CUMHURİYET ŞEHİDİ KUBİLAY


Mustafa Fehmi Kubilay, Giritli bir ailenin çocuğu olarak 15 Kasım 1906’da Kozan’da doğdu. 1926’da Bursa Muallim Mektebi’ni bitirdi. 1928’de görev yaptığı Aydın Gazipaşa Mektebi’nde tanıştığı öğretmen Fatma Vedide Hanım’la evlendi. Bu evlilikten 10 Mayıs 1929’da oğlu Vedat Aktuğ doğdu.

Kubilay, askerlik görevini tamamlamak için Menemen’deki 43. Piyade Alayı’na yedek subay olarak atanır. 23 Aralık 1930 günü Derviş Mehmet adındaki bir yobaz ve işbirlikçi, altı arkadaşıyla başlarında külah, sırtlarında cübbeyle bir camiye girerlar. Oradan üzerinde “İnna fetahna leke fethan mübina (Şüphesiz biz, sana apaçık bir fetih verdik.)” ayetinin yazılı olduğu bir bayrak aldılar. Cami önünde bulunanların kendilerine katılmalarını istediler. Derviş Mehmet, halka: “Ey Müslümanlar! Ne duruyorsunuz; Halife Abdülmecid hududa geldi, sancak-ı şerif çıktı, gelin altına toplanalım, şeriat isteyelim.” diye bağırır. Tekbirler getirerek ilçe merkezinde dolaşırlar. Bu dolaşma, yeni kurulan Cumhuriyet’e karşı bir isyana dönüşür. Ellerindeki bayrağı, hükümet meydanına dikerler.

Jandarma komutanı, ihanet dolu yobaz kalkışmayı bastırmada kararsızlık gösterir. İş çığırından çıkınca 43. Piyade Alayı’ndan yardım istenir. Kalkışmayı bastırmak için Kubilay komutasında bir birlik görevlendirilir. Ne yazık ki silahlarında gerçek mermi yoktur.  Kubilay, isyancılara önce öğüt vererek kalabalığı dağıtmak ister. İsyancılar, onun öğüdüne kurşunla yanıt verirler. Onların ateşine karşılık verir Kubilay askerleri kurusıkıyla. İsyancılara bir şey olmaz. Bunu fırsata çevirir Derviş Mehmet. Kendisine kutsallık vererek “Bana kurşun işlemiyor.” diye bağırır. Bu durum, isyancıları daha da yüreklendirir.  Kurşunlardan biri, Kubilay’a denk gelir. Yaralanıp yer düşer. Gözü dönmüş isyancılardan Manisalı Mehmet Emin, yere düşen Kubilay’ın üstüne abanır. Elindeki kör bıçakla Asteğmen Öğretmen’in kafasını keser. Kubilay’ın kesilen başını bayrak direğine takar Mehmet Emin. Bu sırada mahalle bekçileri Hasan ve Şevki de şehit edilir.

Jandarmanın yetişmesiyle isyan bastırılır. Çatışma sırasında Derviş Mehmet vurulup öldürülür. İsyancılardan ikisi yaralanır. Derviş Mehmet, Millî Mücadele sırasında Yunanlılarla işbirliği yapmıştı. Kurtuluştan sonra Cumhuriyet ve devrimlere karşı propaganda yürüttü. Bu kalkışmanın başında İstanbul-Erenköy’de yaşayan 90 yaşındaki Nakşibendi Şeyhi Hacı Mehmet Esat Efendi (Erbili) ile oğlu vardı. Manisa’daki askeri hastanenin imamlığından emekli olmuş Laz İbrahim Efendi de Şeyh Esad’ın halifesi olarak aylardan beri bölgede kışkırtmalarda bulunmuştu. Halkı kışkırtmak için on gün boyunca köyleri dolaştılar. Bu kişilerin Cumhuriyet’i yıkma amaçları kanıtlandı.

Atatürk, Kubilay’ın şehit edildiği haberini yurt gezisinde bulunduğu Edirne’de aldı. Hemen İstanbul’a hareket etti. Dolmabahçe Sarayı’nda onun başkanlığında TBMM Başkanı Kazı Özalp, Başbakan İsmet İnönü, Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak, İçişleri Bakanı Şükrü Kaya ve Ordu Müfettişi Orgeneral Fahrettin Altay’la konuyu görüştüler.

Başbakan İnönü, zaman geçirmeden Ankara’ya giderek bakanlar kurulunu topladı. Sıkıyönetim ilan edildi. Komutanlığına da Altay Paşa getirildi. Suçlular, mahkemeye çıkarıldılar. Daha önce 31 Mart gerici ayaklanmasına da katlan Şeyh Esat, yaşlı olduğu için asılmadı. Bir yıl sonra eceliyle öldü. Yargılanırken Cumhuriyet’e karşı sözler söyledi. AKP’li Menemen Belediye Başkanı Aydın Pehlivan, Kurtuluş Savaşı sırasında Yunanlılarla işbirliği yapan, Cumhuriyet’e meydan okuyan bir hainin mezarına gidip dua okumak, bu ihanete katılmaktan başka bir şey değil.  

Şeyh Esat’ın oğlu Mehmet Ali ve Laz İbrahim ile toplam 37 sanık hakkında idam cezası verildi. Sanıklardan biri öldüğünden idam edilmedi. Sanıklardan altısının yaşı küçük olduğu için cezaları ağır hapse çevrildi. TBMM, idama mahkûm olan iki kişinin cezasını iki yıla indirdi. 28 suçlu, 3 Şubat 1931 gecesi Menemen’de idam edildi. Kubilay’ın başını kesen Mehmet Emin ise suçu işlediği yerde kurulan darağacına çekildi.

