Dün
sabah bir video paylaşıldı görsel medyada. İzledim görüntüleri içim ürpererek,
kanım donarak. Video, yapay zekâyla yapılmış bir Trump yapıtı. Görüntülerde üç sözde
kahraman var: Trump, Netanyahu ve Elon Musk… Bu üç kahramanın ortak özelliği
para tanrısına tapınarak insan kanı içip insan etiyle beslenmeleri.
Video,
bugünkü yanmış yıkılmış Gazze ile başlıyor. Sokaktaki yıkıntılar arasından
bombalardan, mermilerden kaçışan çocuklar, kadınlar var. Sokağın ortasında
çaresizce yere oturan bir çocuğun başını okşayan, güya ona şefkat gösteren işgalci
askerler görülmekte. Ardından dansöz giysileriyle oynayan kadın ve erkek Filistinliler
ilgi çekmekte. İşgale karşı ölümüne savaşıp kendi topraklarını savunan Filistin
halkını dansöz gibi oynatmak hem aktöresizlik hem de utanç değil mi? Yaşamının
hiçbir döneminde insan olamayanlar, insanlığın direnişini anlaması zaten
beklenemez.
Yeni
Gazze’nin orta yerinde, altın renginde devasa bir Trump yontusu yer almakta her
şeye egemenmiş gibi görünen. Peşi sıra yol boyunca dizilmiş, altın renginde Trump
yontuları oturmuş durumda. Bu, normal bir oturuş değil; Gazze’ye çökmenin, el
koymanın gösterisi. Bir egemenlik düşünü, dünyaya duyurma, kabul ettirme görüntüsü.
Yontuları izlerken yaldızlı ışıltısıyla Trump Gaza yazısı beliriyor bir
gökdelen otelin önünde. Sonrasında gökten para yağarken ikinci kahraman(!) Elon
Musk görünüyor Gazze sokaklarında sağa sola bakınırken. Oturuyor yemek masasına
karnını doyurmaya başlıyor. Çatal, bıçak yok; eliyle girişiyor yemeğe. İnsan
kanı ve etiyle beslenen insanlık düşmanlarının uygarca yemek yemesi beklenir
mi?
Musk’ın
mide bulandırıcı yemek sahnesinden sonra üçüncü kahraman(!) Gazze Kasabı
Netanyahu, Trump’la yan yana uzanıp güneşlenmekte ellerinde içecekleriyle.
Sonrasında Trump’ın mikrofon başında konuştuğu görüntü çıkıyor karşımıza. En
sonunda da Filistinlilerin yıkıntılar arasındaki topluca göçü gösterilmekte.
Çürüyüp
kokuşan emperyalizm ve kapitalizmin efendilerinin tanrısı para. Parayı kazanmak
için de hiçbir insanlık kuralını tanımamaktalar. İnsanlığın binlerce yılda oluşturduğu
insanlık erdemleri, toplumsal aktöre hiçe sayılıyor onlar tarafından.
İnsanlığın yüzyıllardır inandığı kutsal değerlerin onlar için bir önemi yok! Ne
yazık ki emperyalist efendiler, parayı insan yaşamından üstün tutmakta. Üç
kuruş için binlerce insanın yaşamına son vermek, yaşam alanlarını yakıp yıkmak,
doğayı yok etmek onlar için çok olağan bir iş. Çünkü onların beyinlerinde
paradan başka bir düş, gözlerinde dolardan başka görüntü yok!
Trump’ın
yapay zekâya yaptırdığı video, bir insanlık ayıbı. İnsanlığını, paraya değişen
zavallılığın dışa vurumu. Bu video yayımlandığı gün, Gazze de altı çocuk sokakta
uyumak zorunda kaldıkları için soğuktan donarak öldüler. Paraya tapınma dinine
inanan Trump, Netanyahu ve Musk’ın bu çocukların acısını duyumsadıklarını hiç
sanmıyorum. Paraya tapınan insanların en büyük özellikleri duygudaş olmamaları.
Çünkü duygudaşlık, insana özgü bir özellik...
Trump,
Hitler’in kötü bir kopyası… Ayrıca çürüyerek kokuşmuş emperyalist sistemin
temsilcisi. Sözcük dağarcığı elliyi geçmeyen biri... En çok “Aptal, harika,
para, iyi iş çıkarmak…” sözlerini kullanmakta kurduğu iki tümceden birinde. Bir
kişi, yaşamı boyunca yalnızca parayı düşünüp ona odaklanırsa duygudaşlığı da
bilgisi de insanlık ülküsü de gelişmez. Bu tür kişilerin “insan” diye bir
gündemleri, düşünceleri yok! İnsana özgü her şeye yabancıdırlar. Çünkü onlar
insan ve tüm varlıkları para olarak görmekteler. Eğer içlerinde zerre kadar
insanlık kırıntısı olsaydı Gazze ve Batı Şeria’da yapılan insan kıyımını duygusuzca
izlerler miydi?
Atatürk,
13 Eylül 1920 günü TBMM’ye Halkçılık programını sunuyor. Programda vurgulanan
bazı bölümleri anımsamanın, herkese anımsatmanın zamanıdır.
“2.
Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti hayat ve bağımsızlığını kurtarmayı yegâne
ve mukaddes gaye bildiği halkı emperyalizm ve kapitalizm tahakküm ve zulmünden
kurtararak irade ve hakimiyetin hakiki sahibi kılmakla gayesine ulaşacağı
inancındadır.
3.
Türkiye Büyük Meclisi hükümeti, milletin hayat ve bağımsızlığına suikast eden
emperyalist ve kapitalist düşmanların tecavüzlerine karşı müdafaa ve harici
düşmanlarla işbirliği yapıp milleti aldatmaya ve ifsada (fesada uğratma,
karışıklık çıkarma-AH) çalışan dahili hainlerin tedibi (cezalandırma, haddini
bildirme-AH) için orduyu sağlamlaştırmayı ve onu milli bağımsızlığın dayanağı
bilmeyi borç sayar. (Atatürk’ün Bütün Eserleri, Cilt: 9, Kaynak Yayınları, Birinci
Basım: Ekim 2002, s. 323-324)” Görüldüğü gibi ülkemizin kurucusu Atatürk
Kurtuluş Savaşı öncesi Türkiye’nin asıl düşmanının emperyalizm ve kapitalizm
olduğunu açıklamakta. Günümüzde de durum değişmemiştir. Türk ulusunun da başka
ulusların da emperyalist saldırganlığa karşı durması bir insanlık görevi olarak
karşımızda durmakta.
Trump
Gaza’ya karşı gaza yapmak tüm insanlığın insanlık görevi değil mi?
Adil
Hacıömeroğlu
27
Şubat 2025