Basında son zamanlarda nedense dile özen gittikçe
azalmakta. Çalakalem yazmak, anlatım bozukluklarını sıkça yapmak, noktalama
işaretlerini kullanmamak, kısıtlı sözcük dağarcığıyla yazmak yaygınlaşmakta.
Gazetelere şöyle bir baktığımızda Türkçe kurallarına uygun yazan köşe yazarı ya
da yazıcısı çok az.
Sosyal medyada kendini eleştirenlerin dil
yanlışlarını söyleyerek Türkçe dersi vermeye çalışan köşe yazıcılarından Ahmet
Hakan’ın, 9 Nisan 2013 tarihli Hürriyet’teki yazısına, şöyle bir bakalım.
“Koca
İstanbul’da ‘Ben bu sinemaya dedemle gitmiştim’ denilecek bir tane sinema
salonu bile yokken, ‘Ben bu sinemaya babamla gitmiştim’ denilebilecek kalan tek
sinema salonunu da yıkıyorlar.” Uzun bir tümceden oluşan bu paragrafta
yazıcının kullandığı “denilecek, denilebilecek” sözcükleri hatalıdır. Bir
eylem, yalnız bir tane edilgenlik eki alır. Eyleme iki tane edilgenlik eki
getirmek yanlıştır. “- ( )n, - il” ekleri etken eylemleri edilgen yapar. Bu
nedenle dil kurallarına aykırı olan “denilecek, denilebilecek” sözcükleri, “denecek, denebilecek” biçiminde
kullanılmalıydı. Yazının bütünü göz önüne alındığında benzer yanlışların çokça
yapıldığı görülür.
“…kalan
tek sinema salonunu da yıkıyorlar.” Burada “kalan” sözcüğü, gereksizdir; çünkü
“tek” sözcüğü “kalan”ın da anlamını karşılamakta. Zaten tümcedeki “da” bağlacı,
“diğer salonları yıktıkları gibi” anlamını vermekte.
Aynı
tümcede “yokken” sözcüğünden sonra virgül konmuş. Ulaçlardan sonra virgül konmaz.
Çünkü ulaçlar bağlama görevi yaptığından virgül (,) kullanımı gereksizdir.
Sayın
Hakan, tırnak içinde yazdığı tümcelerin sonuna anlama uygun noktalama imi
koymamakta. Bu yazıda tırnak içinde gösterdiği tümcelerin sonuna nokta
koymalıydı.
“Aydınların,
sanatçıların, şehir tarihçilerinin, ‘Emek Sineması’nı yok etmeyin, onu yok
ederseniz, tarihi yok edersiniz, geleneği yok edersiniz, kültürü yok edersiniz”
diye aylardır itiraz etmelerine rağmen…” Bu tümcede beş tane “yok et-” eylemi
kullanılmış. İlkokul ödevlerinde bile rastlanmayacak dil yanlışı. Aynı sözcüğün
art arda kullanılması ses kakışmasına neden olduğundan kulağa hoş gelmediği
gibi, okuma zevkini de öldürüyor. Oysa tümceyi “Emek Sineması’nı yıkarsanız
tarihi, geleneği, kültürü yok edersiniz.” biçiminde yazsaydı doğru olacaktı
anlatımı.
Son
yıllarda köşe yazıcılarının edindiği alışkanlıklardan biri gereksiz eksiltili
tümce kullanmak. Kendilerince üç nokta ile bitirdikleri kesik tümcelerle okuru
düşünmeye sevk edecekler. Zorlama bir durum bu. Yazıların bütününe bakıldığında
üç noktadan başka bir yok sanki.
Köşe
yazıcılarının bir başka saplantısı da neredeyse her tümceden bir paragraf yapma
alışkanlığı. Tümceler tek başına anlamsız, kuru sözcük yığınları durumuna
getiriliyor böylece.
Dil
doğru kullanılmadığında düşünce ve duygular doğru olarak anlatılamaz.
“Yazarım!” (?) ortaya çıkanların öncelikle anadillerini doğru kullanmaları
gerek. Sözcük dağarcığı, sıradan insanlarınkinden fazla olmayan kişilerin dile,
kültüre, düşünce yaşamına, toplumsal gelişmeye bir katkısı olabilir mi?
Dil
olmadan düşünce olmaz. Düşünce olmadığında da sözcükler kuru karalamalar
durumuna gelir. Bu tür bir yazım anlayışı toplumun kültürel gelişimini terse
döndürür.
Adil
HACIÖMEROĞLU
11
Nisan 2013
Değerli Adil Bey ,
YanıtlaSilHerşeyin sıradanlaştığı vakitte yazınız bende sevinç üretti .
Dil konusunu işlemenizi özellikle beyendim. Yıllar yılı "kanayan yara" deyimi kullanılmaktadır. Yara zaten kanadığı için yaradır. Kanamıyorsa çıban olur. Ama kimsecikler bunun gibi dil yapılanmasına özen göstermiyor yada gösteremiyor.
