AKP
yönetimi ile cemaat arasındaki kavga sürmekte. Her iki taraf, birbirlerinin
kirli çamaşırlarını ortaya dökmekte birer birer. Devleti nasıl
parsellediklerini, kavganın yarattığı öfke içinde dile getirmekteler.
AKP
yandaşı gazeteciler, başbakanı en iyi kim savunuyor yarışındalar. Cemaat
taraftarı gazeteciler de Hocaefendi’yi en iyi savunarak duasını almak
peşindeler. Tabi ki iki kesimde de liderin gözüne girip başköşeye oturma yarışı
var. Böyle olunca da itiraflar dökülmekte dillerden, kalemlerden...
Yandaş
basının önemli kalemlerinden biri çalakalem yükleniyor cemaate. Yüklenirken de
itiraflar sıralanıyor tümcelerinde.
“Madem 2004'ten beri bu
hükümet sizi bitirmek istiyordu. O zaman sormak istiyorum.
2004'ten önce kaç valiniz
vardı, 2004'ten bu yana kaç valiniz oldu?
2004'ten önce kaç milletvekiliniz vardı,
2004'ten bu yana kaç milletvekiliniz oldu?
2004'ten önce kaç bakanınız
vardı, 2004'ten sonra kaç bakanınız oldu?
2004'ten önce kaç
üniversiteniz vardı, 2004'ten sonra kaç üniversiteniz oldu?
2004'ten önce ticaret
hacminiz neydi, 2004'ten sonra ticaret hacminiz ne oldu?
Bu soruları uzatayım mı?
Sadece şunu hatırlatmak
istiyorum. (Abdülkadir Selvi, Yeni Şafak, 2 Aralık 2013)”
Yandaş köşe yazıcısı devleti
cemaatle nasıl paylaştıklarını, nasıl partizanlık yaptıklarını, iktidar
olanaklarından yararlanarak nasıl varsıllaştıklarını açıkça yazmakta.
Valiler devletin valisi mi,
yoksa cemaat ve AKP’nin mi?
Cemaate ait vakıf
üniversiteleri için hangi devlet arazileri peşkeş çekildi?
Köşe yazıcısı, “Soruları
uzatayım mı?” diye de hafiften tehdit etmekte cemaati. Bizce uzat sorularını,
dök eteğindeki taşları... Öğrenelim AKP döneminin kirli işlerini... Bilsin Türk
Milleti, dini-darların memleketi nasıl kendi çiftliklerine döndürdüklerini...
Sor ki sorularını anlayalım millet olarak paraya, koltuğa ve mala tapanların
gerçek yüzünü.
Cemaatin AKP iktidarı
dönemindeki ticari büyümesi konusunda aynı köşe yazıcısı “En az on beş kez
büyümüş hizmet hareketi.(29.11.2013)” diyerek devlet olanaklarının nasıl peşkeş
çekildiğini anlatmakta.
Devlet parsel parsel
üleşilirken muhalefet ne yapar? Kamu olanakları cemaat ve AKP arasında haksızca
ekonomik varsıllığa dönüşürken savcılar ne iş görür? İki tarafın köşe
yazıcıları açık itiraflarda bulunurken Cumhuriyet’i, kamu haklarını korumakla
görevli savcılar neden ortada yoklar?
Bekleyelim bakalım, daha ne itiraflar gelecek... Memleketin nasıl
parsellendiğini önümüzdeki günlerde daha iyi göreceğiz.
Adil
Hacıömeroğlu
3
Aralık 2013
'' Yandaş köşe yazıcısı devleti cemaatle nasıl paylaştıklarını, nasıl partizanlık yaptıklarını, iktidar olanaklarından yararlanarak nasıl varsıllaştıklarını açıkça yazmakta. ''
YanıtlaSilÖnemli bir saptama Sayın A. Haciömeroğlu'ndan. AKP ile Gülen cemaatinin devleti bir çiftlik gibi paylaşma ve kendi çıkarları doğrultusunda yönetip yönlendirme kavgası ibret verici. Bu önemli yazı , yine önemli uyarılar taşımakta. Teşekkürler! ÖZGEN KARA
Eğer demokrasilerde böylesi işbirliği varsa onun adı kookrasi olur.Yani kaotik demokrasi.Oy almadan iktidar paylaşımı ancak bize özgü demokrasi tanımında vardır.Yani tinsel gücünü kullanarak toplum üzerinde etkinlik kurmak.Köle toplumların yapı örnekleridir bunlar.Herhalde köle toplumundan çağdaş topluma geçemedik.Bu bir erk kavgası.Bu kavgada biraz yaralanmalar olabilir.Öteye geçilmez sanırım.Çünkü kıran kırana savaşlarda güç kaybı olur.Bu da hiçbir otorider düşüncenin işine gelmez.Peşrev gösterilerini biraz izleriz o kadar.Sevgiler.
YanıtlaSilYağmalama olaylarını gizlemek için GÜNDEMİ SAPTIRAN başka eylemlerle ve söylemlerle kamuoyunu uğraştıran AKP ve CEMAAT , sömürü çarkını entrikalarla sürdürmüştür. Şimdi karşılıklı suçlamalarla birbirlerinin kirli çamaşırlarını ortaya döküyorlar. Bu alandaki açıklamaları ve değinileri için Sayın A. Haciömeroğlu'na teşekkürler!.. ÖZGEN KARA
YanıtlaSil