18
Şubat 2014 tarihli yazımda iki partiye dayalı (AKP-CHP) seçim anlayışının AKP’ye
yaradığını söylemiştim. Bu konuda olumlu/olumsuz eleştirilerde bulundu bazı
dostlar.
Siyaseti
aklıyla değil, duygularıyla ele alan, particiliği futbol takımı tutuculuğuyla
yapmaya çalışanlar da az değil. Tabi böyle bir bakış açısı, Türk siyasetinin
önündeki en büyük engel. Siyasette üretkenliği, gelişmeyi yok eden bu
anlayıştır. Bu nedenle siyasete, aklı egemen kılmak zorundayız.
30
Mart’ta yapılacak yerel seçimler, Türkiye açısından çok önemlidir. Siyasetin
düzgün bir raya oturması, can çekişmekte olan demokrasinin yaşama döndürülmesi,
yolsuzluklarla kirlenen toplum ve devlet hayatının temizlenmesi, hukukun
yeniden işlemesi için bu seçimler belirleyici olacak. Yerel seçimlerin hemen
ardından yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi de 30 Mart’ta kullanılacak oylarla
biçimlenecek.
Öncelikle
her yurttaşın oy vermesi gerek 30 Mart’ta. AKP dışındaki partilere verilecek
her oy; yolsuzluğa batmış, demokrasiyi yok etmiş, devleti tarikat ve cemaatlere
teslim etmiş, bölücülüğü azgınlaştırmış, Cumhuriyet’i yıkmış iktidar partisinden
kurtuluşu hızlandıracaktır.
AKP’ye
daha önce oy vermiş, ancak partisinden memnun olmayan seçmenlerin büyük
çoğunluğu CHP’ye oy verme eğiliminde değil. Bu seçmen kitlesini, “Ya AKP’ye ya
da CHP’ye oy vereceksin!” seçeneğine mahkûm etmemeli. Böyle bir durumda AKP’nin
memnuniyetsiz seçmeni, kerhen de olsa eski partisine oy vermekte.
AKP
ve CHP adaylarından memnun olmayan partili kitleler, ikili seçenek arasına
sıkıştığında sandığa gitmemeyi yeğlemekteler. Bu seçmen kitlesinin, kendilerine
yakın buldukları başka partilere oy vermelerinin önü açılmalı. Onlara “mahalle
baskısı” yaparak AKP’nin ekmeğine yağ sürmemeli.
Konuyu bir örnekle açıklayalım. Türkiye genelinde yüzde
kırkın üzerinde oy alan ve birkaç büyükşehir belediyesini yitiren bir AKP mi;
yoksa oyu yüzde otuzlara inmiş, ancak belediyelerdeki gücünü koruyan bir
iktidar partisi mi yıkılma sürecine girer? Tabi ki ikinci seçenek gerçekleştiğinde
AKP hızla yıkılmaya başlar. O zaman ne demeliyiz? “Sandığa git, hangi partiye
oy verirsen ver, AKP’ye verme!” Küçük partilere dağılacak birkaç puanlık oylar,
bir araya gelince Türkiye genelinde büyük bir oran oluşturacak. Bu oylar, AKP
tabanından geleceği için iktidar partisi yenilecek.
AKP ve CHP’nin dışındaki partilere verilecek oylar boşa
gitmez. Oy neden boşa gitsin? Her partiye verilen oy değerlidir. Yeter ki AKP’ye
verilmesin.
İki partiye mahkûmiyet içeren bu sistemden kurtulmak,
gerçek demokrasinin de önünü açacak. Güçlü partilerin “Odunu koysam kazanır.” anlayışından
kurtulması için de bir fırsattır bu.
Türkiye’nin yeni liderlere, yeni siyaset anlayışlarına
gereksinimi var. Mevcut siyasetçilerle ve onların bir adım ötesini göremeyen
anlayışlarıyla Türkiye’nin önü açılamaz. Yaşadığımız sıkıntılar; zaten mevcut
siyasetçilerin öngörüsüzlüğünden, doğru çözümler üretememesinden, bunalımdan
çıkış yolu bulamamasından kaynaklanmakta. Sorunu yaratanların, sorun çözdüğü
dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir. Türkiye, seçimleri yeni siyaset
fırsatına dönüştürmeli. İkili sistemde sesi işitilmeyen siyasetçilere fırsat
verilmeli.
Her yurttaş sandığa girmeli ve gönlünden geçirdiği,
aklının onayladığı partiye oy vermeli. Vermeli ki, siyaset kendini diktatör
sanan, demokrasiyi laf ebeliği yapmak olarak düşünen, halkı hiçe sayan, kendi
parti üyelerini kurşun asker olarak gören siyasal anlayışlar ortadan kalksın.
Gücünü halktan değil de ABD’deki lobilerden alarak
iktidar olmayı düşünen politikacıların siyaset mezarlığına gönderilme zamanları
gelmedi mi?