Blog'unuzu sürekli okuyacağım.
Sizde benimkini okuyup lutfen kıyasıya eleştiriniz. Buna çok muhtacım. Saygı ile.
Okumakta yarar var Leyla Hanım. Bu arada, "her şey" ve "ya da"ları da ayrı yazmakta yarar var.
YanıtlaSilSaygın Öğretmenim.
YanıtlaSilTürkçenin varsıllığı, iyemi (güzellik) okullarda öğretilmez oldu. Oysa güzel dilimiz yalnızca bir ders gibi değil, bir sanat dalıymışcasına öğretilmelidir. Bir ulusun dili, ulusal bayrağı gibidir; düşürmeye gelmez!
Konuşurken, yazarken yaptığımız acınası yanlışları düzelteceğimiz, her sözün en güzelinin Türkçemizde bulunduğunun bilincine varacağımız, Türkçe düşünerek, Türkçe yazacağımız günlerin -gecikmeden- gelmesini dilerim.
Bu nedenceyle (vesile), bu konudaki çabalarınıza bir kez daha gönlüm dolusu "sağ olun" diyorum!
Öz Türkçe tutkunu okurunuz Tarık Konal.
Saygın Öğretmenim
YanıtlaSilBir ulusun dili, o ulusun bayrağı gibidir; düşürmeye gelmez!
Yazarken, konuşurken yaptığımız kimi acınası yanlışlardan arınacağımız, her sözün en güzelinin Türkçemizde var olduğunun bilincine varacağımız, Türkçe düşünüp Türkçe yazacağımız günlerin gelmesini dilerim.
Bu nedenceyle (vesile), güzel dilimiz Türkçemize gösterdiğiniz özene bir kez daha gönlüm dolusu "sağ olun" diyorum.
Öz Türkçe tutkunu okurunuz Tarık Konal
Tarık bey dilin önemi konusundaki düşüncelerinizin çoğuna aynen katılıyorum. Ancak yetmişli yıllarda yaşadığımız dil depremini hatırlatan kelimeler kullandığınızı gördüm. Türkçemizi saflaştıracağız diye tamamen anlaşılmaz hale getirmenin bir anlamı olmadığını, hatta çok da zararlı olduğunu gördük. O yıllarda sayın Süleyman DEMİREL Azarbeycana gitmişti ve orda şu soruyla karşılaşmıştı. Biz sizin dediğnizi çok net anlıyoruzda Erzurum radyosunun dediğni niye anlamıyoruz. Adil hocam bu akşam bütün yazılarınızı okudum ancak tarih sırasına göre okuduğumdan bu yazıyı en sonunda okudum. Sanki içimden geçeni okurcasına tabiri caiz ise hislerime tercümn oldunuz. Özleştirme, saflaştırma, arı dil, yeni kelime türetme, teknoloji dili ... gibi konulardan sizce önemli olanına yönelik yazılarınızı bekliyoruz. Kalemine sağlık.
YanıtlaSilErtan KAMBUROĞLU
Anlatımda dilin yetkinliği , doğru kullanımı düşünceyi daha net ve sağlam aktarır. Bunu iyi bilen Atatürk , dil devrimini gerçekleştirdiği gibi , TÜRK DİL KURUMUNU da kurmuştur ( Ne yazık ki 12 Eylül darbesi TDK ' ye de kıymıştır ) Dili savruk kullanmanın sakıncaları da bu yazıda yer almakta..Teşekkürler!
YanıtlaSilÖZGEN KARA
Sizin gibi dile önem veren kişilerin olması bana da o konudaki savaşımımda güç veriyor.
YanıtlaSilŞaziye Çakıroğlu
Türkçe kullanım hatalarını işlemekte fayda var diye düşünüyorum. Türkçe güzelleşince fikirler de inceliyor.
YanıtlaSilDilimizi öğrendikçe bizleri birbirimize bağlayan değerleri de öğreniyorduk.Toprağımızı , bayrağımızı ,inancımızı çaldırmayalım derken dilimizi kaybediyoruz.Dil olmazsa amaçsız,fikir üretmeden , gelişmeden , çoğalmadan habersizsin ..Ne çok şey borçluyuz;harf öğretene, okumayı öğretenlere dilimize, tarihimize katkı sağlayan hocalarımıza minnetterız.“Milli bilincin kalabilmesi ve uyanık bulunması için dil ve tarih uğrunda çalışmaya mecburuz.”sözüyle
YanıtlaSilGazi Mustafa Kemal Atatürk bizleri düşünüp, konuşturmaya üretmeye yönlendirmiştir.Adil hocam Esen kalınız.👏✍️🇹🇷🙏🏻👩Fulya Kırımoğlu