Suriye’de
Beşar Esat’ı devirmek için 2011’de muhalif denen gruplar ayaklandı. Esat’ı
devirmek ve ayaklanmaya destek olmak için önceden dünyanın dört yanından, farklı
görüşlerden, farklı uluslardan yüzlerce terörist getirildi ülkeye. Ayrıca Esat
yönteminden memnun olmayan muhalifler de ayaklandı. Bu muhaliflerin arasında daha
önce Hafız Esat ve Beşar Esat döneminde bürokraside üst düzeyde çalışmış, hükümetlerde
görev almış kişiler de vardı.
Farklı
örgütlerin, değişik savaşma biçimlerine tanık olduk. En çok da IŞİD’in kafa
kesme görüntüleri ilgi çekip nefret uyandırdı. Bu görüntülere, dünyanın dört
bir yanından çok sert tepkiler geldi. ABD Başkanı Trump, bu örgütü Obama’nın kurdurduğunu
itiraf etti. Dünyanın nefretini gören ABD, IŞİD’le savaşmayı kendine iş edindi.
Böylece Suriye ve Irak’ta kalmanın olanağını yarattı kendine.
Irak
ve Suriye’ye yerleşen terör örgütlerinin ad değiştirmesi ve bölünüp yeni örgütler
doğurmalarına sıkça rastlıyoruz. HTŞ de böyle bir örgüt. Bu örgütün lideri Ahmet
Hüseyin eş Şara, önce Irak’ta bulunan El Kaide üyesiydi. Burada ABD tarafından
yakalanarak tutsak edildi. Beş yıl tutukevinde kaldı. Sonrasında salıverildi
Amerika tarafından. Serbest kalınca Suriye’ye geçti. Burada El Nusra Cephesi’nin
lideri oldu. Bu örgüt, başta Türkiye ve ABD olmak üzere birçok ülkece terör
örgütü olarak görülmekte. Böyle olunca da eş Şara da terörist olarak tanımlanmakta.
2011’de
başlayan ayaklanmayı Suriye yönetimi; Rusya, İran ve Hizbullah’ın desteğiyle
bastırdı. Bu arada Türkiye, Rusya ve İran’ın yaptığı Astana anlaşması Suriye’nin
toprak bütünlüğünün sağlanması için çok önemliydi. Astana üçlüsü birçok kez bir
araya geldi. Bu görüşmelerde terör örgütlerinin Suriye’den çıkarılması kararlaştırıldı.
HTŞ’yi oluşturan terör örgütleri İdlip’e yerleşti. Ne yazık ki Türkiye, IŞİD ve
PKK hedeflerini yok ederken terör örgütü saydığı HTŞ’ye göz yumdu. Bu örgütün
İdlip’te kök salıp güçlenmesine yardım etmiş oldu böylece.
AKP
Hükümetinin Suriye’de asıl desteklediği örgüt, Suriye Milli Ordusu (SMO). Baştan
beri eğitip donattığı bir örgüt bu. HTŞ, Halep’e girdiğinde yanında SMO yoktu.
Sonrasında da SMO’yu göremedik. Şu anda da Şam’da yoklar. Demek ki Türkiye’nin destekledikleri,
Suriye’nin geleceğinde söz sahibi ve belirleyici değil.
İdlip’in
neredeyse üç yanında Türkiye’nin kontrolü var. Batısında ise Esat yönetiminde olan
Lazkiye bölgesi bulunmakta. Böyle bir durumda Türkiye’nin yardımı ya da göz
yumması olmadan HTŞ’nin silahlanıp güçlenmesi olanaksız. HTŞ liderinin Şam’da
İbrahim Kalın ve Hakan Fidan’la görüşmesinin televizyon görüntülerine
bakıldığında daha önce tanıştıkları kolayca anlaşılmakta. Demek ki MİT’te halef
ve selef olan Fidan ile Kalın’ın eş Şara ile görüşmeleri olağan görülebilir.
HTŞ’nin
silah donanımına bakıldığında ABD ve İngiltere etkisi öne çıkmakta. Demek ki bu
iki emperyalist güç, baştan beri HTŞ’nin kontrolünü ellerinde tutmakta. Eş Şara,
bu güçlerce eğitildi, köktenci söylemleri törpülendi. En önemlisi de İsrail’e
karşı söylemlerinin olmaması sağlandı. Düşmanlık oklarının İran ve Hizbullah’ı
göstermesi, bu örgütün amacını ve kimlerle yan yana olduğunu açıklamaya yeter. AKP
Hükümeti, ABD ve İngiltere’nin yanında yer almıştı. Hakan Fidan’ın dediği gibi “Tarihin
doğru tarafında(!)” yer almıştı hükümetimiz.
ABD
ve İngiltere’nin olduğu yerde İsrail’in olmaması düşünülebilir mi?
Adil
Hacıömeroğlu
26
Aralık 2024
Suriye’deki iç savaşın perde arkasını ve bölgesel güçlerin rolünü açıklayıcı anlatımınız içinsağolunuz. .HTŞ’nin oluşum süreci, destekçileri ve bölgedeki etkileri, konunun karmaşıklığını net bir biçimde ortaya koymuş.Özellikle HTŞ’nin ABD, İngiltere ve İsrail bağlantılarıyla ilgili yaptığınız değerlendirmeler önemli …Türkiye’nin bölgedeki politikalarına yönelik eleştirileriniz ve geleceğe dair uyarılarınız da akılcı ve etkileyici... Bilgilendirici ve anlaşılır anlatımınıza teşekkürler👏👏🇹🇷🇹🇷Beyninize, yüreğinize sağlık, 💚kapsamlı ve bilgilendirici yazı için Var olunuz.🙏🏻Saygılarımla Fulya Kırımoğlu👩
YanıtlaSil