2013
Bütçesiyle ilgili Sayıştay raporu, TBMM’ye gelmeyince muhalefet ayağa kalktı.
AKP, raporu TBMM Genel Kurulu’na ve ilgili komisyona getirmemek için direndi.
Resmen devletin denetleme niteliği taşıyan raporu yasama organından köşe bucak
saklandı. Bu, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir ilkti. AKP’nin bu ilki
Türkiye’ye yaşatmasındaki korku neydi acaba?
Yolsuzluk
yapan, devlet kaynaklarını peşkeş çeken iktidarların korkulu rüyası denetimdir.
Yasalara uygun iyi bir denetleme, uygulamada yapılan tüm kirli işleri ortaya
çıkarır. Tabi, böyle bir durum karşısında yargı devreye girer. Usulsüzlük
yapanlar, bunun cezasını görürler. Anlaşılacağı üzere suç, karşılığını bulur.
AKP
Grup Başkan Vekili Nurettin Canikli ile Başbakanlık Özel Kalem Müdürü Hasan
Doğan arasında geçtiği savlanan bir konuşma Sayıştay raporları konusuna açıklık
getirmekte.
Canikli,
Sayıştay yasasında yapılan değişikliğe karşın raporların hala hükümet aleyhinde
olmasından dertli. Hükümet aleyhinde derken yapılan usulsüzlükleri saklamamış
Sayıştay üyeleri. Devlet ciddiyeti içinde gördüklerini yazmışlar raporlarına.
AKP’nin uygulamaları konusunda koruma beklediği çok açık.
Hasan
Doğan, Sayıştay konusuna yeni bir çözüm bulmayı önermekte bu konuşmada. Yani
tarafsız olması gereken bir kurumu, AKP’ye bağlı kılacak yolların bulunması
gerektiğini istemekte. Bu arada Doğan, Sayıştay’ın görevini yapmasını
“rezillik” olarak nitelemekte.
Nurettin
Canikli, Sayıştay’ın yürütmeye bağlı olmamasından şikâyetçi. Bu durum, AKP’nin
demokrasiden ne aldığını anlamak bakımından çok önemli.
Doğan’ın
“Zihniyeti, tıyniyeti belli olmayan Sayıştay denetçisi” sözü ibretliktir.
AKP’nin, devleti kendi zihniyetine ve de tıyniyetine göre düzenleme isteğinin
özet bir anlatımı bu söz. Denetleme organlarında görev alanların hükümetle aynı
düşüncede olması istenmekte. Bu da yeterli görülmeyip usulsüzlük konusunda da
işbirliği yapılması gerektiği istenmekte.
Sayıtay
raporlarının TBMM’ye gelmesi durumunda duman olacaklarını söylemekte özel kalem
müdürü.
Anayasa
Mahkemesi’nin, Sayıştay raporlarının TBMM’ye gelmesini engelleyen maddeyi iptal
etmesi ikiliyi telaşa düşürmekte. Canikli bunu “Hükümet korumasız kelimenin tam
anlamıyla. Kapsamlı bir çalışma yapılması lazım, çok acil!” diyerek ifade
etmekte. Sormak gerek hükümet neden korumasız? Halka yaptığı hizmetlerden ötürü
mü, yoksa yolsuzluklar nedeniyle mi?
2013
raporlarını TBMM’ye gelmek üzere olması Canikli’yi iyiden iyiye korkutmakta. Hasan
Doğan. “Peki, Başkanım bizim hiç üyelerimiz yok mu, bunlara hiç direnmiyorlar
mı orada?” diye soruyor şaşkınlıkla.
Canikli:
“Var, ama bu meslek taasubiyeti var ya bürokrasi... Hepsi Bizim adamımız
baktığımız zaman.” diye yanıltmakta karşısındakini. Korku dağları aşmış AKP
kadrolarında.
Nurettin
Canikli’nin, Sayıştay Başkanı için söyledikleri yenilir yutulur türden değil.
“Çok büyük ahlaksızlık yapıyor. Ben artık bu kelimeyi kullanıyorum, bilerek de
yapıyorum. Çünkü saman altından sular yürütüyor.” Bu sözler Sayıştay Başkanı
için söylenmekte. Görevini yapan adam “ahlaksız” diye nitelenirken halkın
paralarını kutulayanlar ahlaklı oluyor öyle mi? Bu AKP’liler, yakından ahlakın
tanımını, ölçülerini değiştirirlerse şaşmam.
Sayıştay
yasasını, AKP değiştirip kendine uygun yaptığını sandı. Bu konuşmanın bütününe
bakıldığında eski yasayı arar durumdalar. Ava giderken avlandılar.
Hasan
Doğan, “Oligarşik bürokrasi, diyorduk; biz, beter bir şey yaptık yani.” Diyerek
farkında olmadan güzel bir itirafta bulunmakta. Allah söyletiyor bu
AKP’lileri...
Canikli:
“İnanılmaz şeyler olacak.” diyerek sanki bugünleri görüyor. Yasadışı işler
yapanlar, gelecekte kendilerini nelerin beklediğini çok iyi bilirler. Eninde
sonunda yasalardan kaçamayacaklarının da farkındalar. Bu nedenle ayakta kalmak
için tüm demokratik kurumları ortadan kaldırarak zaman kazanmak en belirgin
yöntemleri. Tüm kurumları ortadan kaldırsanız bile insanlığı ortadan kaldırmak
olanaksız. İnsanlar en sonunda bu hukuksuzlukların farkına varır ve hesabını
sorar.
Adil
Hacıömeroğlu
25
Mart 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder