhtaç olduğu eserlerden on beş kadar kitap telif ettirerek bunlardan bazılarını matbaaya vermiştir. (Atatürk’ün Bütün Eserleri, Cilt: 15, Kaynak Yayınları, Birinci Basım: Şubat 2005, s. 173)”

Türkiye yakılıp yıkılmış. Okullar, camiler, hükümet yapıları, sağlık kuruluşları, konutlar, usunuza ne gelirse işgalcilerce yakılıp kullanılmaz duruma getirilmiş. Kent, kasaba ve köyler yaşanmaz durumda. İşgalciler, meyve ağaçlarını kesip tarladaki ürünü ateşe vermişler. Birçok kişi, yaşadığı yerden göç etmiş daha güvenli yerlere. Bu nedenle geride kalan bağ bahçe, tarla, ev, ortak kullanım alanı olan yerler bakımsızlıktan iş göremez duruma gelmiş. On yıl boyunca süren savaşlarda binlerce insanımız yaşamını yitirmiş. Birçok köyde harmanı kaldıracak insan kalmamış. Bütün bu olumsuzluklara karşın ülkeyi kalkındırmak, ileri bir toplum yaratmak, yurttaşların gereksinmelerini karşılamak için kolları sıvadı devletimizin kurucuları yoklukları, olumsuz koşulları dert etmeyerek. Bu zor koşullarda yakılıp yıkılanı yapmak, buna koşut olarak da eğitimi ayağa kaldırmak için yoğun bir çalışma var.

Yurdun farklı yerlerinde ilk ve ortaokullar ile liseler açılıdı. Bir yandan kitaplar bastırılıp öğrencilere, evlere, halka dağıtılıyor. Şehit çocuklarının eğitimine öncelik tanınarak onlara sahip çıkıyor devlet. Açılan okullara öğretmen bulmak için olağanüstü bir çaba ve dikkat var. Atatürk’ün yukarıda aktardığımız konuşmasının bir bölümünde okullara atanacak öğretmenlerde bulunması gereken niteliği anlatırken kullandığı “milli hamiyeti denenmiş muallimler” sözü, çok önemli. Ulusal bir davranışla yurdunu, ulusunu ve evini koruma çabası göstermeyenlerin öğretmen olamayacağını söylemekte Büyük Önder. Günümüz için de çok değerli ve önemli bir saptama bu.

“Cephelerde subaylar saflarından boşalan yerlere mektepler, gençliğin yüksek ve aydın unsurlarını vermiştir. (Aynı yapıt, s. 173)” Bu tümceyle bir gerçeği anlatıyor Mustafa Kemal Paşa. Başta Çanakkale ve Sakarya savaşları olmak üzere birçok savaşta lise ve üniversitelerde okuyan gençler cepheye koşmuş, yedek subay olarak olağanüstü yararlılıklar göstermiştir. Birçoğu da geri dönmemiştir. On yıllık savaşlarda ülkemizin yetiştirdiği eğitilmiş, aydın insanlarımız yaşamını yitirmiştir.

“Pratik ve kapsamlı bir maarif için vatan sınırının mühim merkezlerinde asri kütüphaneler, nebatat ve hayvanat bahçeleri, konservatuvarlar, atölyeler, müzeler ve güzel sanatlar sergileri tesisi lazım olduğu gibi bilhassa şimdiki mülkiye teşkilatına nispetle kaza merkezlerine kadar bütün memleketin matbaalarla donatılması icap etmektedir. Bütün bu güzel şeylerin bir an içinde vücuda getirilmesi mümkün olmamakla beraber, mümkün olduğu kadar az zaman zarfında bu neticelerin elde edilmesi ehemmiyetle temenni edilmektedir. (Aynı yapıt, s. 174)” Atatürk. Burada kitaplıkların botanik parklarının, hayvanat bahçelerinin, atölyelerin, müzelerin, güzel sanatlar sergilerinin yurdun dört bir yanında açılmasını istemekte. Bu yolla hem öğrencilerin hem de halkın ileri bir eğitimden geçirilmesinden yanadır.

