Onu ilk kez Cumhuriyet’in spor sayfasında tanıdım.
Tuttuğu takımı yazdığı köşede savunan ilk köşe yazıcısıydı. Böylece de önemli
bir taraftar-okur kümesini arkasına almıştı. Özal döneminin “imaj”
cilalanmaları içinde yıldızı parladı, yeni ve büyük bir gazetenin önemli
kalemşoru oldu. Yazılarından çok, yaptıkları ve kimi zaman da genç sevgilileri
konuşuldu.
1980
sonrasının tatlı su balıklarından biri oldu. Siyasetin doruklarıyla iyi
geçinmeyi ilke bildi. Okurlarına şirin görünmek adına iktidarda bulananları
eleştirir gibi yapar. Ancak siyasetçiler, nedense kamuoyu oluşturmak için proje
fısıldamak gerektiğinde bu “deneyimli ağabeyi” bulurlar. Yazılarındaki düşünsel
derinliği, içeriği değerlendirmeyeceğiz burada. Yıllardır gazetelerde köşe
tutan yazıcının Türkçeyi nasıl kullandığına bakacağız bu yazımızda.
Hıncal
Uluç, 14 Nisan 2013 tarihli Sabah’ta yayımlanan “Akil adamlardan beklenen ne?”
başlıklı yazısına şöyle bir bakalım. Yazıda ilk göze çarpan başlıktaki
sözcüklerin küçük harflerle yazılması. Başlıklar özel ad değeri taşıdığından
her sözcük büyük harfle başlamalı. Son yıllarda birçok köşe yazıcısı aynı
yanlışı yapmakta ne yazık ki.
Uluç
tümcelerin birçoğunun sonuna yan yana iki nokta koymakta. Oysa Türkçede böyle bir
noktalama imi yok. Kendine özgü bir buluş sanırım. İmaj yaratma kaygısından
olsa gerek. Bazı köşe yazıcıları da iki nokta yan yanayı kullanmakta. Yani
yanlış yaygınlaşmakta.
“Tabi
bir de, çaktırmadan ‘O var da, ben neden yok’ havası..” İnsan ilk bakışta
soruyor kendine: “Bu tümcenin neresi doğru?” diye. “O var da, ben neden yok”
tümcesinde iki özne var. Birinci özne “o” üçüncü tekil kişi ve yüklemiyle
uyumlu. İkinci özne “ben” birinci tekil kişi, ancak yüklem olan “yok” sözcüğü
üçüncü tekil. Özne yüklem uygunluğu yok bu tümcede. Bu tür tümceleri Türkçeyi
öğrenmekte olan yabancılar kullansa anlayış gösterilir. “Ben geldi.”, “Ben
çalıştı.” der Türkçeyi çat pat konuşan yabancılar. İşte yılların köşe yazıcısı
Uluç da öyle yazıyor.
Uluç,
“de, da” bağlaçlarından sonra gereksiz virgül kullanmış. Zaten bu bağlaçlar,
virgülün yapacağı bağlama görevini yapmakta. Tümceyi iki nokta yan yana ile bitirmiş
yazıcı, nedendir acaba?
“Bir
gurup var ki, asıl kalabalık onlardır, ülkemizde yüzde 90’lara varır hatta
oranları..” Aynı yazının bir başka tümcesi. “Grup” sözcüğüyle “gurup”
karıştırıyor yılların yazıcısı. “Grup”, “küme” demek. “Gurup”sa “Ay, güneş, yıldız
vb. gök cisimlerinin ufkun altına inmesi. (Türkçe Sözlük, TDK Yayınları)”
anlamında. Küçük bir yanlışlık olarak görülen bu yazımın, anlamı nasıl değiştirdiği
görülmekte. Bu hata, yazıda bir kez olsaydı, “Kaza!” derdik; ama yazıda birden
çok “gurup” sözcüğü kullanılmış. Gülelim mi, ağlayalım mı; yoksa üzülüp kızalım
mı?
Yukarıdaki alıntıda iki
tümcenin virgülle bağlanması söz konusu. Tümcenin ikinci bölümünde “oranları”
tamlananının tamlayanı olmadığından anlam belirsizliği var. “Kimlerin/nelerin oranları?”
sorusunun yanıtı yok tümcede.