Adil
Hacıömeroğlu
3
Mart 2014
Zamanlamasıyla , içeriğiyle çok doğru ve güzel bir yazı.. Tamamen aklın egemen olduğu , realist bir yazı.. Siyasetin tabularına dokunmuş.. Eleştiriler de alabilir bu yazı.. Şart ve ihtiyaç bir yazı.Söylemler algı oluşturmuş..CHP dahili-harici kuşatıldı..Yeni liderler , yeni siyaset anlayışı şart..CHP de kurtarılmalıdır..Teşekkürler..
YanıtlaSilRTE 'nin gündeme oturtmaya çalıştığı '' iki partili seçim politikası , dar bölge sistemi '' gibi söylemler ; bu yazının çıkış noktası olmuştur. Sayın A. Haciömeroğlu ; AKP ve CHP ile oluşması düşünülen ikili sistemde AKP ' den kurtuluşun olamayacağı savını dile getirmekte. AKP'ye güvenini yitirmiş ; ancak CHP 'ye de oy vermeyecek özellikteki seçmen için başka seçenek yoksa , bu seçmen kitlesi , istemeyerek , yine AKP'ye oy vermek zorunda görecektir kendisini. Bu açıdan konuya yaklaşınca , ikili sistemin demokrasiyi yok edebileceği olasılığı çıkıyor karşımıza . Bu konuda bir uyarı ve savını açıklama yazısı ile karşımızda A. Haciömeroğlu. Teşekkürler . ÖZGEN KARA
YanıtlaSilSevgili Hocam, baraj sistemi olmasa, herkesin özgür iradesiyle oy kullanabildiği bir sistemde yaşıyor olsaydık dedikleriniz çok doğruydu. Her ne kadar yerel seçimlerde baraj geçerli olmasa da genel seçimlerdeki barajın gölgesi insanların düşünce oluşumlarının üzerinde bir yansıma olarak belirmekte. Genel seçimlerde %0,3 oy almış bir partinin adayının yerel seçimlerde seçim kazanmasını beklemenin hayal olduğu savunusunu zihinlerde güçlendirmede. Malum olduğu üzere akp kıyılarda başarısız. Bunu bozabilmek için türlü önlemlere başvurmuş durumda.Örnek olarak yerleşim sırasına göre saymak gerekirse Altınoluk, Güre, Akçay, Zeytinli herbiri şimdiye kadar birer belde iken ve hepsi CHP li başkanlar tarafından yönetiliyor iken bu seçimler öncesi hepsi mahalleye dönüştürüldü ve Edremit ilçesiyle birleştirildi. Saydığım dört belde yaklaşık yirmişer bin nüfuslu ve CHP'li. Edremit ise yaklaşık yetmişbin nüfuslu ve MHP-akp ağırlıklı. Geçen seçimlerde kıl payı farkla MHP kazandı ve şu an MHP tarafından yönetilmekte. Ben şimdi özgür irademle oy verirsem yaklaşık olarak %30 CHP, %30 da MHP alır akp %40' la aradan sıyrılır. Bu duruma izin vermemek adına hayatımda ilk kez belki de MHP ye oy vereceğim ki, biri diğerinden biraz fazla oy alsın akp aradan sıyrılamasın. Bilmem yanlış mı düşünüyorum. Saygılar
YanıtlaSilAdnan YİĞİTER
Aslında AKPnin şu son zamanda yaptığı yolsuzluk ve yıkıcılık faaliyetlerine karşı, vatanperver görünümlü tüm partilerin; o partiler olmazsa bile konunun vehametinin farkında olan birtakım siyasilerin ve daha alt tabakadaki bilinçli kitlelerin bir Millî Mutabakat zemininde birleşmek için arayışa girmelerini isterdim. Ama partiler bu konuda istekli değiller! Her parti kendi davulunu dövüyor! Şu halde bizim gibi vatanperver seçmenlere de aynı görüşte hangi adaylar güçlü ise ona yönelmek görünüyor. Ama bu bile çözüm değildir!! Nihai çözüm; mutlaka ve mutlaka bilinçli seçmen kitlelerini çoğaltmak ve onlara hitap etmek üzere bir Millî Birlik zemini oluşturmaktır. Şunu da ifade etmeliyim: Seçimlerden sonra ülke toprakları kaynamaya başlayacak çünkü, pkk'nın eylemleri olacak ayrıca 'tape' lerin vuruculuğunun artmasıyla siyasetimizde de çalkantılar artacak, bizzat Başçalan tarafından ayrışmaya tabii tutulmuş halk daha da gerilmiş olarak sokaklara dökülmeye devam edecektir. Dış güçlerin planlarını hiç hesaba katmıyoruz! Oysa, onlar da yeni planlar peşinde olacaklardır.
YanıtlaSil