“Yeni sene zarfında memleketimizde ilk ve orta tahsilin mümkün mertebe ıslahı için Anadolu on beş öğretmen okulu bölgesine ayrılacaktır. Buralarda tam devreli birer sultani [lise-AH] mektebi ile iki yüz talebelik bir erkek ilk öğretmen okulu, bir de kız öğretmen okulu bulunacaktır. Bu mekteplerin eğitim öğretim heyeti yaklaşık altmış kişiye ulaşacaktır. Bu suretle memleketin muhtelif kısımlarında kuvvetli unsurlardan meydana gelen birer irfan merkezi kurulmuş olacaktır. (Aynı yapıt, s. 174)” Burada da anlatıldığı gibi öncelikle on beş bölgede kız ve erkek ilk öğretmen okullarının açılmasına karar veriliyor. Bu yolla yurdumuzda bir eğitim seferberliği başlatıldı. Kız öğretmen okullarının sayısının erkelerden az olmadığını görüyoruz. Böylece Türk kadının eşit koşullarda toplumsal yaşama girmesinin önü açıldı.

“…Mekteplerin tatilinde yirmi beş, otuz merkezde bütün köy imamlarını toplayarak kendilerine üç aylık bir tatbikat dersi vermeyi Maarif Vekaleti bu seneki teşebbüsleri arasına ithal eylemiştir. (Aynı yapıt, s. 174)” Görüldüğü gibi köy imamlarının eğitimi de gündeme alındı. Ne yazık ki o yıllarda birçok imam, dinsel bilgi ve uygulamaları tam olarak bilmiyordu. Bu nedenle onların uygulamalı eğitimine öncelik verildi.

Atatürk, konuşmasında yatılı okulların gerekliliğine vurgu yaptı. Sonrasında bunun yaşama geçirildiğini görüyoruz, Yoksul, yetim, öksüzlerle şehit çocuklarına yatılı okullar aracılığıyla kol kanat gerdi devlet. Yatılı okul sistemi, cumhuriyet eğitiminin temelini oluşturdu. Ne yazık ki Atlantik sürecine girildikten sonra bu sistem, önce yozlaştırıldı, sonrasında da ortadan kaldırıldı. Yoksul çocukların tarikat, cemaat, bölücü örgüt ve suç çetelerinin eline bırakıldı.

“Efendiler! Telif ve tercüme işleri milli hakimiyetin dayanağı ve milli kültürün en mühim yayılma vasıtasıdır. Şu iki maksada ait yayımları bu sene azami bir gayretle genişletmek için darülfünun müderrislerini de bu işe teşvik edecek esaslar hazırlanmıştır. Bir taraftan basılan ve yeniden telifi kararlaştırılan kitapları parasız olarak her tarafa dağıtmak ve halkı okumaya alıştırmak için hükümetçe mesai sarf edilecektir. (Aynı yapıt, s. 175)” Dünya klasiklerinin Türkçeye çevrilip yayımlanması için çalışmalara başlandı. Kitapların halka parasız olarak verilmesi ise halkçı-devletçi uygulamanın bir gereği.

Düşmanın İzmir’den denize dökülmesinin üstünden beş ay geçmemesine karşın Atatürk’ün eğitim konusunu bu denli önemseyip öncelemesi övgüye değer. Savaş sırasında yapılamayanlar konusunda bir özeleştirisi de söz konusu. Her yönüyle halka ve Meclis’e hesap veren bir lider o. Yapılamayan işler için kendince gerekçeler öne sürmüyor, savaşı bahane etmiyor. Günümüz siyasetçilerinin ders alacağı bir konuşmadır bu.

Ülke sorumluluğunu yüreğinde duyumsayan, halkla duygudaş olan bir devlet adamıdır Atatürk. Halk için yola çıkmış liderin halka hesap vermesi kadar doğal olan bir şey var mı?

                                                                            Adil Hacıömeroğlu

                                                                            24 Kasım 2024

                             

3 yorum:

  1. Değerli öğretmenim us’unuza sağlık , bilginize bereket yine bilgilendik sağolnuz.Eğitim heryerde eğitim iyi ki varsınız👏🙏🏻✍️📚💐🇹🇷🇹🇷Cımhuriyet ışığıyla, Atatürk ilkeleriyle bilimin ve akılın olduğu eğitimle varoluruz.🇹🇷🙏🏻 Fulya Kırımoğlu

    YanıtlaSil
  2. ATATÜRK ün EĞİTİME VERDİGİ ÖNEM VE
    MİLLİ OLMANIN GÜVENİYLE ÖĞRETMEN
    YETİŞTİRİLME VE HALKIN KALKINMASI
    ÇOK ÖZ VE VECİZ SEKİLDE ANLATIMİNİZ
    BİZLERE VE GELECEGE IŞIK OLMUŞTUR.
    YÜREĞİMİZE

    YanıtlaSil
  3. Değerli arkadaşım Adil... Nefis bir anlatım... Teşekkürler.... Çevreme de aktarıyorum...

    YanıtlaSil