“Hatta” bağlacı “bile, hem
de, üstelik ayrıca” anlamlarına gelir ve iki tümceyi birbirine bağlar. Sayın
Uluç, “hatta” yı virgülden sonra kullanması gerekirken “oranları sözünden önce
getirerek tümceyi anlamsızlaştırmış. Ayrıca yazıcı bu tümcede “90” sayısını
rakamla değil, yazıyla yazmalıydı.
“Ama ‘Gitsin, konuşsun,
ikna etsin’ için değil..” tümcesi de yazara özgü bir kullanım olsa gerek.
Burada “için” yerine “diye” sözcüğü kullansaydı tümce, anlamlı olurdu.
Yazının tümüne
bakıldığında onlarca anlatım bozukluğu, noktalama yanlışı var. Türkçeyi
kullanmada bu kadar yanlış yapan kişinin yıllardır kamuoyunu yönlendirmesi
ilginçtir. Güzel Türkçemiz kıyım kıyım kıyılmakta gazete ve televizyonlarda.
Dili giden bir ulusun adı kalır mı?
Adil HACIÖMEROĞLU
16 Nisan 2013
Günümüzde herşey yozlaştı.Adamların pek de umurlarında değil sanki.Varsa yoksa içerik diyorlar...
YanıtlaSilSayın hocam çok mükemmel bir yazı. Aslında bu yazının altında yüzlerce ''teşekkür'' yorumu beklerdim. Dilbilgisi kuralları çok önemli, ancak ben dahil bu konuda çok hatalar yapıyoruz . Zaman zaman bu tür eleştirel yol gösterici yazılarınızı bekler, teşekkürlerimi sunarım. İnanın şu anda yorum yazmakta zorlandım acaba doğru yazabilecekmiyim diye.
YanıtlaSilErtan KAMBUROĞLU
Bu yazınız bana Sevgi Özel'in "Dilleri büzüşesiceler" cümlesini anımsattı.Sanırım yazım kurallarına dikkat etmeyenlere de "kalemleri kırılasıcalar" desek çok da yanlış olmaz :) İnsanların bir çoğu, yazım kurallarına her türlü yazışmada dikkat eden ve uygulayanlara garip bir iş yapıyorlarmış gibi bakıyorlar. Gençler,noktalama işaretlerini artık kısa mesaj imgelerini yaratmanın dışında neredeyse hiç kullanmıyorlar. Türkçemiz doğru konuşulup yazılmalı. Bu konuda yazarlarımıza çok iş düşüyor. Emeğinize, yüreğinize sağlık. Teşekkürler
YanıtlaSilÖnceleri ülkemizi topla tüfekle ele geçirmeyi deneyen ama sonraları bunun çok daha kolay bir yolunun olduğunu keşfeden batı, şimdilerde <> özdeyişinden hareketle, bilgisayar teknolojisinin de yaşamımızda önemli bir yer işgal etmeye başlamasıyla dilimizi yok etme savaşımında karşılaştığı önemli engellere, dilimizi ayakta tutma çabalarına rağmen maalesef şu ana kadar bilhassa gençliğimiz üzerinde başarılı olmuşlardır. Bugünün gençlerinin yarının yetişkinleri olacağını düşündüğümüzde siz edebiyatçıların ve bir kısım bu işe özen gösteren insanların çabaları bu savaşımda pek cılız bir karşı koyuş olarak kalacak ve bölünmenin bir basamağını da dildeki bu dejenerasyon oluşturacak. Üzgünüm.
YanıtlaSilAdnan Yiğiter
SEVGİLİ ÖĞRETMENİM, YİNE GÜZEL BİR KONUYA DEĞİNMİŞSİNİZ. DİL, OLMAZSA ULUS OLUR MU HİÇ? DİLİMİZİ YİTİRİRSEK HER ŞEYİMİZ GİDER. DİLİMİZ KORUMAK YURTTAŞLIK GÖREVİMİZ. GS'Lİ ORHAN
YanıtlaSil