Cumhurbaşkanlığı
seçimine bir aydan az süre var. Gerçi propaganda dönemi resmen başlamadı, ama
mahallelerde, caddelerde, sokaklarda, aile toplantılarında, komşu
ziyaretlerinde seçim gündem değil.
AKP
taraftarları kendi adaylarını benimsemiş durumdalar. Zaten AKP üyeleri, ortaya
çıkıp 2012’den beri yapılan seçimlerde partilerini, adaylarını savunmuyorlar.
Onlar kendi aralarında konuşmaktalar.
Sorun
muhalefet seçmeninde... Çatı adayı, seçmence gönülden benimsenmediğinden insanlar
kenarda durmayı yeğlemekteler. İhsanoğlu’na kerhen oy verecek seçmenler
çoğunlukta. Kerhen oy verecek kişiden, adayı yürekli bir biçimde savunması
beklenemez. Hem CHP hem de MHP tabanı çekingen ve utangaç bir biçimde kendi
arkadaşlarını iknanın peşinde. Adayın belirlenmesi konusunda homurtular
sürmekte. Her iki muhalefet partisinin tabanında, genel merkezlerine karşı
müthiş bir öfke var. Çünkü AKP’lilerin karşısına çıkıp göğüslerini gere gere
savunacakları bir adayları yok.
Bazı
gazete yazarları ve parti yöneticileri, “İhsanoğlu’nu beğenmiyorsan Tayyip’e oy
ver.” diyerek kararsız seçmeni terörize etmekteler. İhsanoğlu’nun adaylığının
eleştirilmesi hoş karşılanmıyor. Bu baskı yöntemini neredeyse her seçimde
gördük. Ne yazık ki bu yöntem, geri tepti ve AKP’ye yaradı. AKP’ye oy veren
yurttaşları “Makarnacı, kömürcü koyunlar...” diye niteledi aynı anlayış
yıllarca. Buna hep karşı çıktık. Bir kişiyi aşağılayarak onun oyunu
alamazsınız, dedik. Bu tür nitelemeler, AKP seçmeninin kemikleşmesine neden
oldu.
Ne
yazık ki AKP seçmenini aşağılayarak kazanmak(!) isteyen sözde aydınlar bu kez,
İhsanoğlu’nu eleştiren CHP ve MHP’lilere karşı aynı biçimde davranmaktalar.
Onları “Tayyipçilikle” suçlayarak güya İhsanoğlu’na destek kazanacaklar.
Önce
eleştiriye saygı... Eleştiriye saygı göstermeyen kişi, gericidir, gerici. Bir
de karşındakini dinleme inceliğini göstereceksin. Neden eleştirdiğine
bakacaksın.
“Efendim,
parti genel başkanları çatı adayını gösterdi, siz neden eleştiriyorsunuz?”
demekte bazı dostlar. Neden mi eleştiriyorum? Yurttaş olduğum için... Kendi
aklıyla düşünen bir birey olduğum için...
Tabi,
bu arada kişileri ya da grupları yaftalamak da işin bir başka yönü. Ne yazık ki
bazı kişiler, İhsanoğlu’nu destekleyeceğim diye “Kemalist, ulusalcı”
kavramlarına savaş açmaktalar. “Çatı adayına Kemalistler karşıymış. Nasıl olur
bu?”
Kişilere
biat etmemeyi, biz Atatürk’ten öğrendik. Gerçeğin peşinden koşmayı görev
bildik. Türkiye’de Amerikancı sağcılığın düştüğü bataklığın adıdır “biat”.
Nedense CHP içinde genel başkana yapılan kayıtsız koşulsuz “biat”ın, sağcılaşma
bataklığına doğru bir koşu olduğunu belirtmeliyim. İşte, Cumhuriyet’i yıkan
budur. Aşiret kültürü gereğince “Kol kırılır, yen içinde kalır.” Anlayışı.
“Aman eleştirmeyelim. Eleştirsek de öyle ortalık da değil. Zamanı gelince
eleştirirsin...” gibi sözlerle lidere bağlılık baskısı yapılmakta. Peki, o
eleştirme zamanı ne zaman gelecek? Bu zamana kim karar verecek? Yoksa eleştiri
zamanını da lider mi belirleyecek?
Kimlere
“Tayyipçi suçlaması yapıyorsunuz? 2002’den beri AKP iktidarını eleştirenlere...
AKP’nin zulmüne karşı gözünü kırpmadan direnenlere... Haziran Direnişi’nde
alanları dolduranlara... Silivri tutsakevini kuşatanlara... AKP iktidarının her
türlü baskısına karşı sesini kesmeyenlere... Öyle mi?
Kararsız
ve oy kullanmayacağını söyleyenlerin, İhsanoğlu’na oy vereceğini belirten
seçmenlerden daha çok olduğu bir durumda sen kalkıyorsun kendi arkadaşlarınla
zıtlaşıyorsun. Onu “Tayyipçilikle” suçluyorsun. Bununla ne yapmaya
çalışıyorsun? Kararsız ve sandığa gitmeyeceğini söyleyenlerin sayılarını mı
artırmak istemektesin? Bak arkadaş, sen görünürde çatı adayını desteliyorsan da
gerçekte Tayyip’e çalışıyorsun. Onun ilk turda seçilmesi için çalıştığının
farkında mısın? Anlaşılacağı üzere 2002’den beri AKP üyesi olmayan gizli
“Tayyipçiler” cansiperane çalışmaktalar RTE’ye. Önce AKP’ye oy veren seçmeni
ittiler var güçleriyle Tayyip’in kucağına. Şimdi de Cumhuriyet güçlerini
bölmekteler...
Bazıları
merak ettikleri için söyleyeyim. Neden biat etmiyorum? Atatürk’ün Gençliğe
Hitabesi ile Bursa Nutku’nu usumdan bir an olsun çıkarmadığım için. Atatürk’ün
Söylev’de anlattıklarını içselleştirdiğim için... Sağcılığın yurduma, ulusuma
yarar getirmeyeceğini bildiğim için... “Biat”ın Ortaçağ düzeninde olabileceğine
inandığım için... Ve kendime Atatürk’ü, Tıbbiyeli Hikmet’i, Hasan Tahsin’i,
Mustafa Necati’yi, Mahmut Esat’ı, Doktor Reşit Galip’i örnek aldığım için...
Biat
edecektiysek lidere, Cumhuriyet’e ne gerek vardı? Cumhuriyet devrimi,
Ortaçağ’ın biat anlayışını yıkmak için gerçekleştirildi. Yaşasın laik
Cumhuriyet!
Adil
Hacıömeroğlu
13
Temmuz 2014
CHP'nin gösterdiği adaya oy vermeyen chp'lilerin,duygularına tercuman olmuşsunuz.Kaleminize sağlık...
YanıtlaSilÇatı adaymışmış...temeli cumhuriyet karşıtlığı, gövdesi laiklik düşmanlığı, bu çatı Cumhuriyet'in mezarı için tasarlanmış da herhalde biz anlayamadık..
YanıtlaSil