“Uşaklı yetmiş yaşındaki Eşe
Eğerci, on beş yıl önce Hakkâri Yüksekova’da şehit olan oğlu Piyade Komando
Mustafa Eğerci için ödenen tazminat ve maaşları biriktirip okul yapılması için
bağışladı.” Bir hafta önce gazete ve televizyonlarda yayımlanan bu haber birçok
kişinin gözünden kaçmış olabilir. Hem de “açılım, çözüm, barış” gibi
anlamsızlaştırılan sözcüklerin havalarda uçuştuğu günlerde Eşe Ana, insanlık
dersi veriyor herkese.
Vatan
için şehit olan oğlu için ödenen tazminatı harcama, üstüne de şehit maaşlarını
kuruşu kuruşuna biriktir, okul yaptır. Bu büyük insanlık dersini okullarda,
televizyonlarda, gazetelerde anlatmalı. Üç kuruş için insanlık onurunu,
erdemlerini unutanların gözünün önüne büyük harflerle, kalın puntolarla yazmalı
bunu. Belki körleşmiş, taşlaşmış yürekler birazcık yumuşayıverir.
Her
durumda, en acılı anda bile yurduna, ulusuna, insanlığa hizmeti yaşamın odağına
koymanın değeri herkesçe bilinmeli. Toplumda saygı görmesi gereken Eşe Analar.
Vatanı para, halkı hizmetkâr görenlerin yüzleri kızarmalı bundan.
*
*
*
Eşe
Ana’nın insanlık dersinden bir hafta sonra Bakan Bayraktar Edirne’de. Çevreyi
betonlaştırmaktan, yürekleri taşlaştırmaktan sorumlu bakandan kanserli bir genç
kız ilaçlarının alımı için yardım istiyor.
Kanser
zor bir hastalık. Otama süreci uzun ve acı verici. İlacı, otaması pahalı. Kişi,
tensel ve tinsel çöküşü birlikte yaşar.
Kırılgandır kanserli beden ve yürek. Özgüven yaralanmıştır delişmen kötü
huylu hücrelerce. Bu illetten kurtulmak büyük bir utkudur.
Genç
kız üzgün, yaralı, çekingen yüreğiyle Bakan Bey’e yaklaşıp isteğini söylüyor.
Bakanın usuna gelen ilk şey sadaka vermek. Oysa o, anayasayla yönetilen bir
cumhuriyetin bakanı. Yardım için önce düşünmesi gereken yasal çerçevede neleri
yapabileceği. Sosyal güvenlik kuruluşları aracılığıyla çözüm bulmayı düşünmüyor
Bayraktar. Hemen cüzdanından parayı çıkarıp genç kızın cebine sokuşturuyor. Arkasından
da parayı düşürmemesini tembihliyor. Herkesi cami avlusundaki dilenci sanmak ne
kadar kötü.
Genç
kız erdemli, onurlu, insanlık dolu bir davranışla “Ben dilenci değilim.”
diyerek parayı geri veriyor. Bayraktar’a insan olması gerektiğini anımsatan
olağanüstü güzellikte bir davranış. Tabi anlayabilirse…
Kralın
kulu, yetki alıp koltuğa oturunca kendisini küçük kral sanıyor. Krallıklarda,
Ortaçağ tiranlıklarında mabetlerde, sokaklarda yoksullara, gereksinimi olanlara
sadaka dağıtılırdı. Acımasızlıklar, insanlık dışı uygulamalar sadaka
gösterisiyle saklanmaya çalışılırdı. Olmayan vicdan, cüzdanla örtülmek
istenirdi.
“İleri
demokrasi”nin kralı bayram namazı çıkışı para dağıtıyor yıllardır. Her geçen
yıl cami önlerinde kuyruklar uzamakta. Dilenmek desteklenir oldu hükümetçe.
Eeee, kral elinde cüzdanla gezer de kralcık ondan aşağı kalır mı? O da elini
cüzdana atıyor gereksinim olduğunda. İnsanlık ve vicdan cüzdana sığmayacak
kadar büyüktür. Ülkeyi yasalarla yönetmek kimsenin usuna gelmemekte.