Kubilay’ın başının kesilmesi sırasında ses çıkarmayıp onları destekleyen sözler söyleyen, alkışlayan Menemenlilere Atatürk çok kızdı. Bu durumun kabul edilemez olduğunu dile getirdi. (Yararlanılan Kaynak: Atatürk’ten Hatıralar, Hasan Rıza Soyak)

Atatürk, 27 Aralık 2024’teGenelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’a “Kubilay’ın Menemen’de Şehit Edilmesi Dolayısıyla Ordu’ya” başlıklı bir mektup gönderdi. Bu mektup, tarihsel açıdan çok önemli.

“Menemen’de son zamanda vukua gelen irtica teşebbüsü esnasında Zabit Vekili [Asteğmen-AH] Kubilay Bey’in vazife yaparken uğradığı akıbetten Cumhuriyet ordusunu taziyet ederim.

Kubilay Bey’in şehadetinde mürtecilerin gösterdiği vahşet karşısında Menemen’deki ahaliden bazılarının alkışla tasvipkâr bulunmaları, bütün Cumhuriyetçi ve vatanperverler için utanılacak bir hadisedir. Vatanı müdafaa için yetiştirilen, dahili her politika ve anlaşmazlığın haricinde ve üstünde muhterem bir vaziyette bulunan Türk subayının mürteciler karşısındaki yüksek vazifesi vatandaşlar tarafından yalnız hürmetle karşılandığına şüphe yoktur. Menemen’de ahaliden bazılarının hataları bütün milleti elemlendirmiştir.

İstilanın acılığını tatmış bir muhitte genç ve kahraman Zabit Vekili’nin uğradığı tecavüzü milletin bizzat Cumhuriyet’e karşı bir suikast kabul ettiği ve tecavüzcüler ile teşvikçileri ona göre takip edeceği muhakkaktır.

Hepimizin dikkatimiz bu meseledeki vazifelerimizin icaplarını hassasiyetle ve hakkıyla yerine getirmeye yöneliktir.

Büyük Ordu’nun kahraman genç subayı ve Cumhuriyet’in mefkûreci [ülkücü-AH] muallim heyetinin kıymetli uzvu Kubilay Bey temiz kanı ile Cumhuriyet’in hayatiyetini tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır. (Atatürk’ün Bütün Eserleri, Cilt: 24, Birinci Basım: Kasım 2008, s. 391)”

Kubilay, canilerce şehit edildiğinde 24 yaşındaydı, oğlu ise iki buçuk. Bu sırada annesi Zeynep Hanım yaşıyordu. Bir annenin en zor dayanacağı şeydir evladını toprağa vermek. “Bir anne, evladı öldüğünde o da onunla ölür.” derler. Kubilay’ın, Cumhuriyet’e, devrimlere bağlı bir öğretmenin ve askerin toprağa düşmesi ulusumuzun yüreğinde derin acılar bıraktı.

Evet, Atatürk’ün dediği gibi: “Kubilay Bey temiz kanı  ile Cumhuriyet’in hayatiyetini tazelemiş ve kuvvetlendirmiştir.” Cumhuriyet’imizi ayakta tutan şehitlerimizin kanlarıdır. Şehidimizi, katledilişinin 94.yılında saygıyla anıyorum.

                                                                  Adil Hacıömeroğlu

23 Aralık 2024

2 yorum:

  1. Cumhuriyet ve Vatan şehidi KUBİLAY’ ın ruhu şad ,mekanı cennet olsun…🤲🏻🇹🇷🇹🇷💐Nur içinde uyusun.Saygıyla anıyorum.Yüreğinize sağlık…🙏🏻Ulu Önder Atatürk’ün ülküsü ve devrimleriyle izinde olan koca yürekli Mustafa Kemal’ in askerlerine selam olsun.Saygılarımla..Yaşasın Cumhuriyet ..🇹🇷👏Fulya Kırımoğlu

    YanıtlaSil
  2. Pırıl pırıl, vatansever, gencecik bir subayı kafasını keserek şehit eden arap artıklarını ve sahip oldukları karanlık zihniyeti hala içimizden temizleyemediğimiz için hepimizin bir gönül borcu var Kubilay'a.Gencecik bir insanı hiç acımadan boğazına kör bıçağı dayayıp kestikleri yerdir menemen. Bu zihniyetin ne kadar tehlikeli olduğunun en büyük kanıtı budur. Dİn adı altında gelişmemiş bir çok toplumu galeyana getirme imkanınız vardır ve bunun önünde hiçbir şey duramaz. bu zihniyet öyle bir öfke taşır ki, kendi çıkarlarına ters gelen her şeye öylesine düşman olurlar ve içlerinde öylesine bir nefret vardır ki ben "din" olgusundan her zaman için korkarımBiir insanı bu şekilde öldürmek için canını bu şekilde almak için insanın nasıl bir duygu durumunda olduğunu hiçbir zaman anlamak istemem. bu ülke bu yolda çok savaş verdi, cehaleti yenmek için çok uğraştı ama sonucunda geldiğimiz nokta hiçbir şeye değmedi. bu ülke uğruna canlarını feda eden insanlar boşuna öldü, bu ülkenin yarısından çoğu o insanlar sayesinde bu ülkede nefes alıyor ama gene aynı kesim böyle bir şey olsa hepimizin başını aynı şekilde keserdi...Adil Hocam kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil