Başbakanlık, günlerdir konuşulmakta olan “âkil insanlar”
listesini sonunda açıkladı. Merakla beklenen âkiller beklentileri boşa
çıkarmadı. Yandaş basının köşe yazıcıları, beyazcamın üniversite hocası kılıklı
gedikli bülbülleri, iktidarlara göre yön değiştirmeyi ustalık sanan sivil
toplumcular, sanatçı maskeli yeteneksizler…
AKP
yörüngesinde dolaşan sözde aydınların bazıları listede yer buldular. Yıllardır
AKP için çırpınan kimi medya bülbülleri listenin dışında kaldılar. Yazık oldu
bu bülbüllere…
Âkil insanlar
komisyonun kurulması, Öcalan’ın isteği. AKP, âkilleri atamayla getirdi. İleri
demokrasiden söz edenler, her şeyi tepeden atayarak büyük bir demokratik tavır
sergilemekteler. AKP ve PKK destekçileri dışında kimsenin âkil olamaması da
ilginç. AKP’de demokratik olgunluk öylesine gelişti ki âkillere zahmet olmasın
diye komisyonların başkanlarını, başkan yardımcılarını, sekreterlerini bile
kendileri seçiyorlar.
Yıllardır
gözü kara bir biçimde AKP-PKK propagandası yapan kişilerin toplumsal barışa
hiçbir katkısı olamaz. “Barış projesi” denilen de Batılı merkezlerden
Türkiye’ye dayatılan bir tuzak. Bu bölünme tuzağının ikna timleri de âkil
insanlar. Şimdi dağılacaklar yurdun dört bir yanına, halkın beynini yıkamak için…
Yurttaşa karayı, ak göstermeye çalışacaklar.
Aklıma
gelmişken AKP’nin âkil insanlarına bir uyarım olacak. “Yetmez, ama evetçi” bazı
köşe yazıcılarının son kullanma tarihleri gelince nasıl çöpe atıldıklarını
arada sırada anımsamalarında yarar var. Türkiye’nin bölünme projesindeki göreviniz
bitince size gerek kalmayacak. Doğal süreç, sizi bir kenara itecek.
AKP-PKK
ittifakı, arkasına ABD’yi de alarak ulusal bütünlüğümüze saldırmakta. Yüz elli
yıllık çağdaşlaşma birikimimiz yok edilmeye çalışılmakta.
AKP ve PKK’yı
aynı safta bir araya getiren nedir? Birincisi, ikisinin de 1919 ruhuna ve
Cumhuriyet değerlerine karşı olmalarıdır.
AKP-PKK
ittifakının ikinci nedeni; ikisinin de 12 Eylül’ün ürünü ve ABD’nin siyasal
projesi olmaları. AKP ve PKK, Ortadoğu’ya Atlantik’ten gönderilmiş Truva
atlarıdır. Âkil insanlar da bu Truva atlarının koşum takımları. Eskiyenler,
yıprananlar değiştirilir zamanı gelince.
“Âkil insanlar”a
karşı yurtsever “akıllı adamlar” yerini almalı. Akıllı adamlar, yurdun her
köşesinde emperyalizmin bölünme projesini anlatmalı. Ulusumuz 1919’da olduğu
gibi Atatürk’te birleşmeli. Atatürk, bu topraklarda birliğin, çağdaşlaşmanın,
uluslaşmanın adıdır, emperyalizm ve işbirlikçileri ise parçalanmanın,
ilkelliğin.
Bakalım ve
görelim: Türkiye’de âkiller (yiyenler) mi, akıllılar mı amaca ulaşacaklar?
Adil
HACIÖMEROĞLU
4 Nisan 2013
SUPER BIR YAZI ,KUTLARIM ,ARTIK HERKESE TEK TEK BIZLER BIREY OLARAK ANLATICAGIZ , BARIS ISTEGI OLMADIGINI ,TAM TERSI KISKIRTICI ,AYRIMCI BIR POLITIKANIN BILEREK YURURLUGE KONMASIDIR .HERSEY ACIK VE ALENI YAPILMAKTA .
YanıtlaSilYazıyı bakalım kim kazanacak diye bitirmişsiniz ama kazanan çoktan belli değil mi hocam. Dava kazanıldı çoktan. Bundan sonrası rakının üzerine cila olsun diye biralamaya benziyor. Şimdi akili ile bir ikna çalışması yapılacak. Çok mu lazım, bence hiç de gerek yok. İkna olan olmuş çoktan. Sonradan pişman olacak olsa da. Sonra duracaklar mı, yok. Elbette yeni faşist sistemi oturtma çalışmalarına devam edecekler, çeşit çeşit uygulamalarla. Adam hedefi büyüttü. Baktı kendi ülkesi insanını kandırmak umduğundan çok kolay oldu, şimdi dünyayı kandırmaya soyundu, yapar da... En son örneğini bugün verdi. BM ormanları koruma konulu toplantısında yaptığı konuşmada kızılderili atasözünü dillendiriyor. Paranın yenecek birşey olmadığını anlayacak insanlar en sonunda. Kazdağlarında 16 tane siyanürlü altın arama firmasına ben verdim çünkü ruhsatları. Onbinlerce ağacın kesilmesinin yanında sonraki aşamada çölleşecek olan dünya harikası Kazdağları orman değil çünkü. Onun için, adam dünyayı kandırmaya soyunmuş artık bizim koyunları dert bile etmiyor . Kendimden örnek vereyim. Bugün 8 Nisandı. Silivri'de Ergenekon Tiyatrosu vardı. Bir kısım yurtsever tutuklu yurtseverlere destek vermek için yağmura,soğuğa, jopa, biber gazına, tazyikli suya aldırış etmeden ülke savunmasındaydılar. Bense eşimle birlikte kahveleri demlemiş, sıcak odamızda, rahat koltuklarımızda, gaz yiyen, sırılsıklam olmuş yurtseverleri naklen yayında izliyorduk. Tüm benim gibiler gibi. Tüm bu faşist uygulamalar ben gibilere müstehak değil mi. Bu arada olan kurunun arasında yanacak olan yaşlara olacakmış. Olsun bana ne hocam. Varın siz de yanın benim gibilerin arasında...
YanıtlaSilAdnan Yiğiter