“Biz,
onlarca yılımızı bu halk için feda ettik, büyük bedeller ödedik. Bu
fedakârlıkların, bu mücadelelerin hiçbiri boşa gitmedi. Kürtler özbenliğini,
aslını ve kimliğini yeniden kazandı.” Bölücü başının bu sözleri önemli.
“Fedakârlıklarının, mücadelelerinin
hiçbirinin boşa gitmediğini söylüyor Öcalan. Pusuya düşürdükleri askerlerin,
polislerin, korucuların, öğretmenlerin, masum sivil yurttaşların, yaşını
almamış bebeklerin ne uğruna katledildiklerini anlatmakta. Tüm yaptıklarının
bir millet yaratmak için çabalar olduğunu belirtmekte. Peki, millet boşu boşuna
mı yaratılır? Millet olunca devlet de gerekir. Devletsiz millet olur mu? Her
sözcüğüyle ayrılıkçılık kokan bir ileti bu.
“Ben, bu çağrıma kulak veren
milyonların şahitliğinde diyorum ki; artık yeni bir dönem başlıyor, silah
değil, siyaset öne çıkıyor. Artık silahlı unsurlarımızın sınır ötesine
çekilmesi aşamasına gelinmiştir.” Sözleriyle de silahlı mücadelenin ürünlerini
siyaseten toplama zamanının geldiğini belirtmekte bölücü başı. Tabi bu
konuşmanın AKP’nin kalem efendilerince yazıldığını düşündüğümüzde bu; yalnız
PKK’nın değil, iktidar partisinin de görüşü.
Yukarıdaki sözlerde terör örgütü
lideri, “silahlı unsurların sınır ötesine çekilmesi” diyor. Yani teröristler,
silahlı olarak gidecekler sınır ötesine. “Silah bırakma” diye bir şey söz
konusu değil.
PKK lideri sözlerini şöyle
sürdürmekte: “Bu bir son değil, yeni bir başlangıçtır. Bu mücadeleyi bırakma
değil, daha farklı bir mücadeleyi başlatmadır. Etnik ve tek uluslu coğrafyalar
oluşturmak, bizim aslımızı ve özümüzü inkâr eden modernitenin hedeflediği
insanlık dışı bir imalattır.” Öcalan burada mücadeleyi bırakmadıklarını söylemekte.
“Farklı mücadele” ile anlatılmak istenen devlet olma sürecidir. Bu, Ortadoğu’yu
yeniden biçimlendirmek isteyen ABD’nin öngördüğü süreçtir.
Burada dikkat çekici olan şudur: AKP
ve PKK hem ulus devlete hem de modernizme savaş açmışlardır. Çünkü ulus devlet
ve modernizm, AKP ve PKK’nın ABD desteğiyle oluşturmak istedikleri Sünni İslam
oluşumuna ters düşmekte. Ayrıca aşiret, tarikat, cemaat temelindeki toplumsal
bir yapılanmanın önündeki engeldir, ulus devletle modernizm.
İşin ilginç yanına gelince…
Erdoğan’ın da Öcalan’ın da kafasındaki millet tanımının aynı olması. Milleti,
milliyetle karıştırmakta ikisi de. Tabi bilinçli olarak işlerine öyle geldiği
için. Bu anlayış, etnik ırkçılığı körükleyecektir. Bu nedenle bu sözlerle etnik
ırkçılık körüklenmekte. Bu da Ortadoğu’da yeni çatışmaların yolunu açmakta.
İletinin her tümcesi, AKP-PKK’nın
ortak düşüncesinin ürünü. Bu ABD isteğidir. Bunun sonunda ne barış gelir, ne de
çözüm. Bu süreç, yeni çözümsüzlüklere ve bitmek bilmeyen çatışmalara gebe.
Adil
HACIÖMEROĞLU
26
Mart 2013
Not: Yazılarımın
tümünü, http://adiladalet.blogspot.com
dan okuyabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder