ANAFARTALAR’DA AVUSTRALYALI BOKSÖR


İngiliz ve Fransızlar, tüm çabalarına karşın Çanakkale’yi geçemediler. Cephede saldırlar durmuştu. Türk ve düşman siperlerinde sessizlik egemendi. Her iki taraf da birbirinden tutsak alma yarışındaydı. Düşman askerlerinin tutsak aldığı askerlerimizi şehit etmeleri askerlerimizi intikam almaya zorluyordu. Kimi Mehmetçiklerimiz de bu nedenle ele geçirdikleri düşmanlardan bazılarını öldürüyorlardı.

Atatürk, düşmanın saldırılarının bitmesinin nedenini merak ediyordu. Düşmanın suskunluğunun bir nedeni olmalıydı. İngiliz hatlarındaki suskunluğunun hayra alamet olmadığını düşünmekteydi. Bu olağanüstü durgunluğun, bir çekilmenin işareti olduğu kanısındaydı. Bu öngörüsünü kanıtlamak zorundaydı.

Mustafa Kemal, askerlerimizin intikam isteğini hafifletmek istiyordu. Ancak asıl öğrenmesi gereken ise düşmanın suskunluğuydu. Bu merakını gidermesine yardımcı olacak ise karşı taraftan bilgi almaktı. Bu, nasıl olurdu? Canlı yakalanacak düşman askerlerinden bilgi alınabilirdi. Bu nedenle bir buyruk yayımladı. Sağ esir, tüfek, makineli tüfek getirene ödül verileceğini buyurdu. Ödüller maddi ve manevi olabilecekti. Ödülün miktarı, getirilen tutsağın konumuna göre değişecekti.

Mustafa Kemal’in buyruğunu telefonla alan 12. Fırka (Tümen) komutanları, bu konuda askerleri bilgilendirdiler. Buyruğu alan Mehmetçikler harekete geçtiler. Bu kişilerden biri de Musa Onbaşı idi. Komutanı, canlı düşman askeri ister de o getirmez mi?

Musa Onbaşı; kısa boylu, zayıf, çelimsiz biriydi. Yanına güçlü kuvvetli iki er alarak keşfe çıktı. Düşman siperlerine yaklaşmaya başladılar. Gece, zifiri karanlıktı ve göz gözü görmüyordu. Gelibolu Yarımadası sessizlik içindeydi. Türk ve düşman siperleri gecenin koynunda soluklarını tutmuş bekliyordu. Gökyüzünde ay ve yıldız yoktu. Musa Onbaşı ve arkadaşları, sürünerek ilerliyorlardı. Çalı çırpının ellerini, yüzlerini çizmesine, giysilerine takılıp yırtmasına aldırış etmiyorlardı. Zaman zaman durup soluklanıyorlardı. Önlerini görmediklerinden düşman siperlerinden kendilerine doğru gelen iki kişilik keşif kolunu fark edemediler bile. Birbirlerine öylesine yaklaştılar ki kafa kafaya tosladılar. Bu sırada Musa, tosladığı düşman askerini boynundan sıkıca yakaladı. Düşman da boş durmuyor, peş peşe yumruklar vuruyordu Onbaşı’ya. Bizim keşif kolundaki Mehmetçiklerimiz, tüfek kullanmadan yakalamak istiyorlar düşman askerlerini. Düşman askerlerinden arkadan geleni kaçıyor gerisin geri.

Musa Onbaşı, gırtlağına sarıldığı düşman askerini bırakmıyor. Çekip götürmeye çalıştığı düşmanın boyu, neredeyse Musa’nın iki katı. Buna aldırış etmeden ve canını dişine takıp onu var gücüyle çekerek Türk siperlerine doğru getirmeye çalışıyordu. Çekip götürdüğü kişi, Avustralyalı bir boksördü. Durmadan yumrukluyordu Musa’nın yüzünü gözünü. Onbaşı’mızın yüzü gözü şişmişti. Ancak bu, kimin umurundaydı. Kartal pençesinin gücüyle yakaladığı avı bir an olsun bırakmıyordu. Pençeleşmiş parmaklarıyla avının gırtlağını sıkıca tutup çekiyordu onu. İki arkadaşına kendisini ayaklarından tutup çekmesini söyledi. Onlar da Musa’nın ayaklarına sıkıca sarılıp çekmeye başladılar siperlere doğru.

