Bazı
çevreler, son günlerde Silivri’yi RTE’nin boşalttığını söylemekteler. Tabi,
bunun karşılığında da Ergenekon ve Balyoz tutsakları dışarı çıkınca AKP’ye
diyet borcu ödüyormuş. Mantığa bakın!
Yaşamları
boyunca halk hareketlerini anlamayan, halkın gücüne güvenmeyen, “direniş” denen
sihirli sözcüğün anlamını bilmeyen kişiler, hep güçlünün merhametine
sığınırlar. Güçlüden yalvararak bir şeyler elde etmeyi başarı sanırlar.
Silivri nasıl boşaldı?
Öncelikle
Ergenekon, Balyoz, odatv... davalarının yeryüzünün en uydurma suçlamalarıyla
başladığını belirtelim. Dünyanın en gülünç savlarıyla insanları sonsuza dek mahpus
damlarında tutabilir misiniz?
Tutukluların
neredeyse tamamı, mahkemelerde olağanüstü bir direnişin, cesaretin,
kararlılığın simgesi oldular. Tutsaklar, AKP-Cemaat savcılarının savlarına
pabuç bırakmadılar. Duruşmalar sırasında çoğu zaman savcılar, tutsaklarca
savunmalarla mahkûm edildiler. Savcı, savını savunamaz duruma geldi. Bu komedi,
ne kadar daha sürebilirdi ki?
Zindanları
boşaltan halkın gücüdür. Nasıl mı? 29 Ekim 2012’de yurtseverler, Ankara’da
barikatları yıkıp Anıtkabir’e koştular.
13
Aralık 2012’de on binlerce kişi, Silivri’yi kuşatarak barikatları darmadağın
ettiler. Halkın gücü burada, AKP-Cemaat güçlerini çaresizliğin içine gömdü.
8
Nisan 2013’te ikinci Silivri kuşatması yapıldı. Tarlalar, yollar Türk
bayraklarıyla adeta gelincik bahçesine döndü.
Haziran
2013 direnişi, Türkiye’deki tüm haksızlıklara karşı büyük bir meydan okumaydı.
AKP-Cemaat iktidarına karşı yurdun dört bir yanında halk ayaklandı. Haziran
direnişinin en büyük nedenlerinden biri haksız, hukuksuz uygulamalardı.
Silivri hukuksuzluğu, halkın öfkesini artırmıştı.
Yukarıda
sıralamaya çalıştığımız halk hareketleri, AKP-Cemaat iktidarına karşı dönüm
noktası niteliği taşıyan direnişler. Yurtseverler, iktidarın her haksızlığında
karşı koydular BOP’çulara. Teslim olmadılar, merhamet dilenmediler.
AKP-Cemaat kavgası neden başladı?
Halk
direnişleri, AKP-Cemaat ittifakını çatırdattı. Onların yıkılma telaşı,
birbirlerinin kirli çamaşırlarını ortaya dökmelerine neden oldu. Halkın
direnişini, gücünü arkasına alan bazı yargıçlar, Silivri’deki hukuksuzluğu sona
erdirmek için doğru kararlar verdiler. Sonunda Cumhuriyetçi tutsaklar, Mustafa
Kemal’in askerleri özgürlüklerine kavuştular.
Tarihi
halk yazar. Son sözü halk söyler. Türkiye’de AKP-Cemaat iktidarına karşı
direnen halk, sözünü söylemiştir. Bu direnişlere katılmayan, içeriğini
bilmeyen, halkın isyanının nedenlerini anlamayan bazı tatlısu aydıncıkların
Silivri’nin neden boşaldığını anlamamaları çok doğal. Çünkü onlar direnerek,
savaşım vererek değil; güçlüye yalvararak, despottan merhamet bekleyerek
yaşamlarını sürdürmekteler. Ya da bir ABD’ci İslamcı siyasetçiye karşı, benzer
bir kişinin tansıklar yaratmasını beklemekteler.
Güçlüden
merhamet elde edenler, o merhamet karşısında efendiye hizmet etmeyi görev
sayarlar. Herkesin böyle yapacağını düşünürler. Yaşamın kurallarının böyle
işlediğini sanırlar. Çünkü toplumsal mücadelenin onurunu yaşamamıştır bu
kişiler. Hep ceket ilikleyerek geçen bir yaşamda, onurlu dik duruşun iç
rahatlığı bilinmez.
Evet,
insanoğlu bir aynadır. Kişi aynaya bakar, kendini görür. Silivri
kahramanlarının onurlu savaşımını anlamak için doğru aynalara bakmak gerek.
Bakın doğru aynaya da zindanları halkın boşalttığını görün.
Adil
Hacıömeroğlu
5 Temmuz 2014
agzına kalemine saglık adil hocam konuyu çok güzel anlatmışsın.
YanıtlaSilBİR YERE KADAR SÖZLERİNİZ DOGRU GİBİ OLSA DA,BİR ENTRİKA CE BİZANS OYUNU GİBİ GELİYOR HALA BANA,SALINIVEREN İNSANLARIMIZ...ZERRE KADAR GÜVENMİYORUM ,OYNUYORLAR BİZLERLE...SORUN BURADA,HALA UYKUDAYIZ GALİBA...
YanıtlaSilGercekleri tarih yazar tarihide Adil Hacıomeroglu yazsin.ne diyelim...
YanıtlaSilSevgili Adil kardeşim ; güzel fikirlerinize , kaleminize , yüreğinize sağlık.Selamlar , sevgiler...
YanıtlaSil