30
Temmuz Pazartesi günü üyesi bulunduğum CHP’nin Bakırköy İlçe Başkanlığının
toplantısı vardı. Konu, cumhurbaşkanlığı seçimleri...
Her
örgüt toplantısında hınca hınç dolan salonun üçte biri dolu ancak... Tahminen yüz
elli kişi kadar üye gelmiş. Heyecan yok!
Yöneticiler, adayı tanıttılar, bildik yuvarlak sözlerle... Onlar da
zorlanıyorlar tanıyıp inanmadıkları birini anlatmakta... Üyelerin çoğu öfkeli,
isteksiz. Adayı yürekten benimseyenler çok az...
Genel
Merkez’den beklentisi olanlar canhıraş savunmaktalar İhsanoğlu’nu. Paçalarından
bilgisizlik akan biri, İhsanoğlu’na karşı çıkanların Kemalistler olduğunu
söylüyor utanmazcasına... Sanki CHP’yi Mustafa Kemal Atatürk kurmamış da gökten
zembille inmiş gibi... Kemalizm bir anda öcü gösteriliyor kürsüde. Ne ilçe
yöneticilerinde ne de genel merkez yöneticisinde bir tepki var. Atatürk’ün
partisinde Kemalizm öcü ha...
Genel
Merkez yöneticisi beyefendi geliyor kürsüye. Dinleyicileri heyecanlandırmak
isteğinde... Bir başka partiyi, CHP’nin içişlerine karıştığından dem vuruyor.
Partinin de adını vererek... Oklarını, İşçi Partisi’ne yöneltiyor. İki tümce de
bir de İşçi Partisinin her siyasal parti gibi saygıdeğer olduğunu da
vurgulamayı ihmal etmiyor. Aklınca seçim başarısızlığı için şimdiden bir günah
keçisi yaratmak isteğinde...
Bazı
CHP yöneticileri nedense koltuğa oturunca değişiveriyorlar. Demokrasi konusunda
mangalda kül bırakmayanlar, CHP’li milletvekillerine ve üyelere İhsanoğlu’nu
zorla sevdirmek uğraşındalar. Dünyanın hiçbir yerinde zorla birini sevdirmek
olanaklı mı? CHP milletvekillerinin yeni bir aday çıkarmaları olasılığı
birlerinin ödünü koparıyor. Hele Kemalist olur da seçimi kazanırsa bir düzenin
değişeceğinin farkındalar.
“Parti
disiplini” deniyor. “Genel başkanımızın isteği” deniyor. “Gökten yağanı, yer
kabul eder.” demeye getiriyorlar.
Atatürk
eleştirildi Türkiye’de en acımasızca, hem de sağlığında. Atatürk eleştirenleri
ikna etmeye çalıştı sabırla. Susturmayı yeğlemedi.
İsmet
Paşa eleştirildi CHP’de, en yüksek perdeden. Paşa, demokratik gelenekler içinde
dinledi eleştirileri, kimi zaman da yanıtladı onları.
Bülent
Ecevit, eleştirilerin hedefi oldu, genel başkanlığı döneminde. Ama
Kılıçdaroğlu’nun kararlarını eleştirmek ha! Siz nasıl yaparsınız böyle bir şeyi?
Çünkü partide yükselmek isteyenler şunu iyi bilmekteler, her şey genel başkanın
iki dudağı arasında. Şeyh uçmaz, mürit uçurur...
İftar
vakti yaklaşmakta... Salondakiler yavaşa yavaş evlerine gitmekteler umutsuzca.
Nihayet konuşma sıram geldi kürsüye çıktım. Neden CHP’li olduğumu söyledim
önce. Kısacası, Atatürkçü olduğum için CHP’liyim, dedim. Kemalist olmaktan onur
duyduğumu vurguladım. Türkiye’yi Ortadoğu’yu nelerin beklediğini anlattım.
Atatürk’ün dünyada yıldızının nasıl her geçen gün yükseldiğini açıkladım. Genel
başkanın bile tanımadığı İhsanoğlu’nu tanıdığımı söyleyerek bildiklerimi
anlattım. Salonun büyük çoğunluğu alkışladı sözlerimi.
Konuşmam
bitti, yerime oturdum. Birçok kişi kutladı beni. İlçe Başkanı, benim
konuşmalarımın CHP’de değil, başka bir partide yapılması gerektiğini söyledi.
Benim Kemalizm’i savunmam rahatsız etti bazılarını.
Ne
yazık ki CHP yöneticilerinin bir bölümü de 12 Eylül sonrası sağ siyasetten
epeyce etkilenmişe benzemekteler. Özal ve Tayyip gibi diktatörce bir yönetim anlayışını
“parti disiplini” diye sunmaya çalışmaktalar. Sağ partilere benzemek yerine
kendi köklerindeki demokratik gelenekleri yaşatmalı CHP. Farklılıkları hoş
görmeyen bir partinin başarılı olma olasılığı da azalıyor giderek.
İstanbul’da
CHP’nin güçlü olduğu ilçelerde sandık başına görevli partili bulmakta
zorlanılmakta. Çünkü CHP üyeleri, inanmadıkları bir aday için sandık başında,
ağustos sıcağında bir günlerini harcamak istemiyorlar.
İnsan
inandığı davalar ya da kişiler uğruna kavgaya girer. İnandığı bir ülkü uğruna
çalışır, çabalar, emek harcar, alınteri döker. Tanımadığı, bilmediği, inanmadığı
biri için insanlardan özveri bekleyemezsiniz.
Kısa
sürede görülmüştür ki, Ekmeleddin Bey tutmamıştır. Halkça benimsenmemiştir. CHP
ve MHP yöneticileri bile bile bir seçime yenilmek için girmekteler.
İhasanoğlu’nun adaylığı, eşbaşkanı Çankaya’ya çıkarma hareketidir. Yıkılmakta
olan Tayyip’i ayağa kaldırıp cumhurbaşkanı yapma girişimidir.
Ey
CHP ve MHP milletvekilleri, yol yakınken dönün bu kararınızdan, millet sizden
hizmet beklemekte... Daha neyi bekliyorsunuz? Bozun ABD’nin kirli oyununu...
Adil
Hacıömeroğlu
2
Temmuz 2014
Tüm olasılıkların yok olma süresini beklediler. Bu da oldu en sonunda. Adil Bey bizleri bilgilendiriyorsunuz. Teşekkürler. MUZO
YanıtlaSilAdil Bey bu guzel yaziniz maalesef guzelim Turkiye yi RTE nin buyuk planlarini cok kolay gerceklestirebilecegini damgaliyor. Cok uzgunum. Keske sizin gibi konusan daha cok insan olsa partide.
YanıtlaSilEkmeleddin'in adaylığının açıklandığı gün,'' olamaz! '' dedim.Ne kadar haklı bir tepki verdiğimi, yazınızı okuyunca daha iyi idrak ettim.Teşekkür ederim.Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilEvet ama artık aday belirleme sureci gecti.yazıklar olsunki onlara bir tane Ataturkcu aday cıkmadi.Ama bundan sonra da gidip herkes oy kullanmalı.Ekmelettin Ihsanogluna oy vermemek hata olacaktır bence
YanıtlaSil