Bayraktar’ın
yetiştiği topraklarda babalar, oğullarına harçlığı insan içinde vermezlerdi.
Aman çocuğumun onuru kırılmasın başkalarının yanında, diye düşünürlerdi. Cami
avlusunda yalnızca dilencilere sadaka verenleri görmüş Bakan Bey. Çevresine
bakıp aksakallı dedeleri biraz gözlemleyip dinleseydi keşke. İnsan olmanın
erdemlerini az da olsa öğrenebilirdi.
Ezik
kişi, ezikliğini örtmek için başkalarını ezmeyi dener. Bu, ona zevk de
verebilir. Halkımızın çok iyi bildiği bir vali öyküsü vardır: “Oğlum sen vali
oldun, ama…” diye biter. Evet, “ Sen bakan oldun, ama…” Her şey insan olmakta…
Adil
HACIÖMEROĞLU
15
Nisan 2013
Bu milletin oyunu elliki liraya satın alan zihniyetten başka ne beklenirki
YanıtlaSilİlahi hocam, yazılarınızı takip etmiyor olsam bu hoca da iyiden safmış derdim hani. Önceki yazılarınızdan bu halktan kesmediğiniz umuda gıpta etmiştim hep. Şimdi de bu güruhtan vicdan beklentinize şaştım doğrusu. Bu gurup her işe fabrika yönetirmiş gibi bakar. Karlılık yoksa o işte yokturlar, olmazlar da. Hatırlasanıza AKP, Kanal 7 hangi paralarla kuruldu. Şimdi o davanın akibeti ne. Siz de tutmuşsunuz ülkeyi yasalarla yönetmek lazım demişsiniz. Onlarda zaten ülkeyi yasalarla yönetiyorlar, ama kendi yasalarıyla. Bahsini ettiğiniz vicdandan zerre olsaydı, garip gurabanın nafakalarıyla bu işleri kotarırlar mıydı. Ama getirisi olan her yol mübah sayıldığı için, ortada çalma çırpmada varsa Allah adına yapıldığı için günah şöyle dursun, sevap olduğunu bile savunabilecek yüzsüzlükte, arsızlıktadır bu güruh. Koskoca hoca olmuşsunuz, bunları size öğretme durumunda bırakmayın bizi lütfen. Sağlıklar...
YanıtlaSilAdnan Yiğiter
Bakan Bayraktar'ın sadakasını "Görüyorum ki çaresizliği hiç tatmamışsınız hayatınızda" diyerek reddeden Dilek Özçelik i nasıl unutabiliriz.Işıklarda uyusun.Yüreğimizi paramparça eden bir andı Dilek'in haykırışı. Karşısında ise insani değerlerden yoksun vicdansız bir bakan duruyordu. Bu halk bu yaşanılan acıları unutmamalı unutturmamalı. Bu halk insani değerlerden yoksun vicdansız siyasetçileri de unutmamalı,unutturmamalı. Elbet bir gün bu yapılanların hesabı sorulur
YanıtlaSilNe ezan ne de ezilen hakça bir düzen için mücadeleye devam edeceğiz.Onurlu bir yaşam için buna mecburuz.
Değerli Adil Öğretmenim ,
YanıtlaSilElinize yüreğinize sağlık,
birduruş sahibi güzel ahlaklı prensipleri çizgileri olan, nereden gelip nereye gittiğini bilen,kendinin ve kimliğinin farkında olan insanlar bu dünyanın aydınlık yüzleridir.Sevgili Dilek Özçelik’in ruhu şad olsun .. Bir insanın yaşamına nefes olmak , can katmak herkese nasip olsun..Dua alanlardan olmak insanı memnun etmek , yapacağını karşılık beklemeden , göstermeden yapmak makbuldur..
Dünya iyi insanların yüzü suyu hürmetine dönüyor.Erdemli, onurlu yaşamını sürdürenlere ne mutlu adam gibi adam olanlara..iyi ki varlar..Siz de varolunuz .Esen kalınız . Saygılar👏👏🙏🏻📚Fulya Kırımoğlu