Musa Onbaşı, parmaklarını bir an olsun gevşetmez. Gece karanlığında arkadaşlarının yardımıyla iki metre boyundaki Avustralyalı boksörü Türk siperlerine sürükleyerek götürür, kendisi de sürünerek yapar işini. Bir yandan da görünmemek ve düşman ateşinden korunmak için dikkatli olmak zorundaydılar. Anlaşılacağı üzere çok zor koşullarda görevlerini yerine getirdi yürekli, içi yurt sevgisiyle dolu Onbaşı ve arkadaşları.

Musa Onbaşı’nın kahramanlığı kısa sürede işitildi. Mustafa Kemal, bu büyük kahramanın yanına getirilmesini istedi. Musa Onbaşı, yanında tutsak aldığı boksörle karargâha geldiler. Vakit, gece yarısıydı. Uzun boylu Avustralyalının yanında ufacık kalmıştı Onbaşı Musa. Atatürk’ün karşısına geçti tutsak alanla tutsak alınan. Atatürk, gururla ve sevgi dolu bir sesle “Aferin!” deyip sürdürdü sözlerini. “Onbaşı! Bu kocaman adamı nasıl sürükleyebildin?” diye sordu.

Kumandanının sorusu karşısında kızardı Onbaşı. Bakışları, Mustafa Kemal’in içine işledi. Anadolu’nun bu yürekli askeri, alçakgönüllü bir tavırla kumandanının sorusunu yanıtladı.

“Efendim karanlıkta karşı karşıya geldik. Sağ adam istemişsin. Tüfek kullanmadan bir sarmaş dolaş olduk. Ben onun imiğine yapıştım. O, beni boyuna yumrukladı fakat elimden kurtulamadı. Arkadaşlar ayaklarımdan çektiler. Ben de onun boğazından çektim. Siperimize kadar böyle sağ getirdim.” dedi Musa Onbaşı.

Atatürk, tutsağa nereli olduğunu sorar. O, Avustralyalı olduğunu söyler.

Atatürk: “Avustralya neresi, Türkiye neresi? Silahla memleketimize niye geldin? Bizimle ne alıp vereceğin var? Muharebe insani bir şey mi, insanlık için iyi mi?” diye soran boksöre.

Esir boksör, sorular karşısında kızarıp bozarır. “Ben sportmenim. Muharebe de bir spordur. Onun için askere yazıldım.” sözleri dökülür dilinden.   

Atatürk, tutsağın yanıtı üzerine gülerek: “Bizim Musa’nın sporunu nasıl buldun?” diye sorar.

Musa Onbaşı’yı tepesinden gören boksör, askerliğini unutup kasketini çıkararak yanıtladı Atatürk’ü: “Bu Türk askerini saygıyla selamlarım.” der. Sürekli yumruklamasına karşın elinden kurtulamadığını söyler. Musa’nın bileğinin gücüne hayran olduğunu belirtir.

Kahraman Musa’nın rütbesi, kumandanınca çavuşluğa yükseltildi. Avustralyalı boksörün ifadesi istihbaratçılarımızca alındı. Yılgınlığa kapılan tutsak, iki düşman tümeninin Selanik’e gönderildiğini söyledi. Düşman, çaktırmadan geri çekiliyordu. Düşman askerini sağ olarak ele geçirmek demek, düşman hakkında bilgi almak demek.

Mustafa Kemal’in öngörüleri, yine doğrulandı Musa Onbaşı sayesinde. Türk tarihi, büyük kahramanların öngörüleri, yüreklilikleri, özverileriyle yazıldı. Bundan sonra da tarihimizi, Atatürk’ün yolundan gidecek olan yeni kahramanlar yazacak. Bunun dışında bir şey düşünülebilir mi?

Not: Bu yazıda “Atatürk’ün Yaveri Cevat Abbas Gürer Cepheden Meclise Büyük Önder ile 24 Yıl, Derleyen: Turgut Gürer, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları” kitabından yararlanılmıştır.

                                                                  Adil Hacıömeroğlu

                                                                  29 Kasım 2024

 

 


3 yorum:

  1. M.K.ATATURK ün askerleri şimdi cezalandırılıyor neyazikki

    YanıtlaSil
  2. Çok güzeldi her şey

    YanıtlaSil
  3. Eski ordumuzda seyit onbaşı gibiler çok vardı ruhları şaad olsun.

    YanıtlaSil